Gusül (2)
27 Eylül 2019, Cuma 08:54Bazen dini bir emir o kadar karmaşık ve çapraşık hale getiriliyor ki, belli bir alt yapısı olmayan insanın anlaması, hazmetmesi, hayata tatbik etmesi mümkün değildir. Bu da insanların gözünü korkutmakta, hevesini kaçırmakta ve Misyonerlerin dediği; “İslâm yaşanması çok zor bir dindir” sözüne bir yerde haklılık kazandırmaktadır. İslâmî daire içine girmek isteyen kişilerin de önüne ilk önce bunlar serilmekte ve gönlü İslâm’a ısınan kişi korkutulmaktadır.
Şöyle misal vereyim: Biz çocukken gusül yapmayı öğrettiler ama ne öğretme! Bir tören, bir merasim, kolay kolay öğrenilemeyecek ve tatbik edilemeyecek bir zorluklar yumağı. Hâlbuki Hz. Peygamber; “zorlaştırmayın kolaylaştırın, korkutmayın sevdirin”(1) buyuruyor.
Derlerdi ki; gusül yapacağında niyet edeceksin, banyoya doğru giderken şu duayı, kapıda şu duayı okuyacaksın. Sol ayağınla gireceksin. Kıbleye dönmeyeceksin, anadan üryan soyunmayacaksın, önce avret yerlerini yıkayacaksın, sonra aynen namaz abdesti gibi abdest alacaksın, abdest alırken her uzvu yıkarken şu duaları okuyacaksın, önce başına, sonra sağ omzuna, sonra sol omzuna, sonra bütün vücuduna su dökerek başlayacaksın. Her uzvu üç defa yıkayıp ovalayacaksın, yıkanırken konuşmayacaksın. Fazla su kullanmayacaksın. Bedeninde toplu iğne başı kadar kuru yer kalmayacak, çıkarken sağ ayağınla çıkacaksın ve şu duayı okuyacaksın…
Bir anda aklıma gelenler. Şimdi yeni Müslüman olacak birine veya dini emirleri yerine getirmeye karar veren birine, sadece bir duş almayla ilgili bu kadar görev yüklersen o adam Allahaısmarladık der çeker gider.
Yaratıcımızın isteği yukarıda ne kadar sade ve öz, “vücudunun her tarafını yıka”, bu kadar. Evet, yukarıda söylenenlerin bazıları sünnette olan şeyler. Allahın emirleri üzerine Efendimiz de bazı şeyler ilave etmiş, bunlar yapılırsa daha iyi daha güzel olur ve Efendimizin muhabbetini kazanır, şefaatine mazhar oluruz. Ama denmeli ki; Allahın şu emrini şu şekilde yaptın mı tamam. Ama daha güzel, daha efdal olmasını, daha fazla sevap kazanmasını istiyorsan şunları da ilave edebilirsin. Bu bizde böyle belletilmiyor ve bütün detay ve teferruatın sanki Allah emri olduğu ve mutlaka yapılması gerektiği gibi algılanıyor ve zarar ediyoruz. Kampus camiine üniversite talebeleri, üstelik camiye cemaate geldiğine göre, inançlı kesimin gençleri, bana öyle şeyler soruyorlar ki, bunları yazmayı bir zaruret olarak gördüm. Önce özeti öğretelim, detayları kendisi öğrensin. Aksi takdirde hâşâ sünneti, mubah’ı, mesnun’u, mendub’u hafife alma gibi bir niyetimiz asla olamaz.
Fatih İstanbul’u fethetmek üzere İstanbul kapılarına dayandığında, Ayasofya’da toplanan papazların meleklerin erkek mi, dişimi oldukları hususunu münakaşa ettiklerine dair rivayetler vardır. Düşman ordusu Kurtuba’yı kuşattığında da Endülüs âlimlerinin, üzerinde haşeratın gezdiği cami sergileri üzerinde namaz olur mu, olmaz mı münakaşası yaptıklarına dair kayıtlar var. Bu detaylara boğulmak, her halde inkıraz döneminde milletlerin kaderi ve kavgası oluyor.
Adamın biri Peygamberimize geliyor ve Ya Resûlallah! Ben cahil bir adamım, çölde yaşarım, hafızamda pek kuvvetli değil, çok şey söylersen aklımda tutamam, ağır olursa yapamam bana İslâm’ı öğret diyor Peygamberimiz: “Gul amentü billâh, sümmestekım- Allaha inan, sonra dosdoğru ol” buyurur.
İslâm’a göre cünüp olanlar mutlaka yıkanması, hem de geciktirmeden yıkanması gerekir. Ama mecburiyet var ise tehir etmesinde, cünüp iken yiyip içmesinde bir mahzur yoktur. Fakat evla olanı (yani daha iyi, daha güzel olanı) temizlendikten sonra yiyip-içmesidir.
Yahudilikte cünüp olan kadın ve erkek murdar kabul edilmiş, yıkansalar bile murdarlıkları yani pislikleri akşama kadar devam eder denmiş, güneş batıncaya kadar mukaddes şeylere dokunmaları ve kutsal yiyecekleri yeme ve içmeleri yasaklanmış, bunlara dokunmak bile hoş görülmemiştir.(2) İslâm’a göre idrar bulaşan bir eşya ve elbise yıkanır, temizlenir yine kullanılır, Yahudiler ise Hz. Peygamber döneminde bu durumda idrar bulaşan yerleri kesip attıklarını haber veren hadisler vardır.(3)
Hıristiyanların aksine Yahudiler, temizlik hususunda İslâm’a yakın bir çizgi izlemektedirler ve birçok uygulamaları Müslümanlarla aynıdır. Hatta bazı mezheplerinde ifrata varan tutumları da vardır. Samirilerin; ibadet mahalline girmeden önce, üzerlerindeki kirli elbiseleri çıkarıp, yıkanıp, ondan sonra ibadet ettiklerine dair tarihi kayıtlar vardır.(4)
Dipnotlar:
1-Muslim, Cihad 6.
2-Tevrât, Levililer 22/5-7.
3-Buhârî, Sahîh, 1/62; Müslim, Sahîh 1/228.
4-Ortaçağda İki Yahudi Seyyahın Avrupa Asya Afrika gözlemleri, M. S.
1165-1173, Türkçesi: Nuh Arslanta, Kaknüs Yay. İst. 2001, s. 49.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.