HAÇLI SEFERLERİ (2)
28 Ocak 2021, Perşembe 09:05İngiltere’nin Cambridge Üniversitesi kilise tarihi öğretim görevlisi ve uzmanı Prof. Dr. Jonathan Rilay Smith’in eserinde şu itiraf yer alır: “Geçmişte asıl hedefi Ortadoğu’nun zenginliklerini elde etmek olan ancak Kudüs’ün Müslümanların elinde bulunmasını ve Kudüs'ü kurtarmak kılıfıyla Hilal’e karşı savaşan Haçlılar, bugün aynı savaşı değişik taktik ve usullerle yapmaktadırlar.
Başlıca usulleri dini şiddet, siyasi İslâm, fundamentalizm, soykırım, Müslümanları dinlerinden uzaklaştırmak, nüfus planlaması, kürtaj, doğum kontrolü, fuhuş, kötü alışkanlıklar, ekonomik baskı, malî krizler, borç batağına sürüklemek, kültür emperyalizmi, batı karşısında eziklik ve aşağılık kompleksi, İslâm düşmanlığı, maziden soğutma, milli ve manevi değerleri yıpratma, hayâ ve edep duygularında erozyon, uygulanan metotlardan bazıları...(1)
4-Hiçbir kalitesi ve kalifiyesi olmayan birçok insana “Haç’ın kahramanları”, “İsa’nın gladyatörleri”, “Cennetin fedaileri”, “İsa’nın pehlivanları”, “Salîb’in aslanları gibi”(2) birçok vasıf ve rütbeler uydurup vermişler, onları motive etmişler, kutsal yerleri görecekleri için hacı olacaklarını, Hz. İsa’nın şefaatine nail olacaklarını, direk cennete gideceklerini ve ne kadar çok Müslüman öldürürlerse bu kazançlarının o nispette büyük ve kesin olacağını telkin etmişler, buna aldanan milyonluk sürüleri yollara dökmüşlerdir. Çünkü bunlara ordu veya asker demek caiz değil, fakirler, mecnunlar, fahişeler(3), çocuklar, tüccarlar, hayalperestler… Her türden insanın olduğu ve geçtikleri yerleri çekirge sürüsü gibi kurutan varlıklar.
13. Yüzyılda bir Haçlı Seferinde tam 95 bin küçük çocuk Papaların teşviki ile sefere iştirak ettirilmiş, bunlardan 40 bini Alpleri geçerken ölmüşler, geri kalan çocuklar Arap orduları ile karşılaşınca esir alınmış, Müslüman olmuşlardır. Bugün Ortadoğu halkı içinde az da olsa görülen sarı saçlı, yeşil gözlü insanlar bu çocukların soyundandır.(4) Bu seferlerin papaların bir entrikası olduğunda birçok kişi hemfikirdir.(5)
Haçlıların gözü dönmüş, gönlü kararmış, vahşete meyletmiş din adamları, cahil Hıristiyanlara cennete girebilmenin, Tanrıyı memnun edebilmenin en kolay yolunun, en çok Müslüman öldürmekten geçtiğini telkin ettiği o yıllarda, İslâm tasavvufunun güzide mensupları, insan gönlünü Beytullah- Allah’ın evi telâkki ediyor ve Müslim-gayri Müslim kim olursa olsun insana hizmet eden, gönül şad eden, iyilik yapan, dua alan insanların… Hallak-ı Cihanı memnun edeceklerini ve cennete gireceklerini tavsiye ediyorlardı. Gerçek dinle, muharref dinin farkı bu.
5-Ayrıca yol güzergâhında olan Anadolu’nun, yani Hıristiyanlığın neşv ü nema bulup din haline geldiği, birçok hatıralarının olduğu, kilise, manastır, aziz ve azize kabirlerinin bulunduğu, İncil ülkesi Anadolu’nun da Müslüman Türklerden alınacağı için, erişilecek bu manevi mükâfatların kat kat fazla olacağı telkin edildiği için ilk Haçlı Seferleri hep karadan ve Anadolu üzerinden yapılmış, ama pabucun ne kadar pahalı olduğunu anlayınca daha sonra deniz seferlerini devreye sokmuşlardır.
6-Öç alma duygusunu körüklemişlerdir. Hz. İsa’yı işkence ile öldüren Yahudilerden ve Kutsal mekânları Hıristiyanların elinden alan Müslümanlardan öç alınması fikrini pompalamışlardır. Zaten inançlarına göre Hz. İsa çarmıhta iken intikamının alınmasını vasiyet etmiş. Bu sebeple daha yola çıkmadan Avrupa’daki Yahudilere yapılanları tarihler yazmaktan çekiniyorlar. Şeytanın bile aklına gelmeyen eza, cefa ve işkenceler. Geçtikleri her yerde Yahudiler başta olmak üzere Müslümanlar da nasibini almış ve yüz binlerce masum insan, böyle fundamantalis duygu ve düşüncelerin kurbanı olmuştur. Malları yağmalanmış, zenginlikleri gasp edilmiştir. Zengin olmak birinci gaye olunca, bununla da yetinmemişler, Balkanlarda kendi dinlerinden ama mezhepleri farklı olan Ortodokslar da bu katliam ve yağmalardan payını almışlardır.(6)
Maksat maddiyat elde etmek olmasa; Hz. Ömer Kudüs’ü 638 tarihinde almış, Haçlı Seferlerinin başladığı 1096 yılına kadar geçen 458 yıl hiçbir tepki göstermeyip de, o günlerde bunların akıllarına gelmesi zikredilen sebeplerin haklılığını ortaya koyan bir gerçektir.
Bunlar her gelişlerinde İstanbul’u da alıp yağmalamak istemişler, ama güçlü surlar sayesinde içeri girememişler, o günün Bizans İmparatorları bunları şehre sokmadan, Anadolu üzerinden Kudüs’e doğru sevk etmiş, fakat 4. Haçlı seferinde yani 1204 yılında bu mümkün olmamış, İstanbul işgal edilmiş, kitabımızın bazı bölümlerinde verilen misallerdeki zulümler, katliamlar ve yağmalar icra edilmiştir.
Dipnotlar:
1- Yeşilay Dergisi, Kasım 2001, Sayı 816.
2- Erhan Afyoncu, “Yavuzun Küpesi” Yeditepe Yay. İst. 2010, s. 168,
Osmanlıya ihanet eden paşalar, dönmeler Papalık ve Avrupa tarafından
baş tacı edilmişler, kahraman ilan edilmişlerdir.
3- İbrahim Refik, Tarih Şuuruna Doğru-4, Albatros Yay. İst. 2007, s. 79.
4- Mustafa Armağan, Geri Gel Ey Osmanı, Ufuk Kitap, Ekim 2007,
İst.s.39; İbrahim Refik, Tarih Şuuruna Doğru-4, Albatros Yay. İst.
2007, s. 55-62.
5- Texe Marrs, “İlluminati (Entrika Çemberi)”,Timaş yay. İst. 2002, s. 257.
6- Aydın Usta, “Çıkarların Gölgesinde Haçlı Seferleri”, Yeditepe Yay. İst.
2008, s. 44; Haçlı ordularının; kahraman şövalyeler değil, barbar cani,
ve yağmacı çapulcular olduğunu BBC yani kendi yayın organları, seri
programlar yaparak ispat etmiştir. Türkiye Gazetesi 27. 01. 1995.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.