HAÇLI SEFERLERİ (3)
02 Şubat 2021, Salı 08:317-Papa ve papazlar, bu seferlere iştirak edenlerin gerideki mal, mülk, evlât ve ıyallerinin garanti altında olacağını, dönüşlerinde her şeyi yerli yerince bulacaklarını garanti etmişler, gözlerinin arkada kalmamalarını sağlamışlardır. Tabii ki bu realitede mümkün olmamıştır.
8-Vatikan’ın sık sık Haçlı Seferleri düzenletme sebepleri hususunda şöyle teorilerde ortaya atılıyor: Hıristiyan din adamları bu seferler esnasında gerçek İncillerin bulunup imha edilmesini amaçlamışlardır. Çünkü gerçek İnciller ortaya çıkarsa, kendi kurdukları menfaat ve saltanat çarkının işleyişine sekte vurulacaktır. Buna fırsat vermemek için, varlığından haberdar oldukları bu gerçek İncillerin, halkın bilgisine sunulmadan bulunup imha edilmesi gerekir.(1)
9-Avrupa’da kaldıklarında hiçbir ümit ve hayali olmayan insanlara zenginlik, mevki, makam, unvan, yeni alınacak topraklarda kurulacak devletlerde, beyliklerde üst düzey görevler vaat ederek onların hırs ve tamahlarını galeyana getirmişlerdir.
Bu ve benzeri sebeplerle Haçlı Seferlerini ilk dile getirmeye başlayan kişi 1074 yılında Papa Gregorius olmuş,(2) Papa 2. Urbanus ise 27 kasım 1095 ilk Haçlı Seferini başlatmıştır.(3) Başlarında o dönemin ateşli vaizlerinden olan Papaz Pierre L’ermit olmak üzere Balkanları ve Anadolu’yu kasıp kavurarak ilerleyen bu sürüleri, Selçuklu Saltanı 1. Kılıçaslan, vur-kaç tekniği kullanarak Anadolu’da eritmiş, sayılarını 60-100 binlere indirmiş, fakat bunlar Ortadoğu’ya inince, millî birlik ve beraberlikten yoksun olan ve her bir şehirde bir Atabek devleti şeklinde hüküm süren Müslümanları yenip Urfa’da 1098 tarihinde ilk Hıristiyan devletini kurmuşlar, daha sonra da Hz. Ömer devrinden beri Müslümanların elinde olan Kudüs’ü almışlardır.(4)
Başta Ermeniler olmak üzere, Anadolu ve Ortadoğu’daki değişik mezheplere mensup Hıristiyanlar Haçlı ordularının gelişini bayramlar yaparak kutlamışlar, ama Müslümanların adil idaresine alışan bu insanlara kendi dindaşları her bakımdan kan kusturunca, onların aleyhine geçip, yine Müslüman idarelerini tercih eder olmuşlar ve Müslümanlara yardım etmeye başlamışlardır.(5)
İkinci Haçlı seferleri esnasında Bizans, Alman ve Fransa İmparatorları komutasındaki orduları Selçuklu Sultanı Mesud’un ordusu muhtelif yerlerde yenmiş, Antalya taraflarına perişan bir şekilde çekilen haçlı askerlerine o havalide yaşayan Rumlar da saldırmışlar, paralarını ve mallarını almışlar, bazılarını öldürmüşler, aç ve yaralı vaziyette bırakmışlar, bu durumu gören ve onlarla birkaç gün önce savaşan Türkler bu askerleri Rumlara karşı korumuşlar ve mallarını geri alıvermişlerdir. Bu sefere katılan ve olayları bizzat gören Frank tarihçi Odon de Deuil, hatıralarında şöyle yazmıştır; “Dindaşları Rumların zulmünden kaçarak Müslümanların nezdinde emniyet, himaye ve merhamet arayan Haçlılardan üç binden fazla gencin Türklere katıldığı söyleniyor. Ah merhamet!.. Müslümanlar onlara ekmek verdiler; fakat dinlerini satın aldılar. Bununla birlikte Türkler, bu iyiliklerine karşılık hiçbirini din değiştirmeye zorlamadılar.”(6)
İşgalci Hıristiyanlara bile bu kadar merhametli olan Müslümanlara onlar nasıl davranmışlar bir misal daha. Konya’da Mevlânâ Türbesinin hemen güneyinde Üçler Mezarlığı vardır. Mevlevîler buraya Hamuşân (sessizlerin olduğu yer) derler ve birçok Mevlevî burada medfundur. Buranın adı neye Üçler Mezarlığı olmuş? 1144 yılında başlayan yukarıda zikredilen ll. Haçlı seferinde Fransa kralı Lui ve Alman imparatoru Konrad komutasındaki güçlü ordu gelip Konya’yı kuşatmış.
Konya kalesinde müthiş bir direnişle karşılaşmışlar. Müslümanlar tarafından doğu kapısında birkaç defa huruç (çıkış) hücumu yapılmış ve düşmana büyük zayiat verdirilmiş. Bu çıkışlar esnasında genç ve kahraman Türk komutanlardan 3 tanesi yaralanmış ve kaleye girememiş, iki tarafında ok menzili içinde kala kalmışlar.
Haçlılar onları öldürmek için geldiklerinde kaleden yağmur gibi ok yağıyor, kaleden onları kurtarmak için çıkıldığında da Haçlılar buna fırsat vermiyor. “Savaşa bir müddet ara verip her iki tarafta yaralılarını toplasın” teklifini de Haçlılar kabul ediyor, ama anlaşmaya uymayıp, kale dışına çıkanlara saldırıyorlar.
Dipnotlar:
1- Aydoğan Vatandaş, a. g. e. s. 150.
2- Aydın Usta, a. g. e. s. 39, 40, 41.
3- Mustafa Halidi- Ömer Ferruh, a. g. e. s. 10.
4- Sâmiha Ayverdi, “Osmanlı Asırları”, Damla Yay.İst.1977,2. Baskı, s.59.
5- Aydın Usta, a. g. e. s. 78.
6- T. W. Arnold, İntişâr-ı İslâm Tarihi, Ankara 1971, s. 142, 143.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.