HAÇLI SEFERLERİ (5)
11 Şubat 2021, Perşembe 09:21Şu tarihi anekdot, o dönem seviyesini anlatmak açısından çok meşhurdur: Haçlı orduları kumandanı Aslan Yürekli Rişard’a, Müslüman ordularının kumandanı Salahattin-i Eyyûbi hediye kabilinden sabun, çalar saat vb. şeyler göndermiş, sabunu bilmeyen bu kumandanın peynir diye yemeye kalktığı, saat çalınca da içinde şeytan var diye korkup yere vurduğu ve yanından uzaklaştırdığı tarihi kayıtlarda mevcuttur.(1) Fanatik olmayan bazı Avrupalı tarihçiler; “Haçlı Seferlerine kadar biz doğru dürüst yemek pişirmesini bile bilmezdik, Müslümanlardan öğrendik” demektedirler.(2)
Tuvaletin ve umumi çeşmelerin varlığını Batılılar Haçlı seferleri esnasında İslâm âleminden öğrendiklerini itiraf ediyorlar.(3) Avrupa da yıkanmak suç telâkki edilirken, İslâm âleminin her tarafı özel ve umumi hamamlarla, tuvaletlerle bezenmiş idi.
1666 Yılında Almanya’ya giden elçi gurubunun içinde Evliya Çelebi de vardır. Seyahatnamesinde Almanları burunlarını yenlerine sildiklerinden, mendil kullanmasını bilmediklerinden ve çok pis olduklarından dolayı tenkit eder.(4) Osmanlı ordusunun kışın cephede bile 3 cm. lik keçe duşlar içinde muntazaman temizlik yaptıklarından bahsedilir.
Şair Abdülhâk Hâmid, elçi iken, yanında tercüman olarak çalışan İstefenaki isimli bir gayri müslimin temizlenmediği için çok koktuğunu şu satırları ile dile getirir:
Ol mertebe murdar kokuyor, üstü fena ki,
Midem bulanır yanıma geldiği zaman İstefenaki
Bu gerçekleri şimdiki aydın geçinen veya Müslümanların ortaçağdaki ilmî seviyelerini bilmeyen, okumayan insanlar kabul etmekte zorlanıyorlar, ama realite bu. Bunu Batılı kabul ediyor ve gerçekleri çoğu zaman itiraf ediyor ama, biz anlamamakta ısrar ediyoruz. Meselâ dünyaca Ünlü artist Kevin Cosnır’ın çevirdiği, Robin Huud isimli filmi dikkatli izlesek kaç tane ibret ve itiraf levhası (karesi) görebiliriz.
Robin Huud Haçlı seferlerine katılır. Ama durum umdukları gibi gitmez. Ortadoğu’dan kaçmak durumunda kalırlar. Hapishane de bir Müslüman mahkûm da, Onlarla beraber kaçarak, İngiltere’ye gider. Zalim idareciler tarafından toprakları ellerinden alınan köylülerin mücadelesinde onlara yardımcı olur. Film dikkatli izlenirse, bu Müslüman asıllı mahkûmla ilgili, bazı enteresan şeyler görülür:
1-Dürbün kullanıyor. Böyle bir şeyin varlığından bile haberdar olmayan Robin Hud, Onun dürbünüyle bakıp, beş km. ötedeki düşman atlıları gözünün önüne gelince, hemen kılıcını çekip, sağa-sola sallamaya başlıyor.
2- Doğumdan ölmek üzere olan bir kadını, papazın bütün muhalefetine rağmen, bugünkü sezaryen usulüne benzer bir usulle, çocuğu alıp anneyi ve yavrusunu kurtarıyor.
3- Daha önce hiç görmedikleri ve kara toz dedikleri barutu kullanıyor ve onlara öğretiyor. Bu, başarılı olmalarında büyük rol oynuyor.
4-Binlerce köylüye nutuk atıp, onları motive ederek, kendilerinin yarısı kadar bile olmayan askerlere karşı koymalarını sağlıyor. Daha birçok yardımlar etmesine ve bilmediklerini onlara öğretmesine rağmen, yine de ona "Barbar" diye hitap ediyorlar.(5)
Büyük çapta 9 Haçlı Seferi düzenleyip, emellerine nail olamayan, dünyanın tamamını Hıristiyan yapamayan, dünya krallığını kuramayan ve kılıçla bunun mümkün olmadığını ve bu usulün çok kanlı ve pahalı olduğunu gören Haçlılar, şimdi aynı ideallerine maskeler takarak, maşalar kullanarak, piyonlar bularak, satılık eller, gönüller ve kafalar istihdam ederek, misyonerlik kanalıyla ulaşmak istiyorlar.
9. Lui, 13. yüzyılda Haçlı seferlerinde Müslümanlara esir düşmüş, bir müddet Kahire'de El-Mansur hapishanesinde kalıp fidye ile kurtulmuş ve söyle demiştir: “Biz Müslümanları silahla yenmeyi başaramayacağız. Eğer onlara karşı zafer kazanmak istiyorsak inançlarıyla savaşmalıyız. Çünkü bu inanç kalplerinde bulunduğu müddetçe onlar hezimete uğratılamaz..”(6)
Amerikan Board’un (ABD’deki en büyük misyoner teşkilatı), 1 Aralık 1833 de Ortadoğu’ya gönderdiği talimat konuya açıklık getiren tam bir ibret belgesidir: “Bir fetih savaşına girmiş askerler olduğunuzu unutmayın. Bu mukaddes ve vaat edilmiş topraklar(Anadolu), silahsız bir haçlı seferiyle geri alınacaktır.” (7)
Evet dedikleri gibi o günden bugüne, Müslümanların inançları ile savaşmışlar, onları öyle bir hale getirmişler ki; Dün Tarık b. Ziyad İspanya’ya 12 bin kişilik ordusu ile çıktığında her mücahidine 8-10 tane Hıristiyan asker düşüyordu.(8) Bugün ise medyadan şu sözü sık sık duyuyoruz: Dünyada 53 tane İslâm devleti var ama hepsi bir Fransa etmiyor.(9)
Dipnotlar:
1- İ.Erdinç Şumnu,“Temizliğin Tarihi ll”,Zafer Dergisi,1990,Sayı 166,s.14.
2- A.Ragıp Akyavaş, “Üstad-ı Hayat-2”,TDV Yay, Ankara 2005,c,2,s.291.
3- Zafer Dergisi, sayı: 105, s. 14.
4- Yılmaz Öztuna, a. g. e. c. 5, s. 389.
5- Hun Türkleri Kafkaslardan eğilip Avrupayı ve Roma’yı fethettiği için ta o dönemde Türkler’e Barbar demişler ve bir daha bu yafta silinememiştir.
6- Sur Dergisi, 1990, sayı, 176, s.18.
7- Ahmet Fettahoğlu, “Sen Neymişsin Be Amerika”, Tarih ve Düşünce Dergisi, Nisan 2003, sayı 4, s.13.
8- Mehmet Özdemir, “Endülüs Müslümanları” TDV Yay. Ank. 1994, s.18. Tarık b. Ziyad’ın askerlerine hitabeti. . .
9- 15.02.2002 19.30 Kanal 7 haberleri.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.