HAÇLILARI İYİ TANIMAK -2
23 Mayıs 2015, Cumartesi 00:00Milyonlarca insan stratejik köylere sürülmüş, on binlerce kadının ırzına geçilmiş, yüz binlerce insan sakat bırakılmış, milyonlarca insan işkenceden geçirilmiştir. 1970-75 yılları arasında Kamboçya ve Laos’ta 1 milyon insanı katletti. 1973 de Şili’de CIA’nın düzenlediği darbe ile 30 bin kişi katledildi.
Arjantin’de faşist generallerle yaptığı işbirliği sonucu 30 bin kişi kaybedildi. 1983 te Lübnan’a müdahale etti. 14 bin deniz piyadesinin katıldığı operasyonda binlerce ilerici yurtsever Lübnanlı katledildi. Aynı yıl Lübnan’a ikinci bir müdahalede bulundu. Akdeniz’de eşkıyalık yapan Amerikan 6. Filosu’na ait savaş gemileri Lübnan’a günlerce bomba yağdırdı.
Yine aynı yıl Grenada’yı işgal etti. Yüzlerce ilerici ve yurtsever katledildi. 1986 da uluslar arası haydutluk örneği sergileyerek Libya’yı bombaladı, bine yakın sivili katletti. Ülkeye ambargo uygulayarak deniz ablukasına başvurdu.
1989 da Panama’ya asker çıkarttı ve 5 bin Panamalıyı öldürdü. 1991 de Irak’ın Kuveyt’e girişini bahane ederek diğer güçleri de ardına takarak Irak Halkına karşı bomba yağdırdı. 100 binin üzerinde insanı katlettiği bu vahşeti iletişim kanallarıyla tüm dünyaya resmen izlettirdi.
ABD uçakları Irak halkının üzerinde 12 bin sorti yaptılar. Somali’deki durumu bahane ederek yine diğer güçleri de peşine takarak ülkeyi işgale girişti. İran’a karşı başlattığı ambargoyu yıllardır sürdürüyor. Latin Amerika’da ABD’nin bulaşmadığı savaş, katliam, insan hakları ihlâli yok gibidir.
Nikaragua’dan kaçan işkenceci halk düşmanı Kontraları özgürlük savaşçıları adı altında Honduras’ta üslendirdi ve silahlandırarak Nikaragua halkının üstüne saldırttı. Birçok Latin Amerika ülkesinde de Ulusal muhafızlar adı altında ölüm mangalarını örgütledi, eğitti, finanse etti, silahlandırdı ve halkın üzerine saldırttı. Sadece 1946-1975 yılları arasında tam 215 kez askeri gücüne başvurmuştur. Aynı yıllarda insanlığa 19 kez nükleer silah kullanma tehdidini savurmuştur.” ([1])
Kısacası Avrupalı nereye girdiyse orada huzur ve saadet kalmamıştır. Hatta vahşi hayvanlar bile onların şerrinden nasiplerini almışlardır. Şu enteresan olay buna ne güzel delildir:
Sultan ll. Abdülhamit Afrika’daki Büyük Sahranın güneyinde, Küfra Vahasında oturan Şeyh Ahmet Sünûsi’ye, Sadık Paşa ile bazı hediyeler gönderir. Paşa yolculuğu esnâsında basit bir Habeş köyüne misafir olur. Sabah kalktığında onlarca heybetli aslanın köyün içinde dolaştığını görünce korkar ve köylülere sorar. Onlar şöyle derler:
“-Bunlar asil hayvanlar. Köylü kadınlar sabah ekmek yapmak için hamur yoğururlar. Aslanlar da alışkın oldukları için bu saatlerde gelip kadınların verdiği hamurları yerler. Hiçbir zarar vermezler.
Ama bu durum Avrupalılar Afrika’ya ayak bastıktan sonra çok değişti. Onlar aslan postuna para verince bazı köylüler de aslanları avlamaya, aslanlar da fırsatını bulunca köylüleri parçalamaya başladı. Fakat biz an’analerimize sadık kaldık. Onlar bize, biz de onlara zarar vermeyiz. . . ” ([2])Avrupa hayranı hatta hastası olanlara ithaf olunur.
Dipnotlar:
1-Can Aksın, “Amerikanın Yaptıkları Asla Unutulmaz”, Tarih ve Düşünce Dergisi,
Nisân 2003, sayı 4, s. 73.
2-Ragıp Akyavaş, “Tarih Meşheri”, TDV yayını, Ankara 2002. c. 2, s. 212.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.