“HADİ EVİNE GİT”
10 Ağustos 2020, Pazartesi 08:50Enteresan bir durumla karşı karşıyayız
İllerden ürkütücü sayılar peşpeşe geliyor.
200’lü, 300’lü günlük vaka sayılarından söz edilen iller var.Konya’da da, 28 Temmuz’da 24 saat içerisinde 200 yeni pozitif vakanın olduğu bazı haber sitelerinde yer almıştı.
Nüfusu kalabalık olan illerle, kalabalık olmayan illerdeki vaka sayılarını topladığınızda günlük vaka sayısının ortalama, 5 bin civarında olması gerekiyor.
Sağlık Bakanlığının açıkladığı günlük vaka sayısı ise bin 100, bin 200 arasında değişiyor.
Arada müthliş bir fark var.
Hangisine inanacaksınız?
İllerden gelen teyide muhtaç ve resmi olmayan vaka sayılarına mı, yoksa bakanlık tarafından açıklanan vaka sayısına mı?
Kim yapacak bu işi?
İllerde valiler yapacak.
Yetki kullanarak İl Sağlık Müdürleri yapacak.
İl il yapılması gerekiyor bu bilgilendirmenin aslında.
Fakat öyle yürekli valileri ve İl Sağlık Müdürleri’ni pek göremiyoruz.
Mesela Konya Valisinin bu konuda herhangi bir açıklama yaptığını ve yetki kullandığını şahsen göremedik. Yeri gelmişken sormak istiyorum: Vali bey ne yapıyor? Gördüğümüz kadarıyla kendileri Konya’ya henüz intikal edemedi. İntikal ettiyse de intibak edemedi.
Öte yandan soyadı “Koç” olan bir İl Sağlık Müdürümüz var.
Geçenlerde Konya’daki sağlık kuruluşlarının vaka artışları karşısında yetersiz kalacağına dikkat çekmek için kendisinden beklenmeyen bir “Koç” hamlesi yaparak, “Bu hızla giderse bir şehir hastanesi daha olsa yetmez” dedi. Sonra ne oldu? Sonra ne olduğunu İl Sağlık Müdürü Mehmet Koç’a sormak lazım.
Vaka sayıları gibi koronadan ölenlerin günlük sayısı da kafa karışıklığına neden olmaya başladı.
Sağlık Bakanlığı tarafından her akşam yapılan rutin açıklamada ölü sayısı, 14-18’i geçmiyor.
Keşke hiç olmasa.
Keşke koronadan dolayı hiç bir vatandaşımız hayatını kaybetmese.
Devletin bütün çabası bunun için. Lakin ne yazık ki “keşke”ler ve “çaba”lar sonucu fazla değiştirmiyor. Korona öldürmeye devam ediyor.
Her gün bu şehrin merkezinde koronadan ölen bir kaç kişinin haberini almaya başladık.
Bizim gibi herkes alıyor: Annesini, babasını, amcasını, dayısını, halasını, yengesini, komşusunu koronadan kaybeden insanların haberleri kulaktan kulağa yayılıyor.
Günlük ölüm sayısı ne?
Bilen fazla değil. Bilenler de zaten açıklamıyor.
Yetkililer tarafından tam sayı açıklanmayınca “Şehir efseneleri” devreye giriyor.
Mesela “Bizim hastanede koronadan şu kadar kişi öldü.”diye.
Mesela “Üçler Mezarlığı’nda bugün koronadan 4 kişi toprağa verildi.” E.. İnsan ister istemez düşünüyor: “Üçler Mezarlıağı’nda bir günde koronadan 4 kişi toprağa verildiyse, il genelinde bulunan yüzlerce mezarlıkta kaç kişi toprağa verildi?” diye.
“Şehir efsaneleri”nden başka örnekler de verelim.
Neymiş? Üçler Mezarlığı’nda yer kalmamış.
Neymiş? Koronadan hayatını kaybedenler için şehrin muhtelif noktalarında bulunan mezarlıklarda, koronadan hayatını kaybedenler için toplu mezarlıklar açılıyormuş.
İnanalım mı?
Şahsen olayın bu kadar dramatik hale geldiğine inanamıyorum.
Ölüm sayılarının arttığı doğru ama tablonun bu kadar kötü olduğunu düşünmek bile istemiyorum.
Gerçek ve abartı sanki işbirliği yapmış gibiler.
Anlayacağınız ortada müthiş bir bilgi kirliliği var bu kirlilik yönetenlerin üzerine sıçramaya başladı.
Vaka sayıları gibi ölüm sayıları da gerçeği yansıtmalı ama yansıtmıyor.
Yani şeffaflık olmalı.
Şeffaklık olması halinde insanlar ona göre bir hayat tarzı belirler kendine.
Endişe eder, korkar ya da umursamaz.
Oysa şimdi öyle değil. Vaka ve ölüm sayıları konusundaki resmi ve gayriresmi sayı arasındaki büyük fark vatandaşta daha çok umursamazlık meydana getirmiş görünüyor. Buna bağlı olarak illerdeki vaka sayıları hızla artıyor. Yaşadığımız şehir merkezinden örnek verecek olursak: Korona virüsü her mahallede ve bir çok ev ve işyerinde artık görebiliyorsunuz. Bunların takibinin ne kadar ve ne ölçüde yapıldığı da bilinmiyor.
Netice itibarıyla koronaya bağlı vaka ve ölüm sayıları kafa karıştırmaya başladı.
Şeffaflığın olmadığı yerde, “Şehir efsaneleri” esip gürlüyor ve etkili oluyor.
Bir de hastaneler meselesi var. Bak bu önemli hususu az daha unutup, ıskalaycaktık.
Konya’da bulunan pandemi hastaneleri iddia o ki yatak kapasitesi olarak tıka basa dolu.. Buna bağlı olarak hastaneler yeni hasta kabul edemiyor. Adam pozitif. Yatması gerekiyor ama yatacak, yatak yok yorgan yok. “Mavi alan” ne demekse, öyle bir alan belirlenmiş bazı pandemi hastanelerinde. Hasta o alana yatırılıyordu ama o alanlarda da gerekli tedavi pek yapılamıyor.
Demem o ki hastanelerde korona virüsü taşıyan hastalar için yatak bulmak kolay görünmüyor. Çünkü vaka sayıları gerçekten artmaya başladı. İl Sağlık Müdürü Prof.Dr.Mehmet Koç’ta “Bu hızla giderse bir şehir hastanesi daha olsa yetmez” diyerek, yatak ve hastane yetersizliğine dikkat çekmişti.
Peki sonuç ne?
Durumu ağır olan pozitif vakalar için zor da olsa yer bulunabiliyor fakat pozitif olduğu halde durumu ağır olmayan hastaların, hastane yetkilileri tarafından sırtı sıvazlanarak “Evine git. Tedavine evinde devam et” deniliyor. Yeni algoritma böyleymiş.
Bu şekilde evine gönderildikten sonra durumu ağırlaşarak hastaneye gelen ve hayatını kaybeden hasta var mı? Varsa ne kadar?
Vali bey burda olduğunu görmek istiyoruz.
Lütfen daha fazla sessiz kalmayın.
Yeni algoritma neyi kurtardı ve hangi kolaylığı sağladı.
Evine gönderilen hastaların takibi ne kadar yapılabiliyor?
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.