HAK ? HUKUK
26 Ocak 2016, Salı 08:47Hak, hukuk ve adaletle ilgili birçok ayet ve hadis vardır. Müslümanların kulağına küpe olsun, adaletten sapmasınlar, her işlerini hukuk kuralları içinde yapsınlar düşüncesiyle, ecdat bu ayetlerden birinin her Cuma hutbesinde son söz olarak okunmasını kural haline getirmiştir: “Şüphesiz Allah adaleti, iyiliği ve akrabalara vermeyi (gözetmeyi) emreder. Çirkin ve kötü şeylerden, azgınlıktan men eder. İyice düşünesiniz diye size (böyle) öğüt verir.”([1])
Peygamber Efendimiz de bu hususta yüzlerce hadis-i şerif serdetmiş ve konunun hassasiyetine dikkat çekmiştir. Ayrıca kendisi sık sık; “Bende hakkı olan varsa gelsinalsın, kıyamete kalmasın”([2]), "Hak üstündür. Hak ve haklıdan daha üstün bir şey olamaz"([3]) buyurmuş, haksızlığı yapan kişinin biricik kızı Fatıma bile olsa onu bile cezalandırmaktan kaçınmayacağını bildirmiştir.
23 yaşlarındaki Hz. Muaz’ı Yemen’e vali gönderirken Efendimizin sözleri de çok manidardır: “Mümin ancak Hak’kın esiri olur”
“Haksızlıklara baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe katlanmalıdırlar.”
Hz. Ali
“İnsan dünyada bir Hak’dan bir de haksız olmaktan korkmalıdır.”
A. Hamid Tarhan
“Hak'la meşgul olmazsan batıl seni istila eder.”
İmam Şafi
Cehl ölmeli, zulüm ölmeli, Hak bulmalı kuvvet
Hakk’ın yüzü güldükçe gülümser beşeriyet
Lâ edrî
Felâh istersen oğul, sakın ayrılma Hak’tan,
Hakk’a muarız olma, sâdır olsa çocuktan.
Lâ edrî
“Ey evlat; kurtuluş istiyorsan hiçbir yer ve zamanda haktan ayrılma, Hatta bu hak ve hakikat ummadığın bir kişiden, bir çocuktan bile sadır olsa sakın onu reddetme.”
Çöküş dönemlerinde bile, Osmanlı adaletinin nasıl işlediğini II. Mahmud’un (1784-1839) adliye Nâzırı Mehmed Hakkı Paşa’nın, Silivri kadısının yaptığı bir hatayı, dünya adâlet literatürüne giren şu mektubuyla nasıl düzelttiğinde görebiliriz:
“Silivri nâibi. Şeriat hâini. i'lâmını gördüm. Kahkahayla güldüm. Meâli hezeyân. Hükm-i hılâfi Kur’an. Mühr-i müeyyedimi basarım. Seni mahkeme kapısında asarım”([4])
Bir vaazda hocadan kadın haklarıyla ilgili bazı şeyler duyan kadın, eve gelmiş; “ben bundan sonra, yemek yapmam, çamaşır yıkamam, şunu yapmam bunu yapmam... Çünkü İslâm’a göre ben bunları yapmak mecburiyetinde değilmişim” der.Evin beyi dinler ve çok olgun karşılar, “tamam hanım, canın sağ olsun, yapmazsan yapma, ben yapacak birini bulurum” der ve telefona sarılır; “Ayşe hanım, hani geçen sen bana evlenelim dedin de ben olmaz demiştim, şimdi sen bana ikinci hanım olarak gelmeyi kabul ediyorsan, bende kabul ediyorum” deyince evdeki kadının gözleri fal taşı gibi açılıp müdahale etmiş; “yahu hatun buda İslâm’ın emri” deyince kadın; “bey sende hiç şakadan anlamıyorsun” demiş.
Dipnotlar:
1- Nahl Sûresi, 90.
2- Zebîdî, “Tecrîd-i Sarîh Terc”.Müterc.Kamil Miras, D.İ.B. Yay. c.7, s.356.
3- Heysemi, Mecmau’z-Zevâid, 753 (24257).
4- İ. Hâmi Dânişmend, a. g. e. c. 2, s. 339.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.