HAKLI OLMA GÜÇLÜ OL
28 Şubat 2022, Pazartesi 09:11“Haklı olma güçlü ol” bir Rus atasözüdür.
Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimde taraflar arasında anlaşma sağlanamayınca, Rusya, Ukrayna’ya savaş başlattı.
Bugün savaşan iki ülke arasında savaştan önce barış olabilir miydi?
Bu oldukça zayıf bir ihtimal olmakla beraber, sonuna kadar denenebilirdi. Eski SSCB’nin toprak ve hakimiyet zenginliği hayali ile yaşayan Putin’e, Ukrayna topraklarını işgal fırsatı verilmeyebilirdi. 2014 yılında Kırım’ı işgal eden Putin’in, Ukrayna’yı işgal etmek için de en uygun zamanı arayacağı öngörülebilirdi.
Kim ya da kimler yapmalıydı bunu?
Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski gerilimin ivme kazandığı günlerde her kesten önce öngörüde bulunmalıydı. Ne var ki Putin karşısında devlet yönetimi ve uluslararası kriz politikalarını yönetme konusunda, “çaylak” kalan 45 yaşındaki Zelenski bu günleri öngöremedi.
Bir tarafta dünyada başarılı bir liderlik hikayesini yazan Putin onun karşısında da, birikimsiz ve acemi bir Zelenski.
Uluslararası politika belirlemede son 25 yılda Amerikan başkanlarını gölgede bırakan ve etkisizleştiren Putin karşısında, Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın çok küçük bir ihtimal de olsa varlık gösteremeyeceği uluslararası çevreler tarafından öngörülebilmeliydi. Dünyanın bir çok bölgesinde oyun bozan ve istediği gibide oyun kuran güç sahibi Putin’in önüne, Zelenski ve Ukrayna yem olarak atılmasının önüne geçilebilirdi.
Rusya-Ukrayna geriliminde savaş öngörüsünde bulunması beklenen ülkeler başta Amerika olmak üzere batı ülkeleri ihtimal hesapları yapmak şöyle dursun, Zelenski’yi mesajlarıyla yüreklendirmeye çalıştılar. Nihayetinde emperyalist ülkelerin güçsüz ülkeler üzerinde uygulandığı taktik, Ukrayna üzerinde de uygulanmış oldu. Geçmişte SSCB’nin egemenlik alanlarından olan Bulgaristan, Romanya ve Polonya gibi ülkelerin NATO’ya dahil edilmelerinden sonra, yoksul Ukrayna’nın da NATO’ya dahil edilme girişimleri emperyalist güçlerin kaos yaratma tekniği olmalı.
Farklı bir ittifak kapsamında olsun ya da olmasın hangi ülke, burnunun dibindeki bir ülkenin kendisi için tehdit olarak gördüğü ittifak kapsamına alınmak istenmesine göz yumabilir? Hiçbir ülke bunu istemediği gibi, “süper güç” sahibi ülkeler ise hiç istemez. Amerika ve batı ülkeleri bu gerçeği en iyi bilen ülkeler oldukları halde Ukrayna’ya attıkları NATO yemleriyle, bu ülkeyi ateşin içine atmış olmuyorlar mı?
Rusya, elinde bulundurduğu ve kullanmaktan da çekinmediği orantısız güçle Ukrayna’yı bir haftadır yakıyor, yıkıyor. Bölgeler ilhak ediliyor. Şehirler bombalanıyor Tüneller ve sığınaklar kurtarılmaya bekleyen insanlardan geçilmiyor. Ukrayna’nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü geçmişte olmadığı kadar tehdit altında.
Bu büyük felaket karşısında savaş öncesinde “Her durumda Ukrayna’nın yanındayız” mesajları veren;
NATO nerde?
Amerika nerde?
Batı ülkeleri nerde?
Rusya’ya aba altından sopa gösterenlerin , sopa gösterisini bile doğru dürüst yapamadıkları görülüyor. Türlü sebepleri var bunun . Yakın tarihte yaşanan bir örnekle anlatalım bunu.. Ukrayna her şeyden önce 1991 yılında Saddam tarafından işgal edilen Kuveyt kadar yer altı zenginliğine sahip ve fazla kayda değer bir ülke değil. Ayrıca Kuveyt işgal edildiğinde ülkede kişi başına düşen gelirde 70 bin dolardı. 1990 yılında bağımsızlığa kavuşan ve bugün 40 milyon nüfusu olan Ukraynada ise kişi başına düşen gelir sadece 4 bin dolar.
Anlayacağınız..
Zenginlerin umurunda mı fakir?
Savaşmaya değer mi fakirler için?
Olay bu kadar basit ne yazık ki.
Uluslar arası çıkarlar, uluslar arası anlaşmazlıkların kaderini belirlemeyi sürdürüyor. Kavgalarında, savaşlarında sebebi uluslar arası çıkar.
Peki böyle durumlarda uluslar arası hukuk ne yapıyor?
O da ne?
Haklı olanlar değil, güçlü olanlar kazanıyor. Geçmişi yüz yıllar öncesine dayanan Rus Ata sözünde olduğu gibi.
Ukrayna’daki durumda budur.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.