HAREM VE KADIN(2)
25 Mayıs 2016, Çarşamba 09:15Velhasıl eğer tarihi bir mirastan, kültürel değerlerden, asıl kimlikten birlik ve beraberlikten kardeşlik duygusundan ve güçlendirilmesinden ileri sorumluluk taşıyan ve milletinin gerçek ahlak ve sanat anlayışına sahip bir ülkü sahibi insan topluluğundan ve ileri düzeyde hedeflerden bahsetmek istiyorsak, bu yönde çalışma yapmak ve olumlu referansta yapılan çalışmaları var gücümüzle desteklemek gerekir. Değilse adamlar uçkur edebiyatının istisnai çeşitlerini devrin her dönemine ait kısmi yerel alan çalışmaları da dahil her türüne uygulayarak karalama şeytanlıklarında sınır tanımadan ustalıklarını gösterip habire ilerlerler.Bu adamlar daha sıra gelecek ki,sınır tanımayan bu uygulamalarıyla ve saçmalıklarıyla Hz .Ömer devrinin dahi İslam tarihi içerisinde önemli bir yer tutmadığını işler ve kendi şeytani düzenlerini utanmadan savunurlar.Diyorum ki bu vesileyle artık uyanık olmak ve gerekeni geciktirmeden yapmak ve uygulamak zorundayız.Herkes gönlünden yapmak istedikleri konusunda bize uygun olan ve Peygamberimizin ifadesiyle utanılacak bir şey yapmadan hep İslami çerçeveye uygun yapıtlarla en iyi bildiği bir şeyi yapmaya başlayarak,haydi hep birlikte ve bir plan dahilinde yapmak istedikleri ne varsa bir kere daha işbaşına diyorum.Rabbim herkese kolaylık versin.Kültür,sanat ve Edebiyatta müstehcenliğe hayır,İnsani ve kardeşliği ele alıp işleyecek her şeyde “bizde varız” diyebilmeliyiz.
Özellikle genç kardeşlerimizin milli ve manevi duygularını sömürerek, kötü akımların etkisinde kalmalarına yol açan bu uygulamalara karşı dur diyebilmeliyiz. En büyük tehlike bizim kültürel değerlerimize karşı açılan bir savaşa suskun kalmak ya da nemelazım demektir. Her dizide buram buram ensest ilişkiler kokan ve vücudunu sergilemekten çekinmeyen ar damarı yırtık kokonaların serüvenlerini bırakın kendi şeytani yoldaşları izlesin. Müstehcenliğin revaçta olduğu bu şeytani uygulamalar bizim neslimizi ve geleceğimizi tehlike altında bırakacak, bilerek yapılan ve çanak tutulan uygulamalardır. Yeter artık diyebilmeliyiz. Titre ve kendine dön. Evet, titre ve kendine dön. Ama Bir Türk e ve Müslüman’a yakışır şekilde uygulamalarla. Dünyayı titreten ve nizama sokan senin ataların iken bugün nizama sokulan ve üzerinde rötuş yapılan ve kendi kimliğinden uzaklaştırılan sensin sen… Kötü olan zaman değil,zaman içerisinde kötülüğe arka çıkılan yada sessiz kalınarak verilen destektir,kötü olan.Hayasızlık ve iffetsizlik ve anarşi kasırgası,tayfuna dönüşmüşse,sen ağzın açık kalarak bunları çok güzel hareketler cinsinden sırıtarak izlemeye ve takip etmeye devam ediyorsan gemi su almaya başlamış ve batmak üzereyse bağırmaya hakkın yok.Titanik elden gidiyor.Yabancılar peşimizi bırakmıyor,tek etek elimizden hem toprağımızı satın almaya hem de kimliğimizi satın almaya devam ediyorlar.Uyan artık uyan,titre ve kendine gel.Ama İnsanca ve Islama yakışır şekilde.Bir Türk’e ve Müslüman’a yakışır şekilde….Şimdi sizlerle 18-19/03/1995 tarihinde yazdığım bir makaleyi paylaşmak istiyorum.Aradan bunca yıl geçmiş ama gelişmelerde ve uygulamalarda değişen bir şey yok.Her şey aynı,Her şey onların istediği şekilde gidiyor.Bu durum nereye kadar gidecek.Ömrümüz vefa ederse göreceğiz. Buyurun beraberce okuyalım bakalım makalemizi. Değişen bir şey var mı?Siz karar verin….
“HAREM- KADIN”
Osmanlıya ve Dine düşman olanlar ona saldırabilmek için başka başka kapılardan hücum etmeye çalışırlar. Konulara ister vakıf olsunlar isterse vakıf olmasınlar, en iyi savunma saldırıdır diyerek, etraflarındaki birkaç şakşak cıdan da cesaretlenerek bunu her fırsatta yaparlar. Başkalarının haklarını savunuyoruz diye de kendilerini şirin gösterirler. Hâlbuki ne yaptıklarını, niçin yaptıklarını şartlandırılmış Androidler gibi icra ederek yerine getirirken biraz olsun düşünmek ve insaf sahibi olmak istemezler. Bilmeden ya da düşüncesiz hareketle kendi tarihine savaş açmanın bedbahtlığı içerisindedirler.
Avrupalı seyyahların hayal mahsulü bilgilerini gerçekmiş gibi zannederek hücum edenler yanılgı içerisindedirler. Açık konuşmak gerekirse, Harem vücutların sergilendiği, nefislerin mutmain edildiği bir yer değildir. İslam Hukukunda kadın köle(cariye) vardır. Fakat Müslümanlar için bu durum her zaman bir arkadaş/kardeş/eş mesabesinden öteye geçmemiştir. Yüce Peygamberimiz(a.s.m.) kölenize yediğinizden yediriniz, giydiğinizden giydiriniz buyurmuş olup, başka hangi sistemde böyle bir anlayış ve uygulama vardır. Günümüzün modern ağıllarında efendileri, hangi hizmetçileri ile yemek yemiş, beraberce oturup konuşmuş ya da giydiğinden giydirmiştir. Tecavüzcülerin, aldatanların gizli ilişki kuranların sayıları biliniyor mu? Harem de bulunan ve 5-6 yaşlarında iken buralara alınan cariyeler gruplar halinde eğitim ve öğretimlerin tamamlarlardı. Edebiyat şiir ve güzel sanatlar, tarih gibi konular da ihtisaslaşanlar bulunmaktaydı. Hatta musikişinas olanları vardı. Bunların yiyecek ve giyecekleri muharrem ve recep aylarında olmak üzere toptan iki defada karşılanırdı. Cariyelerle evlenenler olduğu gibi, evlenmeyenlerde vardı(Genç Osman gibi)ve sıkı durun en önemlisi de,evet en önemlisi de,onların zamanı gelince saraydan ve ya dışarıdan biriyle evlendirilerek yüklü bir cehizle/mehirle baş göz edilmeleridir.İslam hür olanlardan ve cariyelerden evlenmeye belli bir rakama kadar gücü yetenlere cevaz vermiş/ruhsat vermiş ve aralarında onlara karşı adaletli davranmayı istemişse şayet; bu toplumun ahlakını korumak,zinayı önlemek ve piç nesiller yetişmesini ve neslin bozulmasını engellemek/önlemek içindir. Allah(c.c.) yarattığı kulunun ihtiyaçlarını en iyi bilendir. Allah’a karşı savaş açanlar sonunda mağlup olacaklardır. Allah’la problem yaşayanlar hüsrana uğrayacaklardır…(devam edecek)
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.