Harf Devrimi, Osmanlıca, Türkçe (1)
23 Ekim 2017, Pazartesi 07:27Dil; zihnin ve fikrin ifâde aracıdır. Dilini kaybeden milletler, dinini ve milliyetini de kaybeder. Kırgız Yazar Cengiz Aytmatof’a göre kültür emperyalizmine uğrayan devletlerin yüksek kademelerinde duranlar; hâfızasını yani târihini unutmuş mankurtlardır. Prof. Dr. Oktay Sinanoğluna göre: “Bir milletin kafasını kesmek yerine kültürel soykırıma uğratır, kendini hamal yapar kullanırsın.”
Romalılar baş edemedikleri milletleri eritmek, yok etmek için onların dillerini değiştirmişler ve başarıya ulaşmışlar. “İngiltere İrlanda’yı işgal ediyor. Orayı sömürgeleştirmek için ne gerekirse yapıyor ama başarılı olamıyor. O dönemde İrlanda’da ozanlar çok önemliymiş. Bütün eğitim işlerini onlar idâre edermiş. İngiltere’nin ilk yaptığı iş bütün ozanları toplayıp, kafalarını kesmek olmuş. Yapmadıkları barbarlık ve hunharlık kalmamış, fakat yine de insanları İrlandalılıklarından vazgeçirememişler. Bunun üzerine 20. Yüzyıla gelinirken bunu nasıl yapacaklarını düşünürler.
İngilizler; ‘Başında vâlimiz var, gık diyenin kafasını kesiyoruz ama hâlâ bu adamlar İrlandalı olmaktan vazgeçmiyor ne yapacağız?’ neticede şu sonuca varıyorlar: Bunların dili olduğu müddetçe İrlandalı olmaktan vazgeçmezler, kültürlerinden kopmazlar. İngiliz vâlisi 1890 da bir emir çıkarıyor. Yüksek eğitim kurulu diye bir kurul oluşturuyorlar. İçinde İngiliz yöneticiler ve İrlandalı yardakçılar var.
Kurul bir karar alıyor: ‘Bugünden i’tibâren ilk, orta, lise üniversite bütün okullarda eğitim dili İngilizce olacaktır...’ Bu uygulamanın sonucunda, nüfusun % 90’ı İrlanda dili konuşurken iki nesil sonra bu oran % 30’a düşüyor. Bunun üzerine İrlandalılar gizli dernekler ve faaliyetler sayesinde İrlanda dilini nesillerine unutturmamak için faaliyete geçiyor ve 1920’lerde bağımsız İrlanda Cumhuriyeti kuruluyor...”(1)
İngilizler; İrlanda’da yaptıklarını daha sonra Hindistan’da ve Pakistan’da ve diğer sömürgelerinde yapmışlar. Fransızlar Cezayir’de uygulamış. Cezayir’de okumuş kesim Arapçayı yani kendi öz dillerini köylülerin dili kabul ediyor ve çoğunluk Fransızca konuşuyor. Bugün İngilizce dünya dili olmuş ise, dünyanın İngilizlere hayranlığından değil, bu baskı, icbar ve dil soykırımı neticesidir. Bunu birazda Papalık ve Vatikan desteklemiştir.
Misyonerler dünyanın neresine giderlerse gitsinler, konuşacakları, anlaşacakları, davalarını anlatacakları muhataplar bulabilsinler diye. Hıristiyanlıkta tek dünya devleti (dünya krallığı) fikri de vardır. Önce “Tek Dünya Dili” projesini gerçekleştiriyorlar.
Bir milletin dili her şeyi olduğu için, Ruslar ihtilaldan (Bolşevik-Komünist ihtilal) sonra Türk milletini yok edebilmek için Türk İllerinde Türkçe konuşmayı, yazmayı, Türkçe kitapları hattâ Dede Korkut Masallarını bile yasakladılar ve bu kitap üzerinde ihtisas yapan iki ilim adamına 25 er yıl hapis cezası verdiler.(2)
Yukarıdaki misallerde görüldüğü üzere; güçlü bir millet zayıf bir milleti yutmak, esir etmek, soykırım uygulayıp onları asimile etmek, benliklerini yok etmek, dolayısıyla kendi içinde eritip tüketmek istediği zaman başta onların dillerine müdahale ediyor. Ama bunu ötenazi misali kendi kendine uygulayan dünyada tek millet var o da biziz.
Jean Thevenot, “Türkiye 1655-1656 isimli eserinde şöyle der: “Türk dili temel ve orijinal bir dildir, yani tanıdığımız doğu veya batı dillerinin hiçbirinden türememiştir. Ağırbaşlı ve hoştur. Öğrenmesi kolaydır. Arapça ve Farsçadan birçok kelime alınmıştır fakat bu kelimelerin yardımıyla çok zenginleştiği ve büyük bir ifâde gücüne sahip olduğu söylenebilir.”(3)
İşte biz asırlardır kullandığımız ve gâyet zenginleştirdiğimiz dilimizi ve yazımızı, hangi maksat ve kimin hatırına olduğunu hâlâ anlayamadığımız bir inkılâpla değiştiriverdik. Bir gecede koskoca bir milleti ümmi (okuma-yazma bilmez) hale getiriverdik.
Geçmişimizle, evvelimizle, târihimizle irtibatı kesiverdik. Yukarıda zikredilen kütüphânelerdeki eserler Türk milleti için bir hurda yığını, işe yaramaz ve yabancısı olduğumuz malzemeler haline geliverdi.
Bugün kütüphânelerdeki kitapları, eserlerdeki kitâbeleri, dedelerimizin tapu senetlerini, Sarıkamış, Çanakkale gibi savaşlarda sevdiklerine mektup yazıp şehit olan Mehmedçiklerimizin namelerini, onların gönderdiği fotoğrafların arkalarındaki yazıları, kısacası atalarımızın mezar taşlarını okuyamaz hale geliverdik. Bu felâkete dünyada başka hiçbir millet ma’rûz kalmamıştır. Biz 600 sene idâre ettiğimiz milletlerden hiçbirinin dilini ve dinini değiştirmedik ama kendi dilimizi değiştirdik, dinimizi de tâbir câizse bir kuşa çevirdik.
Dipnotlar:
1- Oktay Sinanoğlu, “Bye- Bye” Türkçe, Otopsi Yay. İst, 2002, s. 290.
2- Yavuz Bülend Bâkiler, “Sözün Doğrusu-2” TEV Yay. İst. 2007, s. 74.
3- Jean Thevenot, “Türkiye 1655-1656” Terc. 1001 Temel Eser,Çev: Nuray Yıldız, İst.1978, s.96.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.