HARF DEVRİMİ - TÜRKÇE - OSMANLICA (1)
09 Ekim 2017, Pazartesi 07:12Osmanlıdan önce Anadolu Selçuklularının resmi dili farsça idi. Osmanlılar ise Türkçeyi ilk dönemlerden i’tibâren resmi dil olarak benimsemişlerdir. Fakat edebî eserler Farsça, bilimsel eserler de Arapça olarak yazılmaya bir müddet daha devam etmiş, bu dillerin hükümranlığını bir anda kesip atmak mümkün olmamış fakat giderek azalmıştır.
Osmanlıca Osmanlı İmparatorluğu döneminde kullanılan ve Arap harfleri ile yazılan Türkçedir. Anadolu’ya Türkiye ismi ta Osmanlı İmparatorluğu döneminde verilmiş ve Avrupalılar Türkiye tabirini kullanmışlardır. Ama Hânedan olarak Osmanlı idâreci zümredir. Osmanlı pâdişahlarına da Büyük Türk mânâsına gelen Grand Türk demişler, Türklükle İslâmlığı özdeşleştirip, Müslüman olanlara Türk oldu demişlerdir. Dolayısıyla Osmanlı Türk değildi, Türklüğü unutturdu gibi safsatalar gerçeği yansıtmamaktadır.(1)
İslâm ve Kitap:İslâm ilim ve irfan dinidir. Yüce Yaratıcımızın sevgili peygamberimize gönderdiği ilk emir “Oku” dur. Kur’an’ın ilk cümlesinde “KİTAP” kelimesi geçer ve bu kelime 262 yerde zikredilir. Peygamber Efendimizin kitap, ilim, ilmin fazileti, kadın-erkek bütün müminlere farz olduğu, ilim adamının kadri, kıymeti gibi hususlara âit yüzlerce hadisi vardır.
İslâmiyet geldiğinde Arabistan’da kitap diye bir şey yok sözlü edebiyat vardı. Kitaplar yalnız Yahûdi ve Hıristiyanlarda bulunurdu. Müslümanlara kitabı ve ilmin kadrini kıymetini İslâmiyet kazandırmıştır.(2)
Allah ve Resûlünün bu takdir ve teşvikleri neticesi Müslümanlar arasında öyle bir ilmi potansiyel oluşmuş ki; târihin daha önceki dönemlerinde mislini ve benzerini görmek gayri kâbil olan bu atmosfer, onları çok kısa bir zamanda Çin’e ve Endülüs’e ulaştırmıştır. Araplar arasında şu atasözleri şüyu bulmuştur (yayılmıştır):
“Hayrül enîs nimelcelis kitabünnefis” Sohbet edileceklerin en hayırlısı, en iyisi en güzeli nefis bir kitaptır.
“Dünyada en güzel yer rahvan atın sırtı, zaman içinde en hayırlı dost ise kitaptır”
“En güzel dost, en iyi müsteşar, en zararsız arkadaş kitaplardır”
“Hayatımda kitap gibi cübbemin yenine sığabilen bir bağ, kucakta taşınabilen bir bahçe, ölülerle konuşabilen, dirileri konuşturan bir şahıs görmedim.” Muhiddin Arabi.
İmam Gazali, Endülüs’te yazılan bir kitabın üç ay sonra Şam sahaflarına ulaştığına sitem ediyor (o günün ulaşım imkânlarının kıtlığına rağmen bu süreyi çok görüyor) ve artık insanların ilme değil, paraya pula önem verdiklerine hayıflanıyor.
İbni Cevzi bazıları 20 ciltten fazla olmak üzere 340 tan fazla eser yazmıştır. Ömrünün her gününe dört forma yazması düşmüştür. Bu kitapları yazarken yonttuğu kalemlerin talaşını biriktirmiş ve “ölünce gasil suyumu bunlarla ısıtın” diye vasiyet etmiştir.(3) Muhiddin İbni Arabî bazıları 64 cilt olan 700’e yakın eser yazdığı söylenirse de(4) Will Durant bunu 150 eserle sınırlamaktadır.(5)
Ebû Hayyan el-Endülisî, “Kitab-ı Nebâtât ve Hayvânât- Bitkiler ve Hayvanlar Ansiklopedisi” her biri 1000 sayfa olan 63 ciltlik kitabı 700 yıl önce yazmıştır. Bu eser Türk ve İslâm âleminde değil de Almanya’da bir Enstitü tarafından bastırılacaktır.(6)
İmam-ı Şafi geceyi üçe ayırır bir kısmında uyur, bir kısmında ibâdet eder ve bir kısmında da kitap okurmuş. Ders dinlemek için evinin önünde 700 kişinin toplandığı olurmuş.(7)
Rivâyet olunur ki; İmam Gazâlî medreseyi bitirmiş, kitaplarını yanına alarak memleketine dönmek üzere bir kervana katılmış, harâmiler yolda kervanı soymuşlar bunun da kitaplarını almışlar. Kitaplarının geri verilmesi hususunda o kadar ısrarcı olmuş ve yalvarmış ki; eşkıyaların başının dikkatini çekmiş ve “bu kitaplara niçin bu kadar değer veriyorsun?” diye sormuş.
O “ben bu kitaplar sayesinde âlim oldum” cevabını verince eşkıya başı; “Senin âlimliğin ve bilgilerin bu kitaplar sayesinde ise, şimdi âlim benim, çünkü kitaplar bende” demiş. Bu söz Gazâlî’ye ibret olur ve bundan sonra kitaplara bağlı kalmadan ilmi zihnine ve fikrine yazmaya gayret eder.(8)
Dipnotlar:
1- Erhan Afyoncu, “Osmanlı’nın Hayaleti”, Yeditepe Yay. Ekim 2005, s. 41.
2- Fred Lerner, “Kütüphânelerin Hikâyesi”, Bileşim Yay. Çev. Dilek Çenkciler, İst. 2007, s. 95.
3- İbrahim Refik, “Kültürde Dirilmek”, TÖV Yay. İzmir, 1998, s. 111.
4- Mahmud Erol Kılıç, “Sufi ve Şiir”, İnsan Yay. İst. 2011, s. 50.
5- Wil Durant, “İslâm Medeniyeti”,Tercüman 1001 Temel Eser,Terceme Orhan Bahaeddin, s.250.
6- Dursun Gürlek, “Çınaraltı Kitap Sohbetleri”, Timaş Yay. İst. 2011, s. 15.
7- A. Ragıp Akyavaş, “Üstad-ı Hayat-1”, TDV Yay, Ankara 2005, c, 1, s. 101.
8- Dursun Gürlek, “Çınaraltı Kitap Sohbetleri”, Timaş Yay. İst. 2011, s. 30.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.