HATA ? YANLIŞ
24 Mayıs 2017, Çarşamba 07:28Hatasız olmak sadece ve sadece Allah’a mahsustur. Allah’ın bu sıfatına ortak olmasınlar diye, peygamberlerin bile “zelle” denen küçük hataları olmuştur. Allah: “Benim hata ve günahlarım yok” diye böbürlenen kullarından ziyade, küçük hataları, günahları, cürüm ve isyanları olup, kendine iltica edip, tövbe eden, dua eden, ibadet eden, huzurunda suçluluk psikolojisiyle boynunu büken kullarını sevdiğini Peygamberimiz haber veriyor.
Peygamberimizin bu husustaki güzel sözlerinden bazıları:
“Her insan hata işler. Hatası olmadığını söyleyen bir insan en büyük hatayı işler. Hata işleyenlerin en hayırlısı da tövbe edendir.”
“Ben de sizin gibi bir insanım, Dininizle ilgili bir şey emredersem onu hemen alın. (Dünya işleriyle ilgili olarak) kendi görüşümden bir şey emredersem, insan olduğum için, görüşümde hata da, isabet de edebilirim.” ([1])
“Unutarak ve hata ile yapılan ümmetimden sorulmayacak”([2])
Türk milleti olarak ecdattan tevarüs ettiğimiz güzel bir adet gereği, camilerimizde her gün yatsı namazından sonra okunan Bakara Suresinin son ayetinde “Rabbimiz, unutarak, yanılarak (hataen) yaptıklarımızdan bizleri sorumlu tutma” diye Allah’a dua ediyoruz.
Mevlânâ: “Kulun işi hata, Allah’ın işi ata, Ya Rabb sende kul gibi hareket eder (affetmezsen) kuldan ne farkın kalır.” buyurur.([3])
Ama yapılan hatalar kul hukukuna taalluk ederse, hele hele bir de bilerek, kasten yapılırsa, işin içinden çıkmak bu kadar kolay olmaz. Çünkü kul hukukunu hak sahibi ile helalleşmekten başka hiçbir şey affettirmez.
Sultan ll. Mahmut dönemi büyük tıpçılarından Şanizade Ataullah Efendi, meslektaşı Dr. Mustafa Behçet efendinin gammazlaması sayesinde Tire’ye sürülür. Bir müddet sonra Padişah affedildiğini, serbest bırakılması gerektiğini bildiren ferman gönderir. Fakat düşmanları fermandaki “ıtlakına” salıverilmesi manasına gelen kelimeyi, “itlafına” yani öldürülmesine diye değiştirip gönderince adam idam edilir.
Osmanlının son zamanlarında İttihat ve Terakki ileri gelenlerinin en inançsız, en kalitesiz simalarından biri de Dr. Abdullah Cevdet’tir. Şâir Eşref’de bu zatı hiç sevmezmiş, bir gün Batı hayranlığından dolayı, Viyana sokaklarında şapka giyip dolaştığını görünce şöyle yazmış:
Ne kostüm giymiş olsa her birinde bir garâbet var.
Vücudu korkuluktur, reng-i ciddiyet yok üstünde
Görünce Mösyö Doktor Cevdet’in başında bir şapka,
Yaban mantarına benzer yetişmiş bir bo . . . üstünde.
İşte bu kalitesiz adam bir makalesinde; “ben bu memleketin öksüzüyüm” diye yazmış ama mürettip (harfleri dizen kişi) bunu hataen “öküzüyüm” diye dizince, ve makale böyle çıkınca, bazıları “mürettip hatası” demişler, Süleyman Nazif rahmetli ise “hayır mürettip hatası değil, mürettip sevabı” demiş. Konuyla ilgili birkaç güzel söz:
“Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince öbürleri de yanlış gider.” C. Bruno
“Yanlış bir trene binmişsen koridorda ters istikamete yürümen sana fayda vermez.”
“Büyük adamların hataları güneş tutulmasına benzer, onu herkes görür.” Cucong
“Her hatayı yapabilirsin, fakat aynı hatayı iki kere yapma.” Z. Gündüzalp
“Hiç hata yapmayan kişi, hiçbir iş yapmayan kişi demektir. Önemli olan aynı hatayı ikinci defa yapmamaktır.” Connor
Temel memur olmuş, ilk maaşını mutemet yanlışlıkla, hakkından çok fazla vermiş, temel de seslenmemiş, bir müddet sonra mutemet hatasını anlayıp, temelden parayı geri almış ve “fark etmedin mi, niye hiçbir şey demedin?” dediğinde; “fark ettim ama, adetümdür ilk hatayı affederüm(!)” demiş.
Şiir diye herzeler yazan ve üstelik çok kendini beğenen ve bu güzel(!) şiirleri; “Hızır benim ağzıma tükürdüğü için yazabiliyorum” diye övünen birine Molla Cami: “Hızır senin ağzına değil yüzüne tükürmüş de yanlışlıkla senin ağzına gitmiş” diye cevap vermiş.
Dipnotlar:
1- Müslim, Fezâil, 139, 140.
2- İbni Mâce, Talak 16; Beyhakî, es-Sünenül Kübra 7-298.
3- Tahirül Mevlevî, “Mesnevi Şerhi”, Selâm Yay.Konya 1966, c. 3, s. 797.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.