HAVA AYNI HAVA
10 Şubat 2021, Çarşamba 08:54CHP Grup Başkanvekilliği yaparken yüksek sesle ve bağıra bağıra konuşurdu.
Bu konuşma tarzına sahip insanlar konuşurken genellikle ağızları da köpürür.
Yüksek sesle, bağıra bağıra ve ağzını köpürterek konuşan insanların ne söylemeye çalıştıktıklarını anlamak kolay değil. Bir çeşit gürültü kirliliği anlamına gelen bu tarz konuşmaların dinleyenler de müsbet etki yarattığını söylemek de mümkün değil. Yani söylenen sözden beklenen amaç kolay hasıl olmaz. Anlayacağınız konuşma üslubu her insan için önemli ama siyasetçiler için çok daha önemli.
Siyasetçi ilk önce nasıl konuşulacağını bilmeli..
Konuşurken sakin olmalı.
Gürültü yapmamalı.
Ağzından çıkan sözler net ve anlaşılabilir olmalı.
Yeterli mi?
Tabi ki yeterli değil.
Siyasetçi ölçülü konuşmalı.. Kuyumcu titizliği ile değilse de terzi titizliği ile söyleyeceği sözleri ölçmeli, biçmeli. Ayrıca tutarlı ve mümkünse mantıklı konuşmalı.. Milleti kalesine gelen her topu yiyenvasatın altında bir kaleci olarak görmemeli. Millet, kimin ne söylediğini ve söylediği sözlerin kıymeti harbiyesini inanın iyi biliyor. Her söylenene inanılan o devirler geçti,geçiyor. Siyasi partilerin süreçte aldıkları oyları bir bakın.. En basidinden yüzdeler artan seçmen sayısına rağmen aynı yüzdeler mi?
Muharrem İnce CHP grup başkanvekili iken, inanılmaz derecede Ak Parti karşıtıydı. Kimi olaylar karşısında da bu karşıtlık düşmanlık mertebesine tırmanıyordu.. Aynı şekilde sayın Erdoğan’da, İnce’nin en büyük hedefiydi. Meclis’te muhalefet sıralarında oturan en hızlı ve yaptığı eleştirilerle en gaddar denebilecek,3-4 milletvekili’nden birisiydi bir dönem Muharrem İnce.
O sayfaları açacak değiliz.
O sayfalara bakması gerekenler açıp baksın.
“Düşmanımın düşmanı dostumdum” anlayışı hayatın bir çok alanında olduğu gibi, siyaset dünyasında da egemenliği ele geçirdi. Keşke muhafaze edilebilseydi bir takım ilkeler ve değerler.
CHP’li Muharrem İnce 2018 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde partisi tarafından aday gösterildi. İnce’nin grup başkanvekilliği döneminde olduğu gibi bu seçimlerde de hedefinde projeler değil, Ak Parti ve sayın Erdoğan vardı. Adaylık sürecinde bu normal bir durum.. Bir aday karşı partinin adayını eleştirecek ve onun kitlesinden oy almaya çalışacak.Lakin eleştiri gene de ölçülü olmalı, eleştirinin ayarı kişilerin önem verdiği varlıklar üzerinden yapılmamalı ve ahlaklı olmalı. Olay kişiselleştirilmemeli.
Muharrem İnce 2018’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanacağına çok inanmıştı. Seçim sonuçlarının açıklanacağı akşam, 50 bin avukat ile YSK’nın önünde olacaklarını ve hak gasbına asla izin vermeyeceklerini söyleyecek kadar da ileri gitmişti. Gülünecek bir değerlendirme ile karşı karşıya kalmıştık. Bir tarafta Türkiye’nin en büyük partisinin güçlü lideri, seçim kazanma sanatının ustası sayın Erdoğan öteki tarafta Cumhurbaşkanı seçileceğine inanan Muhrarem İnce..
Sözünü ettiğimiz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarının açıklandığı andan itibaren, CHP’nin adayı sırra kadem bastı. Ne olduğu ve nereye gittiğini kimse bilemedi. Galiba 3-4 gün de ortaya çıkmadı. Ayrıca YSK’nin önünde İnce’nin bir sözü ile bırakın 50 bin avukatın toplanmasını, 5 avukat dahi yoktu.Hava işe yaramadı.
Seçimi kazanamayacağı apaçık ortadaydı.
Seçimlerden sonra da denge kaybı meydana geldi.
Partisi CHP ve partinin üst düzey yöneticileri ile polemik dönemine geçti.
Cumhurbaşlığı seçimlerinde aslında CHP’nin geleneksel oyu olarak görülebilecek 10 milyon civarındaki oyun, halk tarafından kendisine verildiğini söyledi..Bu sava göre İnce o seçimlerde 10 milyon oy almış oluyordu.
Bir sonraki adım da Muhrarem İnce, “Memleket Hareketi” diye, bir hareket başlattı.
İlleri gezdi.
Gittiği iller de kendisini 20-30 kişilik kalabalıklar karşıladı..
İki yıl önce 10 milyon oy aldığını iddia eden siyasetçiyi gittiği iller de, 20-30 kişilik çok küçük ve komik kalabalıkların karşılaması aysbergin hem görünen hem de görünmeyen yüzüydü.
Yani hareketin ederi bu kadardı ve ve tamı tamamı, 20-30 kişiden ibaretti. Hadi o kadar yol yaptılar ayıp olmasın 40-50 kişi diyelim.
Bir dönem sayın Erdoğan’a efelenen Muharrem İnce şimdi Kemal Kılıdaroğlu’na efeleniyor.
Kendisini siyasette Muharrem İnce yapan CHP ve Kılıçdaroğlu’na, seçme hakkına sahip vatandaş olarak ne söyledikleri hiç umurumuzda olmaz. Zira, CHP’de bu iki siyasetçinin kumaşı ortada. Kumaşın kalitesine göre seçmen sandıkta gereken değerlendirmeyi yıllardır yapıyor. Dolayısıyla böyle bir değerlendirme bizim haddimiz değil.
Bu konuya niye girdik?
Nerden aklımıza geldi, yazılacak onca önemli konu var iken?
Söyleyelim..
Eski CHP’li ve bu partinin Cumhurbaşkanı adayı olan Muhrarem İnce, Ak Partinin şemsiyesi altına girmiş görünüyor. Görüntülerden ve kendisine gösterilen ilgi ve muhabbetten bunu anlamak zor olmasa gerek. Bir ara Ak Partiyi eleştirdiği sözlerin fotokopisi diyebileceğimiz sözlerle, bugün CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu eleştiren İnce yeni bir parti bile kursa da duracağı yer ve safı belli. Stepne, stepne.
Hafta başında yaptığı açıklamada “ Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görün bakın yüzde 50 artı 1 alacağız” demesinin adrese teslim bir söz olduğu da rahatlıkla düşününülebilir. Bu söz adresi tarife gerek olmayan bir söz olmalı.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.