HIDRELLEZ
06 Mayıs 2016, Cuma 08:42Hıdrellez kelimesi Hızır ve İlyas kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. İlyas Hz. Musa’dan sonra gönderilen bir peygamberdir. Kur'an-ı Kerimde: "İlyas’a da selâm olsun. Doğrusu biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. O inanmış kullarımızdandı” ([1]) mealinde Ayeti Celileler vardır. Dolayısıyla peygamber olduğunda şüphe yoktur.
Fakat Hızır'ın peygamber olup olmadığında ihtilâflar vardır. Hz. Musa ile yol arkadaşlığı yaptığı, O'na bazı hususlarda yardımcı olduğu, yol gösterdiği, Kur'an-ı Kerimde Kehf Suresinde uzun uzun anlatılır. Buna rağmen İslâm âlimleri kesin olarak peygamberdir diyememişlerdir.
Hızır sözü yeşillik, bereket manalarına gelir. Şu hadis bu tezi desteklemektedir: "Hızır otsuz kuru bir yere oturdu da, ansızın o otsuz yer yeşillenerek peşi sıra dalgalandı."([2])
Kesin bilgiler olmamakla ve bazı âlimlerin itirazlarına rağmen, bunların ikisinin de hâlâ yaşadığına, Hızır'ın karada, İlyas'ın da denizde darda, zorda kalanların imdadına yetiştiklerine ve Hıdrellez günü yani her senenin 6 Mayıs günü bunların bir araya geldiklerine inanılmaktadır.
İmam-ı Gazali'nin İhyasında([3]) ikisinin de hâlâ yaşadıkları, her sene bu günlerde bir araya geldikleri, yeryüzüne bolluk ve bereket saçtıkları, Hz Peygamberimizin vefatında bunların gelip, ashabı teskin ve teselli ettikleri, onlar gittikten sonra Hz. Ebubekir’in bu iki kişinin Hızır ve İlyas olduklarını söylediği rivayet edilmektedir.
Tasavvuf kitaplarında, Ömer b. Abdülaziz, İbrahim Etem, Bişri Hafi, Marufu Kerhi ve Cüneydi Bağdadi gibi birçok kişilerin Hızır’ı gördüklerine, tanışıp konuştuklarına dair menkıbeler anlatılır.
Günümüzde de tasavvuf erbabı ve halk arasında sık sık ismi geçen bu zatların hâlâ yaşadığına, bazı kişilerin onları bilhassa Hızır’ı gördüklerine inanılır. "Hızır gibi adam, Hızır imdadıma yetişti, Her geceyi kadir, her gördüğünü Hızır bil..." sözleri halk arasında sık sık duyulur.
Hatta şairin şu sözü levha yapılıp evlere asılmış.
Bir kişi darlığa düşse, dese ki ya Müstean.
Hızır’ı ihzar eyler ol demde ona Heman.
Bununla beraber, Hıdrellez kutlamaları İslâm’a mahsus bir şey değildir. Yapılan araştırmalar 4000 sene öncesinde bile, bu kutlamaların mevcut olduğunu gösteriyor.
Bu günde bazı hurafelerle meşgul olunması, erkekli-kadınlı kırlara çıkılıp halay çekilip oynanması, içki içilip kumarla vakit geçirilmesi, kutlama adı altında fuhuş yapılması İslâm’ın hiçbir zaman tasvip etmediği hareketlerdir.
İslamî kural ve şartlara uygun olarak kırlara gidilmesinde, mesire yerlerinde temiz hava alıp, yenilip içilip hoşça vakit geçirilmesinde de bir sakınca yoktur. Ayrıca çocuklarımızın zihninde kışı, soğuğu, şişkoluğu, kalın ve kaba elbiseleri, yalancı hediyeleri ile bir Noel Baba imajı oluşacağına, baharı, çimeni, yeşili, çiçek ve gülleri ile Hızır ve İlyas Baba düşüncelerinin oluşmasında da bir beis yoktur. Bilâkis bunu desteklememiz gerekmektedir.
Dipnotlar:
1- Saffat Sûresi, 130.
2- Tecrîd-i Sarîh tercümesi 9/144 sayfasında şu hadiste bu anlayışı destekliyor.
3- İmam-ı Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-din, Terceme Ahmet Serdaroğlu, c. 1, s. 926 .
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.