Hilâfetin Gücü (4)
18 Ocak 2018, Perşembe 07:50Bu âlimin tespitleri aynen vuku bulmuş, yine İngilizlerin propagandası ile Türkiye Devletinin tanassur ettiği yani Hıristiyanlığı kabul ettiği yayılmış ve iletişim vasıtalarının bu derece ilerlediği yakın târihe gelinceye kadar ve yüz binlerce insanımız her sene Hacca gidinceye kadar Müslüman devletler buna inanmışlar, Türkiye devletini dışlamışlar, ticâret ve yardımlarını kesmişler, dünya kuruluşlarında desteklerini çekmişler ve gerçekten Türkiye bir Balkan devleti statüsüne düşüvermiş, eskiden dünyaya hükmeden Osmanlı, şimdi 70 kilometre ötedeki minnacık Kıbrıs’a söz geçiremez olmuştur.
Hilâfet; Papa’lığa karşı güç dengesi idi. Müslümanların bir esamesi, zayıf da olsa bir gücü, bir pozisyonu vardı. “Karşı Kamp” statüsünde idi. Hilâfetin kaldırılmasıyla Papa’lık rakipsiz kaldı. Katolik Hıristiyanların Dinî lideri Vatikan’daki Papa’dır. Ama papa sâdece dinî lider değil, devlet başkanıdır. Çünkü Vatikan Roma’da küçük bir devlettir.
Elçileri, büyükelçileri ve misyon temsilcileri vardır. Ama bu devletin! Nüfusu 800 kişidir. 100 kişilik sembolik bir ordusu,(1) bir kilometre kareye bile varmayan (0,44 km⊃2;)(2) bir toprağı vardır ama devlettir. Bizim memleketimizde bile büyükelçisi vardır ve belki bizim bütçemizin yüzlerce katı bütçesi vardır. Yaptığı faaliyetler bunun delilidir. Fener patrikliğini de aynı statüye getirmek, yani akciğerlerimizin içinde bir kanser gibi, İstanbul’un içinde bir küçük devlet kurmak istiyorlar, Fener Patrikhanesini evrensel=cihan patriği yani bütün dünyadaki Ortodoksların patriği (ekümenik) haline getirip, dinî, askerî, siyasî, ekonomik kısacası her hususta Haçlı ruhunu hâkim kılmanın, gayelerini tahakkuk ettirmenin çabası içindedirler. Bu büyük oranda da tamamlanmak, yani Yunanlıların Megalo İdea’sı (büyük ülküsü) gerçekleşmek üzeredir.
Hıristiyanlıkta din ve din adamları devlete taliptir. Yani devlete sahip olma, devletin içinde ve bizzat kendisi olma isteği vardır. Geçmişte Sultan veya Başbakan olan bir tek Şeyhülislâm görülemez ama başbakan olan, devleti yöneten birçok papaz ve piskopos mevcuttur. Papa’lar ise imparatorların bile üstünde kabul edilmişlerdir.
Kardinal Richeleu 40 seneye yakın Fransa başbakanlığı yapmıştır. Yıllarca Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı yapan ve adada Türklere hayat hakkı tanımayan Makaryos, Heybeliada Ruhban Okulunda yetişmiş bir papaz idi. Yakın târihteki Alman başbakanı Kohl teoloji (papazlık) tahsili yapmıştır. 6 Kasım 2003 de Türkiye’ye resmi bir ziyaret yapan Norveç başbakanı Mogne Bondevik bir rahiptir.(3) Bugünkü Alman Başbakanı Merkel bir papaz kızıdır. Bizde ise İma-Hatip Kökenli bir başbakanı hâlâ hazmedemeyenler vardır.
İngilizler; “Hilâfet Arapların hakkı, Türkler Nasranî oldu…” gibi propagandalar yapmalarına rağmen, Şerif Hüseyin gibi para ile kandırılmış birkaçı hariç, Arapları bile kandıramamış, ikna edememiş ve Hilâfetin kaldırılmasına en çok Araplar üzülmüştür.(4)
l. Dünya Savaşı esnasında, İttihat ve Terakki’nin üç baş aktöründen biri olan ve Suriye Genel Vâliliği döneminde zulme varan uygulamaları, onlarca Arap aydınını astırması ile Arapların bizden yüz çevirmesine sebep olan Cemal Paşa Hatıralarında şöyle yazar: “Şam Uleması arasında en çok hayır ile hatırladığım ve bütün harp esnasında kendisinden büyük yardımlar gördüğüm bir zat da, Şam Müftüsü Şeyh Ebül Hayr Abidin Efendi idi. Şam uleması arasında Osmanlı hilâfetine ihânet edebilecek bir zata rastlamadım...” (5)
15 Temmuz 1999 yılında Zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Filistin’e yaptığı ziyarette Filistinliler: “Hilâfeti yıktınız, ne yüzle buralara geliyorsunuz?” diye protesto etmişler ve Demirel’in İsraillilerle çok samimi pozlar vermesine çok üzülmüşlerdir.(6)
Osmanlıya ihânet eden Şerif Hüseyin’in oğlu olan ve bir müddet Irak Krallığı yapan Kral Abdullah yazdığı “Biz Osmanlıya Neye İhanet Ettik?” isimli kitabında, Arapların Osmanlıya değil, İttihat ve Terakki’nin yanlış politikalarına isyan ettiklerini söyler ve şöyle der: “Türkler Hilâfeti ilga etmeselerdi biz Halîfeliğimizi ilân etmezdik, Çünkü Hz. Ömer’in bir sözüne binaen Müslümanlar 3 günden fazla Halîfesiz kalamaz.”(7)
Dipnotlar:
1- Yeni Şafak Gazetesi, 17. 10. 1998.
2- Ahmed Uçar, Târih ve Düşünce Dergisi, Aralık-Ocak, Şubat, 2005, s. 55.
3- 06. 11. 2003, Kanal 7 akşam haberleri.
4- Ali Ulvi Kurucu, “Hatıralar-2”, M. Ertuğrul Düzdağ, Kaynak Yay. 2007, İst. s. 326.
5- Cemal Paşa, “Hatıralar”, İş Bankası Kültür Yayınları, Yayın No: 495. s. 272.
6- Derin Târih Dergisi, Mart 2013, s. 28.
7- Kral Abdullah “Biz Osmanlıya Neye İhanet Ettik?”, Klasik Yay. Amman 1989, Terceme Halit Özkan, s. 16, 187.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.