HİLM İLE GELEN YÜKSELİŞLER…
12 Haziran 2023, Pazartesi 09:09Günümüz dünyasında insanlığın en büyük ıstırabı ve çöküşü maalesef ahlaki çöküş ve yaşanılan ahlaki deformasyondur. Bu çöküş, beraberinde onarılması güç ailevi yıkılışlar ve toplumsal buhranlar, yozlaşan bir neslin oluşmasına sebep olmaktadır. Eğer en kısa sürede bu tür yıkılışlara ve buhranlara sebep olan olumsuzlukların önüne topyekûn bir millet olarak; önüne geçerli ölçülerle set çekilmezse hiç şüphesiz geleceğimizin teminatı olan bir gençliğe maalesef kayda değer bir miras bırakmış olmayız. Tam tersi onu çöküşe götüren bir hazırlayıcı konumuna girmiş oluruz.
Günümüz toplumunun şüphesiz bir an evvel sahip olması gereken ve medeniyetimizin temel taşı hükmünde olan bazı değerlerimizin hakkıyla neslimizle buluşturulması, hayat prensibi haline getirilmesi gerekmektedir ve zaruridir. Zira biz millet olarak medeniyetlere kaynaklık etmiş olmakla beraber tekrar yıkıldığımız noktada ayağa kalkmak zorundayız. Sağlıklı ve karakterli bir nesil ancak temel dinamiklerimizden ve değerlerimizden hakiki anlamda istifadelerini sağlamakla mümkün olmaktadır. Geçen haftaki yazımda ele aldığım ‘ihtimam ahlakına’ denk bir ifade olan ‘hilm’ kelimesi aynı şekilde bir nesli ayakta tutacak çok kuvvetli bir değerdir.
Kelime kökü itibarıyla; Arapça bir kelime olan ‘hilm’ yumuşak huyluluk, sabır göstermek, tahammül etmek, öfke anında kendini tutmak, vakur olmak ve gücü yettiği halde intikam almaktan kaçınmak anlamına gelmektedir. Günümüzdeki meşkaleleri ve aceleciliği karşısında; hızla geçen ömürde, bu kelimeye ne kadarda muhtacız. Birbirimize karşı nezaket noktasında göstereceğimiz en önemli davranışların başında ‘hilm’ ile davranmak olmalıdır. İnsanlık tarihi hilm ahlakının zirveleştiği dönemleri kaydetmiştir. Kur’an’da geçen Hz Musa ve Hz Harun peygamberlerinin firavuna giderken Allah’ın: “Ona tatlı, yumuşak bir tarzda hitap edin…” ve “Hikmetle, güzel ve makul öğütlerle dâvet et…”ayetleriyle aslında kavl-i leyyin diye bilinen sözün; insanlığın beraber yaşaması adına ne kadar önemli bir husus olduğunu gösteriyor. Tebliğin ve karşı tarafı ikna etmenin önemli bir referansı olması ne kadar kıymeti…
Günümüz genç neslinin, en çok muhtaç olduğu bir yaklaşım olduğu muhakkaktır. Özellikle anne, babalar ve rehber konumundaki öğretmenlerin en çok muhtaç oldukları ve mutlaka uygulamaları elzem bir hal almış. Her gün ve her saat binlerce genç bu sert üslup ve beyanlar karşısında; ya evini terk etmekte veya bütün bağlantılarını keserek kendini bir meçhule doğru salmaktadır. Elbette ki; anne ve babaların, öğretmenlerin niyetleri samimidir; fakat konuşma ve üslup şekli, maalesef uzaklaştırıcı ve kırıcı olabiliyor. Gençliği bu hassas döneminde anlamanın tek şartı yumuşak dil ile onların ‘gönül dünyalarına’ girmeye çalışmaktır. Elbette zor bir vazife; fakat bizim ve bu ülkenin geleceği onların omuzlarında yükselecektir. Ve bunlar bizim evlatlarımız…
Hilm ahlakının en muhteşem yansımasını, yine Sevgili Peygamberimizin o eşsiz hayat-ı seniyelerinde görebiliyoruz. Mesela, vadesi tamam olmadan alacağını isteyen bir Yahudi’ye karşı gösterdiği sabırlı, tahammüllü ve yumuşak tavrı o Yahudi aile reisinin “Bu ahlak ancak bu üst seviyede, bir peygamberde olur.” diyerek bütün aile fertleriyle Müslüman oluşlarıyla neticelenmiştir. Yine aynı şekilde nasipsiz bir kişi Efendimiz’in yakasından çekiştirip; kumaşın sürtmesi sonucunda boynunu inciten ve “Adaletli ol!” söylemi karşısında Hz. Peygamber’in tebessüm ederek: “Ben insanların en adili değil miyim?” diye sitem etmesi aslında bizim için ve toplumumuzun geleceği adına ne büyük bir servet olduğunu düşünmek gerekiyor. İşin asli hüviyetine baktığımız zaman; aslında bu vasfın ilahi bir ahlak olduğunu görüyoruz. Çünkü Kuran’da bildirildiği şekliyle: “ Allah, Halimdir ve kullarına karşı yumuşaklıkla muamele eder.” denilmektedir. Yani, Allah, halim ismi sırrınca, kullarına karşı sabûr olan, onlara mühlet tanıyan, istiğfar imkanı tanıyan ve geri döneni asla pişman etmeyen, yadırgamayan bir Rabdir O. Bu iş, demek tam bir ilahi ahlak işidir. Yaklaşımlarımız bu seviyede olması durumunda inşallah attığımız her adım, söylediğimiz her söz, muhatabımızın gönül dünyasında makes bulacaktır. Yeter ki, biz kendimizi bir anne ve baba, öğretmen, idareci ve daha nice rehber konumundaki insanlar kendimizi hilmin o lahûti esintisine saldık mı; girmeyeceğimiz gönül ve ikna etmeyeceğimiz yürek olmaz inşallah…
Allah aşkına!.. Biz böyle bir medeniyetin çocukları değil miyiz?... İnsanlığa rehberlik dersi vermiş, ecdadın ahfatları olarak bu genç neslimize bir gönül seferberliği başlatarak; kendi medeniyetimizin dinamiklerini hiç vakit kaybetmeden, gönül dünyalarına boşaltmak zorundayız ki; bu ‘cennet vatan’ bir gül bahçesine dönsün inşallah…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Abdulselam yılmaz
17-06-2023 18:23Sevgiler saygılar kıymetli hocam. Yazılarının devamını bekliyoruz. Ogrenciniz Abdulselam
dede ergün
12-06-2023 11:54sabır insanın yaşamındaki altın hasletlerdendir yine muazzam anlatmışınız hocam