HIRİSTİYAN DİN ADAMLARININ HIRİSTİYANLIKTA YAPTIKLARI DEĞİŞİKLİKLERDEN BAZILARI (4)
09 Ağustos 2019, Cuma 09:09Ecdadımızla ilgili enteresan bilgilerden birisi de; Osmanlı zindanlarında bile gayri Müslimler için ibadethaneler yapıldığı, Osmanlıların çalıştırdıkları esirlere gündelik para verdikleri, ama o zavallıların kazandığı bu paraları zindana günah çıkarmak için gelen papazların günah çıkarma ücreti diye aldıklarını, Osmanlı diyarına bir elçilik heyeti içinde gelen ve büyük bir Türk düşmanı olan Papaz Stephan Gerlach bile itiraf etmektedir.(1)
Avrupalıların karakter yapısını tespit için şu fıkra da anlamlı: Kara Afrika’dan gemi ahırlarına yüklenmiş, hayvanlardan bile aşağı bir muamele görmüş, yarısı yolda telef olmuş, aç bî ilaç binlerce kölenin deniz kenarına indirildiğini görünce bir Hıristiyan acıma hissine kapılmış, fakat çabuk aklı başına gelmiş ve hemen gidip papazın önünde; “Aziz peder kendi dinimden olmayan birine acıdım, beni temizle.” diye günah çıkarmış.(2)
Bir mecliste hocaların sözünün tutulmadığı, ama papazların söylediklerinin yapıldığı, yerine getirildiği konuşulmuş, sebebi sorulmuş, muzip birisi şöyle izah etmiş: “Çünkü günah çıkarma bahanesiyle herkesin gizlisine-saklısını vakıflar, kimin ne suç işlediğini, ne fırıldaklar çevirdiğini, ne naneler yediğini gayet iyi biliyorlar. Sözleri tutulmasa bunları ifşa etmeleri söz konusu olur, ama hocaların böyle bir avantajı yok.” demiş, gayet doğru bir tespit. Bunlar kulların tövbesine bile ambargo koymuşlar, gelip illa papazın önünde itiraf edeceksin, ancak onun kanalıyla olursa kabul olur!.. Ama İslâm’da böyle bir aracıya gerek yok, kul karada, havada, denizde nerede olursa olsun, el açıp Rabbine dua edip yalvarıp, yakarıp günahlarının affını isteyebilir. Hatta bu hususta gizlilik yani günahlarını Allah’dan başka kimseye bildirmemek, sırrı faş etmemek (açıklamamak), ona ortaklar ve aracılar bulmamak daha evlâdır,
Ortaçağ boyunca insanlar; para ile günah çıkarma, para ile dünyada iken cennetten bağ, bahçe, saray, köşk… satma (Endülijans),(3) suçluların mallarını müsâdere edip kilise ve papazların zimmetine geçirme gibi birçok usulle insanlar maddeten sömürülüp hortumlanmıştır.(4) Öyle ki mallarına el koyup kiliseye aktarabilmek için hali vakti yerinde olan birçok kişi, hiç suçları yokken, üyeleri papazlardan teşekkül eden engizisyon mahkemelerinde suçlu bulunup cezalandırılmıştır. Okuma-yazmanın son derece sınırlı olduğu, nerdeyse saray ve kilise mensuplarının dışındaki kişilerin tamamının cahil olduğu bir ortamda, ölen zenginler, despotlar, derebeyler… ağzından yazılmış güya “malını mülkünü kiliseye bağışladığına” dair belgeler uydurulup mallarına el konmuştur. Bu sebeple bugün bile dünyanın en zengin gayrimenkul kuruluşları kiliselerdir.(5)
Fransa Kralı 2. Philppe ölüm döşeğinde iken Saray Papazını çağırır ve bir de noter çağırır ve şu anlaşma yapılır:
1-Papaz, kralın ahretteki selâmetini, yani ahrette hiçbir caza görmeyeceğini ve cehenneme gitmeyeceğini taahhüt ediyor.
2-Eğer anlaşmada unutulup yazılmamış her hangi bir eksik madde varsa, bütün sorumluluk papaza ait olacak ve kralın hiçbir günahı olmayacaktır.
3-Kral papazın her türlü talimatına uyacağı için, öteki dünyaya günahsız gidecektir.(6)
Ayrıca günümüzde bile, her fırsatı değerlendiren papazlar, Pazar ayinine gelen insanları bile rahat bırakmaz, boynunda bir kutu ile tek tek insanları dolaşarak veya kapıya durarak, kimin verip vermediğini veya kimin ne kadar verdiğini de tespit ederek yardım toplamaktadırlar.
Öyle bizdeki gibi, namazdan sonra münasip bir yere bir sergi ser, isteyen ihtiyari olarak, ne içinden gelirse versin veya vermeden geçsin yok.(7) Ama bizde bazı insanlar bunu bile dillerine dolayıp, birçok lâf ediyorlar. Hâlbuki baskı ve zorlama yok, ihtiyari bir şey, misal olarak; Hakkâri’de yapılan bir camiye Edirne’deki Müslüman kardeşinin iştiraki sağlanmış oluyor.
7-Şaraba Ekmeği Batırıp Kutsal Günlerde Hz. İsa’nın Kanı ve Eti Diye Yeme:
Hıristiyanlıkta kiliseye ayine gelen herkes, Hz. İsa’nın kanı kabul edilen ve bir şaraba bir parça ekmek batırıp yiyerek, veya bir mum yakarak ayine başlar. Zaten kiliselerin her yeri renkli resimlerle, Hz. İsa’nın ellerinden ve vücudundan akan kanları gösteren tablolarla süslüdür. Adamlar büyüğünden sabisine bunları yedirip gösteriyorlar, her hafta doya doya seyrettiriyorlar bir şey olmuyor! Ama Müslümanlar senede bir defa kurban bayramında hayvan kesip kan akıtınca, teröre çağrışım yaptırıyor, Müslüman çocukları merhametsiz yetişiyor, kan dökmeye meyilli büyüyor… el insaf.
Dipnotlar:
1-Stephan Gerlach, “Türkiye Günlüğü”, Kitap Yayınevi, 2007, İst. s. 34.
2-A. Emin Yalman, “Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim”,
Pera Turizm ve Tic. A. Ş, Yay. 1997, c. 1, s. 271.
3-İsmail Hâmi Dânişmend, “Avrupa’da Endülijans”, a. g. e. c. 1, s. 306.
4-İslâm Ansiklopedisi, TDV yay. İstanbul 1998, c. 17, s. 335.
5-İbrahim Refik, “Tarih Şuuruna Doğru-4”, Albatros Yay. İst. 2007, s.136.
6-İsmail Hâmi Dânişmend, a. g. e. c. 1, s. 308.
7-Halil Halid, “Hilâl ve Haç Çekişmesi”, TDV Yay. 2007 Ank. s.116.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.