HIRİSTİYAN DİN ADAMLARININ HIRİSTİYANLIKTA YAPTIKLARI DEĞİŞİKLİKLERDEN BAZILARI (8)
23 Ağustos 2019, Cuma 08:56Hâlbuki Barnabas İncilinin 2-12 bölümleri arasında Hz. İsa’nın sünnet edildiği şu cümle ile anlatılmaktadır: “Musa'nın kitabında yazıldığı gibi, Rabbin kanununa göre, sekiz gün dolduğu zaman, çocuğu alıp, sünnet etmesi için mabede götürdüler. Çocuğu sünnet ettiler ve Rabbin meleğinin çocuk ana rahmine düşmeden önce söylediği gibi, İsa adını verdiler.”
Bugün Hıristiyan âleminde 1 Ocak tarihi Noel Bayramı olarak kutlanmaktadır. Bu tarihi bazıları Hz. İsa’nın doğum günü zanneder, doğum günü değil, Hz. İsa’nın doğumunun 8’inci günü yani sünnet olduğu gündür. Onun için bu gün Batı da bile Circumcision yani sünnet bayramı adı altında kutlanır.(1) Barnaba İncilinde(2) Hz. İsa’nın: “Bir köpeğin sünnet olmamış bir adamdan daha üstün olduğunu söylediği.” rivayetleri vardır.(3) Pavlus; Yahudilikteki çocuğun doğumunun 8’inci günü sünnet edilmesi olayını kaldırmış, doğumun 8’inci günü vaftiz edilme prensibini getirmiştir.(4) Günümüzde bile Hıristiyan Habeş Kilisesi ve benzeri bazı Hıristiyan mezhepleri mensuplarına sünnet olmayı emretmektedirler.(5)
Hıristiyanlıktaki birçok akideyi kaldıran Pavlus, bu sünnet olayını da kaldırmıştır. Nitekim önce Yahudi olup da sonradan Hıristiyan olan insanlar, yani Hıristiyanlığın özünde de sünnetin olduğunu bilen kişiler, bu hususta Pavlus’la ayrılığa düşmüşler, birçok mücadeleler yapmışlar ve sonunda Pavlus’un bir hain olduğu yani Hıristiyanlığı bozmak üzere çalışan bir ajan-Yahudi olduğu kanaatine varmışlardır.(6)
Pavlus’un telkinleri sayesinde sünnet olmaktan tiksinen Romalılar, sünnet olan insanlara karşı da terör kanunları uygulamışlar, sünnet olanları asırlarca idam etmişlerdir.(7) Aynı zulümler 20’inci asırda da devam etmiş, komünist rejim altında inleyen Yugoslavya, Bulgaristan, Rusya gibi bazı devletlerde Müslümanların çocuklarını sünnet ettirmelerine müsaade edilmediği için, gizli ve kaçak yöntemlerle bu ameliyeyi gerçekleştirme yoluna gidilmiştir.(8)
Hz. İbrahim’in sünnetini Peygamber Efendimiz de benimsemiş ve ümmetine sünnet olmayı emretmiştir. Peygamber Efendimizin sünnetli doğduğuyla ilgili rivayetler varsa da, İbnül Kayyim’in de zikrettiği üzere, doğumunun 7. günü Dedesi Abdülmuttalip tarafından sünnet ettirildiği rivayetleri daha ağır basmaktadır.(9) Resûlüllah sünnetle ilgili çok hassas davranmış ve konu ile ilgili hadis-i şerifler serdetmiştir. Bunlardan birisi şöyledir:
“Beş şey fıtrattandır: Hıtan (sünnet), koltuk altı temizliği, etek temizliği, tırnak temizliği ve bıyık bakımı.”(10) (fazlalıklarının kesilmesi).
Hz. Peygamberin her emrinde olduğu gibi bu emrinin de hikmetleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Teknoloji ve tıbbın ilerlemesi sayesinde, sünnetin ortaya çıkan faydaları saymakla bitmiyor, dini bir vecibeleri olmamakla beraber, ABD, Japonya, Kore gibi devletlerde tıbbî faydalarından dolayı sünnet olayı hızla yayılıyor.
Domuz eti Yahudilikte(11) ve İslâmiyet’te(12) haramdır. Hıristiyanlıkta helal olduğuna dair İncil’de bir kayıt yoktur. Hıristiyanların da “Eski Ahid” diye kutsal kabul ettikleri Tevrat’ın bölümlerinde domuz etinin haram olduğuna dair kayıtlar vardır.(13) Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde domuz etinin haram sayıldığına, yenmediğine dair rivayetler mevcuttur.(14) Bu da yine Pavlus’un Hıristiyanlığa soktuğu bid’atlardan biri olduğu kabul edilmektedir.(15)
Bugün el’an kullanılan ve Yeni Ahid İncillerde yer alan şu metin konumuz itibariyle çok enteresandır:
“Hz. İsa'ya tâbi olanlar (uyanlar) kendisinin yeryüzünde olduğu zaman diliminde ve göğe yükseltilmesinin sonrasında Tevrat’a bağlı Yahudi cemaati ile, Kudüs'teki Mabede gitmeye devam etmişlerdir.”(16)
Peki o halde: Yahudi cemaatine inen bir din, Yahudi asıllı bir peygamberi olan bir din, bu peygamberinin sağlığında ve vefatından sonra bile Yahudilerle ve onların mabetleri ile irtibatı devam etti ise, nasıl oluyor da, Yahudilikle çok zıt fikirler ihtiva edebiliyor? Hâlbuki Hak Dinler, Semavi dinler dediğimiz dinlerde, öz, cevher, ana fikirler denilen hususlarda farklılıklar olmaz. Zaman, zemin ve bölge farklılıklarından dolayı detay meselelerde farklılıklar olabilir. İnsanlar genel maddeleri, ana fikirleri, itikadî konuları, inanç temellerini değiştirdikleri zaman yeni bir din, yeni bir peygamber gelmiş ve onları tekrar doğrulara çekmeye çalışmıştır.
Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm birbirini takip eden dinlerdir. İnsanlar Yahudiliği değiştirmişler Hıristiyanlık gelmiş. Hıristiyanlığı değiştirmişler İslâmiyet gelmiş. Fakat bu değişiklik Pavlus sayesinde Hıristiyanlıkta o kadar fazla olmuş, o derecelere varmış ki, Yahudilikle İslâm’ın ortak noktaları daha fazladır. Ama allak-bullak edilen Hıristiyanlık, ana fikirler ve önemli konularda her iki dinden de uzaklaşmış, bozulmuş, tahrif edilmiş ve tanınmaz hale getirilmiştir.
Dipnotlar:
1-Asaf Ataseven, “Tarihte Sünnet”, Zafer dergisi yıl 1987, Sayı 127, s. 16.
2-Barnaba İncilini yazan Sen Barnabas Havarilerdendir. Gerçek
Hıristiyanlığı ihtiva eden bir kitaptır. Pavlos’un bozduğu, dejenere
ettiği Hıristiyanlık hükümleri ile çakıştığı için, İznik Konsülünde
benimsenmemiş, toplatılmış, yakılmış, okuyanlar takibe uğramış,
zulüm görmüş, ama yine de birkaç nüshasının günümüze kadar
gelmesine mani olamamışlardır.
3-Barnaba, The Gospel of Barnabas, Bölüm 22, s. 25.
4-A. Tercüman, “Hıristiyanlığa Reddiye”, s. 67.
5-A. Osman Ateş, a. g. e. s. 260.
6-Pavlus; MS 10’uncu senede Tarsus’ta doğmuş, Roma vatandaşı bir
Yahudi idi. Gençliğinde Tarsus’ta tahsil görmüş, yeni yeni yayılmaya
başlayan Hıristiyanlığın amansız bir düşmanı olmuştur. Hıristiyanlara
akla ve hayale gelmedik eza-cefa ve işkenceleri uygulamış, uygulatmış
ama bir türlü dinlerinden dönmediklerini görünce, bazı kanaatlere
göre: “Madem bunları dinlerinden döndürmek mümkün değil, hiç
olmazsa onlardan görünüp dinlerini bozayım” gibi bir duyguyla
Hareket ederek, Hz. İsa’yı rüyasında gördüğünü, ondan sonra
Hıristiyan olduğunu söylemiştir. Hıristiyanlığın yayılması onun
sayesinde olmuş ama, Hıristiyanlık da yine onun sayesinde bir kuşa
dönmüştür. Hak dinlerin özünde, cevherinde olan birçok inanç, itikat
ve Rahmanî hükümleri değiştirmiş, dejenere etmiştir.
7-Rıza Nur, “Fenn-i Hıtân”, s. 60; Ali Haydar Bayat, a. g. e. s. 14.
8-Posta Gazetesi, 19. 04. 1984.
9-H. Musa Bağcı, “Hz. Peygamberin Beşeri Yönü”, S. 190-6, Basılmamış
Doktora tezi, Ankara 1999.
10-Buhârî Libas 64(7/206); Müslim Taharet 49 (1/221-257);
İbrahim Canan, “Hz. Peygamberin Sünnetinde Terbiye”, Ank.1980, s.88.
11-Tevrât, Levliler, 11/7-8; Tesniye 14/8.
12-Bakara Sûresi, 173;Maide Sûresi, 6; En’am Sûresi, 145; Nahl Sûresi,115.
13-Tevrât Levliler, 11/7-8; Tesniye, 14/8.
14-Kur’an-ı Kerim ve Garp Kaynaklarına Göre Hıristiyanlık, İst. 1971, s. 75.
15-Korintoslular, 10/25-26; Romalılara Mektuplar, 14/14-20.
16-Resullerin İşleri, 3,1.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.