Hıristiyanlığın Kutsal Emânetlerini Batılıların Kaçırmaları
13 Temmuz 2018, Cuma 07:21Osmanlı döneminde, Emânetlerin korunması hususundaki hassasiyet o derecelere varmıştır ki, Mukaddes emânetlerin saklandığı odaların temizliğinde kullanılan süpürgeler, mumlar, tahta parçaları, öd ağaçları gibi eşyalar bile muhâfaza edilip günümüze kadar ulaşması sağlanmıştır.
Oralardan toplanan toz ve topraklar bile kutsal addedilip boşa götürülmemiş, çöpe veya mezbeleliklere atılmamış, Peygamber sevgisiyle yanıp tutuşan insanlar onları çok kıymetli bir meta telâkki edip saklamışlar, kimisi kefenlerinin içine saçtırmış, kimi o tozlardan kerpiç döktürüp kabrinde saptırmaya koydurmuştur... Bugün bile Kutsal Emânetlere gösterilen hürmet ve ta’zime bakarak denebilir ki; “Türk Milletindeki iman, inanç ve Peygamber sevgisi çok ulvi ve çok farklıdır.”
Ma’lum Hıristiyanlık Filistin’de doğmuş ama Anadolu da yayılmış ve Bizans’ın resmi dini olmuş bilahare Avrupa’da yayılmıştır. Dolayısıyla Hıristiyanlıkla ilgili ikonlar, kıymetli ve târihî eşyalar Filistin’de idi. Bizans İmparatoru Kostantin’in annesi Helen, hacı olmak maksadıyla Kudüs’e gitmiş ve Haz. İsa adını ne bulduysa İstanbul’a taşımıştır.(1)
İslâm orduları Ürdün topraklarında yapılan Yermük Muhârebesini kazanınca, o havâlinin tamamının fethedileceğini bilen Kudüs Patriği Sophronios, Hz. Îsâ ve Hıristiyanlıkla ilgili kutsal emânetleri, Müslümanların eline geçmesin diye İstanbul’a göndermiştir.(2)
Avrupa Hıristiyanları mezhep olarak Katolik’tir. Anadolu ve Balkan Hıristiyanları ise mezhep olarak Ortodoks’tur. İki mezhep arasında târihin derinliklerinde hattâ günümüzde bile müthiş bir rekabet hattâ düşmanlık vardır. 1204 yılında Ortodoksluğun merkezi olan İstanbul, Batılı Katolikler tarafından işgal edilmiş, yakılmış, yıkılmış, akla hayale gelmedik zulümler icra edilmiş, bu arada Hıristiyanlıkla ilgili dinî ve târihî eserlerin birçoğu kiliseler yağmalanarak Batıya kaçırılmıştır.
Bu kaçırma işi İstanbul’un Türkler tarafından fethinden önce gerçekleşmiştir. Bizans’ın zayıfladığı, son günlerini yaşadığı, kısa bir müddet sonra düşeceği ve Türklerin eline geçeceği görülünce yine Hıristiyanlarca kutsal kabul edilen birçok eser Türklerin eline geçmesin düşüncesiyle Avrupa’ya nakledilmiştir.
“Fetihten önce İstanbul’dan kaçırılan kutsal emânetler şöyle sıralanıyor: Havari Andre’nin tabutu içinde beyaz ketene sarılmış cesedi, İsa’nın yeğeni Zebedeus’un eşi Maria Salome’nin tabutu, İsa’nın bağlanıp işkence edildiği renkli cilalı bir taş. Hz. Îsâ’nın gerildiği gerçek çarmıhın insan büyüklüğündeki iki parçası, İsa’nın böğrüne saplanan mızrağın demir ucu, ellerine ve ayaklarına çakılan çivilerden ikisi, kanından bir kristal şişe içinde bir miktar kan, Meryem Ananın giysisi, Vaftizci Yahya’nın başı vb.”(3)
Kutsal Emânetleri Osmanlı Kaçırmamış, Onlara Devredilmiştir:
Yavuz’u Mukaddes Emânetleri İstanbul’a nakletmekle suçlayan ve bu hususta Araplarla aramızı açmak için ne gerekirse yapan Avrupalı, bunları görmezden gelir, Hıristiyanlıkla ilgili ne kadar kutsal emânet varsa Batıya taşıdıklarını hiç gündeme getirmez.
Dolayısıyla Araplardan Osmanlı bizim kutsal emânetlerimizi ve kütüphânelerimizi yağmaladı diye iftira atanlar var. Hâlbuki Osmanlı vakfın ne olduğunu iyi bilen insanlar olduğu için bu iddia doğru değildir. Bilakis Osmanlı Arap şehirlerine büyük kütüphâneler kurmuştur. Fakat yukarıdaki misallerde olduğu gibi, bu kutsal emânetler ve kıymetli kitaplar düşmanın eline geçmesi söz konusu odlumu, ona tedbir almak gerekir.
Yukarıda da zikredildiği üzere Portekizlilerin Mekke ve Medîne’yi istilâsı söz konusu olduğu için Araplar bu korku ile kutsal emânetleri ve bazı târihî eşyaları İstanbul’a göndermişlerdir. Nitekim Birinci Dünya Savaşında bu kutsal şehirler İngilizler tarafından işgal edilmiştir. Osmanlı olmayınca Araplar buraları bile koruyamamışlardır. İşgalden kısa bir müddet önce Medîne Müdâfii Fahreddin Türkkan Paşa bazı târihî kitap ve eşyaları yine İstanbul’a göndermiştir. Olay bundan ibârettir. Yoksa Osmanlı vakfın kutsiyetini ve mânevî mes’ûliyetini bilen insanlardır.(4)
Dipnotlar:
1- Münevver Ayaşlı, “Dersaâdet”, Timaş Yay. İst. 2005, s. 36.
2- Ali Çimen-Göknur Göğebakan, “Târihi Değiştiren Savaşlar”, Timaş Yay. İst. 2010, s. 57.
3- Giovanni Scognamıllo, “İstanbul Gizemleri”, Bilge Karınca Yay. İst. 2006, s. 16, 68.
4- Feridun Kandemir, a. g. e. s. 77.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.