HIRSIZLIK ve İSLÂM (1)
14 Temmuz 2016, Perşembe 08:43Değerli okurlarım. İslâm bir hayat nizamı ve cemiyet dini olduğu için, fert ve toplumun huzurunu bozan, onlara zarar veren her hâl ve hareket İslâm tarafından yasaklanmış, fertleri bu fiillere yaklaştırmamak için psikolojik ve caydırıcı cezalar koymuştur.
Cenâb-ı Allah şöyle buyur: "Erkek hırsızla kadın hırsızın, yaptıklarına karşılık ve Allah'tan bir azap olmak üzere, (sağ) ellerini kesin." (Maide,38)
Bazı hukukçular, bazı aydın geçinenler, İslâm’ın bu cezasını haşa çok acımasız, insafsız, katı ve çağ dışı bulmaktadırlar. Ayeti kerimelerde de ifade edildiği gibi, bize bizden daha fazla acıyan, merhamet eden Rahman ve Rahim sıfatlarının sahibi olan Cenâb-ıAllah'dan daha fazla insaflı olduklarını mı iddia ediyorlar?
Aynı merhamet hislerini, hırsızlar tarafından öldürülen ev ve mal sahiplerine, onlara mani olmak isterken acımasızca öldürülen polis ve bekçilere, bu olaylarda madur duruma düşen binlerce insana niçin kabartmazlar.
Hırsız eve girmiş, çalacağını çalmış, alacağını almış, o esnada evde uyumakta olan geline tecavüz etmiş, akabinde “bu beni tanır, şahit olur” diye altı aylık hamile gelini kıtır kıtır doğramış… Bu ve benzeri hatta daha beterlerini her gün medyadan duymak ve okumak mümkün. Şimdi bu gelin ve karnındaki ceninin hakkı yok, bunu yapan hainin insan hakları var, yardımcıları var, avukatları var, birkaç ay yattıktan sonra affolma hakkı var… Bu nasıl çarpık bir zihniyet. İslâm şeriatı bugün dünya üzerinde hakkıyla hiçbir memlekette uygulanmıyor. Ama yarı yarıya uygulanan memleketler ile bizdeki suç oranlarını kıyaslarsak gerçek ortaya çıkar ve aradaki kıyas kabul etmez büyük uçurum görülür. Şair bunu ne güzel dile getirir:
Zalimlere lâyık oldukları işkenceyi çektir
Mazluma da hakkını ver ki, adâlet bu demektir
Kaldı ki İslâm her çalanın elinin kesilmesini emretmez. El kesmeye mani o kadar çok sebep var ki, bunları saymaya vaktimiz yeterli değil. İslâm'ın muhatabı karnı aç olduğu için, çoluk çocuğu sefil olduğu için hırsızlık yapanlar değildir. Hz. Ömer böylelerine ceza uygulamamıştır. İslâm’ın muhatabı, hırsızlığı adet ve meslek haline getirenler, ihtiyacı olmadığı halde hırs ve tamahından dolayı veya gayri meşru yerlerde daha fazla harcayabilmek, lüks ve israf içinde yaşayabilmek için çalanlardır.
İslâm; cezalar hususunda tatbikten ziyade, caydırıcılığa önem verir. Bu cezalar insanların suça olan meyillerini psikolojik olarak yok eder. Hangi hırsız kaç milyona kolunu satar.
Resûlullah: "Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sarıldıkça sapıtmazsınız. Onlar Allah'ın kitabı ve benim sünnetimdir" buyurur.
Ecdadımızın bu iki emanete bağlı olduğu yıllardaki milli ahlâkımızın nasıl olduğuna dair misaller vereceğim. Bu misaller altın çağlarımızdan değil, imparatorluğun çöküş yılları olan 19. asırdan olacak. Hem de bu misaller Türk veya Müslüman kişilerin eserlerinden değil, memleketimizde görevli veya seyyah olarak bulunan Avrupalıların eserlerinden olacak ki, kimsenin aklına şüphe girmesin. Bu misallerin mevcut olduğu eserlerin adını, kütüphanesini, kaçıncı baskı, cilt ve sayfa numaralarını isteyenlere de kaynak gösterebiliriz.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.