HZ. MEVLÂNA (2)
14 Aralık 2018, Cuma 08:14Öksüz ve yetim olarak büyüyen Peygamber Efendimiz(s.a.v.)e çok yardım yapan, O’nu çok seven, kol kanat geren, koruyup kollayan amcası Hz. Hamza’yı Uhut savaşında şehit edip, vücudunun müşrik kadınlar tarafından parçalanmasına, uzuvlarının kesilip hakaretle sağa sola atılmasına sebep olan, siyahî (zenci) köle Vahşi için Cenâb-ı Allah(c.c.) üç defa âyet indirmiş, Allah Resûlü de bunları elçilerle o zor şartlarda, Mekke’ye göndermiş ve Vahşi’nin Müslüman olmasını temin etmiştir.(1)
Hz. Hamza, Bedir Savaşında Şeybe, Utbe ve Tuayma gibi Müşriklerin zengin ve reisleri durumundaki kişileri öldürmüştü. Bunun intikamını almak için Habeşli bir köle olan ama mızrak atmakta çok maharetli olan Vahşi’yi, hürriyetini bağışlamak ve birçok mal vermek vadiyle Hz. Hamza’yı öldürmesi hususunda azmettirdiler. Uhut Savaşında Vahşi Hz. Hamza’yı mızrakla şehit etmiştir. Bedir’de öldürdüğü Utbe’nin kızı Hz. Hamza’nın naşının yanına gelip, burnunu, kulaklarını kesmiş, kalbini çıkarmış, ciğerlerini çiğnemiştir.
Daha sonra Peygamber Efendimiz çok sevdiği amcasının katiline bile, bir mektup yazarak İslâm’a davet eder. Vahşi de bir mektup yazıp Peygamberimize gönderir. Mektupta: “Yine onlar ki Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahının cezasını bulur. Kıyamet günü azabı kat kat olur. Ve orada alçaltılmış olarak ebedi kalır”(2) mealindeki ayeti yazmış ve altına da: “Sen beni Müslüman olmaya davet ediyorsun ama, ben bu ayette geçen bütün günahları işledim. Küfür içinde yaşadım. Zina ettim ve bir de senin gözünün nuru amcanı öldürdüm. Benim gibi birisi affolur mu? ki, ben de Müslüman olayım?” diye yazarak Peygamberimize göndermiş.
Hz. Peygamber ikinci bir mektupla şu mealdeki ayeti gönderir: “Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse, büyük bir günah ile iftira etmiş olur.”(3)
Vahşi burada da affın kesin olmadığını, “dilerse” ibaresinin bulunduğunu, ya Allah’ın dilediklerinden olmazsa halinin ne olacağını beyan eden bir mektup daha gönderir.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz üçüncü bir mektupla şu mealdeki ayeti gönderir: “De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan çok esirgeyendir.”(4)
Vahşi bundan sonra Müslüman olmuştur(5) ve sahabe arasında yaşamış ve hâlâ ismi anıldığında Müslümanlar tarafından: “Radıyallanü anh: Allah ondan razı olsun” diye dua ile anılır.
Allah ve Resûlünün affına mazhar olan sadece Vahşi de değildir. Peygamberimize en büyük eziyet ve işkenceleri yapan Ebu Süfyanı, Ebu Cehilin oğlu İkrime’yi ve kardeşi Hişamı affedip onların iyi bir Müslüman olmalarını sağlamıştır.(6) Hayber de kendini ve arkadaşlarını zehirlemek isteyen ve Bişr isimli bir sahabinin zehirlenip şahadetine sebep olan Yahudi kadınını affetmiş, Müslüman olmasalar bile faydalı iş yapan gayr-i müslim sanatkârları övmüş(7) ve onlara dua etmiştir. Hatta şarkıcılıkla hayatını kazanan kadına dara düşünce yiyecek ve giyecek yardımı yaptırmıştır.(8) Cemaat Mescid-i Nebevi de iken gelip bir köşeye işeyen Bedeviye sahabe mani olmak isteyince; "Bırakın adamı üzmeyin. Bir kova su alın ve idrarın üzerine dökmek suretiyle temizleyin"(9) demiştir. Yahudi ve Hıristiyanlarla senelerce komşuluk yapmış, onlardan alış-veriş yapmış, davetlerine icabet etmış, yardıma muhtaç olduklarında onları görüp gözetmiş böylece hoşgörünün en güzelini, en ulvisini, en samisini sergilemiştir.
Dr. Wolter Moare. Tahtaya bir kâğıt asar ve bir nokta kor. Talebelere ne gördünüz diye sorar. Onlar bir nokta gördük deyince: “Koskoca kâğıdı görmüyorsunuz ama küçücük bir noktayı görüyorsunuz bu nasıl iş”(10)der. Allah Resûlü’nün ve İslam’ın hoşgörüsünü görmeyipte sadece Mevlânâ’da bulduklarını zannedenlerin veya söyleyenlerin durumu da buna benzer.
Gönüller sultanına gönlümüz dolusu selamlar, saygılar sunarak O'nunla ilgili bir dörtlükle yazımızı bitirelim:
Hangi dersi hikmetin mollası Mevlâna değil?
Hangi aşk Sîna'sının Mûsa’sı Mevlâna değil?
Hangi Mecnûn ki, O'nun Leylâsı Mevlâna değil?
Kangı âşıkdır o kim, Mevlâsı Mevlâna değil?
Dipnotlar:
1- Ahmed b. Hanbel, “Müsned”, c. 4, s. 199; İbni Hâcer, “İsâbe” c.1 s.353.
2 - Furkân Sûresi, 68.
3 - Nisâ Sûresi, 48.
4 - Zümer Sûresi, 53.
5 - “Müsned”, c. 4. s. 199.
6 - Fethullah Gülen, “Sonsuz Nur”, c. 1, s. 140.
7- Ebû Dâvûd, Beyhakî.
8- Sur Dergisi, sayı: 2543, s. 23.
9- Buhârî, Kitabül Vudu.
10- R. Ş. Apuhan, “Hedefe Yürürken”, s. 196.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.