İBN BATUTA VE TÜRKİYE
15 Ocak 2021, Cuma 09:14“Büyük devletler kuran ecdâdımız büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdâdını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” M.KEMAL ATATÜRK
Memleketimizin her bir köşesi ayrı bir güzelliğe sahiptir. Öyle ki tarih boyu birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Anadolu’yu karış karış gezen onca seyyah vardır ve verdikleri bilgileri okurken sizi adeta başka bir dünyaya sürükler ve daha da çok seversiniz yaşadığımız coğrafyamızı, Türkiye’mizi.
O seyyahlardan biri de dünyanın tanıdığı İbnBatuta olup ünlü eseri Seyahatnamesine hep birlikte göz atalım istedim.
İbnBatuta 14.yüzyılda Anadolu’yu gezip, ünlü seyahatnâmesinde ülkemizin o yıllardaki yaşayışı hakkında değerli bilgiler veren, önemli bir gezgindir.
İbnBatuta, 1304’de Tanca’da(Fas) doğmuş, Mısır, Suriye, Arap Yarımadası, Irak, İran, Doğu Afrika, Anadolu, Kuzey Türk illeri, Orta Asya, Hindistan, Çin, Endülüs ve Sudan gibi ülkeleri içine alan gezilerini yapmıştır.
Çeyrek yüzyıl süren bu gezilerde gördüğü ülkelerin ileri gelenlerini, adetlerini, törelerini, yaşayışlarını, yediklerini, içtiklerini, hükümdarların mücadele ve savaşlarını, dini makamları, dini kuruluşları bütün incelikleriyle öğrenmeye çalışmış ve bunları anlatmıştır.
Batuta’nın seyahatnâmesi Türkçeye daha önceki yıllarda ve son olarak 2004’de çevrilmekle beraber,1971’de, Bin Temel Eser serisinde “İbnBatuta Seyahatnâmesi’nden Seçmeler” adı altında yayınlanmıştır. İsmet Parmaksızoğlu’nun hazırladığı bu eserde İbnBatuta’nın Anadolu, Kuzey Türk illeri ve Güneydoğu Anadolu gezileri yer almaktadır.
İbnBatuta, Anadolu’ya “Türk ülkesi’’ ve bu ülkenin insanlarına “Türkler, Türkmenler’’ demektedir.Yalnız İbnBatuta değil, daha önce Marco Polo gibi başka gezginlerin ve 12. 13.yüzyıllardaki Haçlı Seferleri sırasında bütün batılı kaynakların ülkemizden “Turchia” veya “Turcmenia” ve insanlarından “Türkler” diye bahsettiklerini görmekteyiz.
İbnBatuta Anadolu’da her yerde insanların Türkçe konuştuğunu görmüştür. Türkçe bilmeyen gezgin, insanlarla bir tercüman aracılığı ile anlaşmıştır. Bu durum tespiti de Anadolu’nun Türklüğünü gösterir. Türkçe, o dönemde Yunus Emre, Süleyman Çelebi, Kaygusuz Abdal, Gülşehri, Nesimi, Aşık Paşa gibi şairleri ile büyük bir edebiyat dilidir.
İbnBatuta Anadolu’ya ‘’Dünyanın en güzel memleketidir. Tanrı güzelliklerini öteki ülkelere ayrı ayrı dağıtırken, burada hepsini bir araya getirmiştir. Burada dünyanın en güzel insanları, en temiz kıyafetli halkı yaşar ve en nefis yemekler pişirilir. Tanrının yaratıkları içinde en şefkatli olanlar bunlardır.’’demektedir.
İbnBatuta bize o devirdeki Türk kadınlarının yaşayışını,dış görünüşünü anlatmaktadır.Onların giyim kuşamları, toplum içindeki rolleriyle ilgili önemli bilgiler vermektedir .“Bu ülkede kadınlar erkeklerden kaçmazlar. Yola çıkacağımız zaman kadınlar akraba ve hane halkındaymışçasına bizimle vedalaşırlar, bu ayrılıktan dolayı üzüntülerini gözyaşlarını dökerek belirtirler.”diyerek kadınların toplumdaki yaşayışa katkılarını övmektedir.
İbnBatuta, Anadolu’da gezerken, her yerde ahiler tarafından karşılanır. Onların tekkelerinde bedava yer, içer ve konaklar. Ahiler hakkında önemli bilgiler veren Batuta“Ahiler, Anadolu’ya yerleşmiş Türkmenlerin yaşadıkları her yerde şehir ve köylerde bulunmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde bunların eş ve örneklerine rastlamak mümkün değildir.” diyerek Ahilerin yüksek ahlâk özelliklerini belirtmektedir.
İbnBatuta, medrese ve büyük camilerde yüksek seviyede ders okutan bilginlere, öğretmenlere hükümdar ve halk tarafından büyük değer verildiğini, onlara imkânlar sağlandığını anlatmaktadır. Türklerin misafirperverliğinden ve misafirlere gösterdikleri sevgiden övgüyle bahsetmektedir. Anadolu‘daki Türkleri yakından tanıyan gezgin; ‘’Türklerin cihad ve gaza ehli yiğitler‘’ olduğunu söylemektedir.
Bursa’da Osmanlı Beyliğini ziyaret eden İbnBatuta, Sultan Orhan hakkında; ”Bu hükümdar Anadolu’da Türkmen padişahların en ulusu olduğu kadar, toprak, asker ve varlık bakımından da onların en üstünüdür.”diyerek ileri bir görüşle Osmanlı Beyliğinin geleceğini görmüştür.
Geçmişini bilmeyen milletler geleceklerini şekillendiremezler ilkesi gereğince Selçuklu veziri Nizamülk’ün Sultan Melikşah’a verdiği şu öğütle yazımı bitirmek istiyorum: “ Bak Sultanım Türk’e dikkat edesin. Devlet yapıcı ve yıkıcı özelliği vardır. Kurduğu devletin kendisine hizmet etmediğini anlarsa, yıkmakta ve yenisini kurmakta tereddüt etmeyecektir.”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.