İÇİMDEKİ ÖKÜZ
02 Aralık 2022, Cuma 00:00Bir dostum, niye ara verdin? Yazmalısın, yaz dedi…
Sözü dinlenmesi gereken bir dost kendisi, selam olsun.
Düşündüm, özlemişim ben de okurlarla buluşmayı.
Görüşmeyeli çok değişiklik olmadı hayatımda değerli okurlar.
Meram Tıp’ta devam, bir kitabımız daha çıktı, dernek işleri de devam…
Motive oldum yeniden aldım elime kalemi, faydalı olması dileğiyle başlayalım bakalım.
Aylardan Aralık olunca daha çok anmamız gereken bir büyüğümüz var.
Bir öykü anlatalım ve yad edelim onu:
Dünyada yemyeşil bir ada vardır, orada yalnız başına obur bir öküz yaşar.
Akşama kadar bütün otlağı yalar, otlar, doyar, semirip şişer.
Gece oldu mu yarın ne yiyeceğim diye düşünceye dalar, bu düşünce onu dertlendirir, ince bir kıla döner. Sabah olunca otlak, yine yeşermiştir. Yeşillik, çayır, çimen, tâ bele kadar büyümüştür.
Öküz, öküz açlığına tutulmuştur, akşama kadar bütün otlağı baştanbaşa bitirir. Yine büyür, semirir, şişer. Bedeni yağlanır, güçlü kuvvetli bir hale gelir.
Derken akşam oldu mu açlık korkusuna düşer, bu korkuyla titremeye başlar, yine korkusundan zayıflar. Yarın yayım zamanı ne yiyeceğim ne edeceğim? diye düşünür durur. Yıllardır, o öküz bu haldedir işte. Bunca yıldır bu yeşilliği otlar, bu çimenlikte yayılırım.
Hiçbir gün rızkım azalmadı. Bu korku nedir, bu gönlümü yakıp yandıran gam nedir diye düşünmez bile. Akşam oldu, gece bastı mı o semiz öküz, eyvahlar olsun, rızkım bitti diye diye yine zayıflar. İşte nefis, o öküzdür, otlak da dünya. Nefis, ekmek korkusu ile daima zayıflar durur.
Gelecek zamanlarda ne yiyeceğim? Yarının rızkını nasıl ve nerede elde edeceğim kaydına düşer. Yıllardır yedin, yiyeceğin eksilmedi. Artık biraz da gelecek düşüncesini bırak da geçmişe bak. Yediğin rızıkları hatırına getir, geleceğe bakma da az sızlan! (Mesnevi, 2855-65)
İnsan zihni uykuda uyanıklıkta durmaz hiç.
Uyurken rüyalar, uyanıkken düşünceler, hayaller…
Düşünceler, ah o düşünceler savurur bizi oradan oraya.
Bir geçmişte bir gelecekte gezdirir bizi, an kaybolur gider fark etmeyiz bile.
Ya işten atılırsam ya seçilemezsem, bu sefer kurtuluş yok, keşke….
Geleceğe dair yüzlerce gelip bir şey olmadığını deneyimlediğimiz halde yine inandığımız o düşünceler…
Kontrol edemezsin, gelirler giderler gün boyu…
Mevlâna ne güzel anlatmış yukardaki öyküsünde bu düşünceleri.
Hepimizin içinde bir öküz var, düşüncelerle kaygılandırır durur bizi.
Her gün görürüz çayırlıktaki otu, yeriz öküz gibi lakin akşam olunca ‘ya yarın olmazsalar’ başlar yine..
Sizlerin öküzü ne düşünür de kaygılanır dostlar?
Sizin çayırlığınızdaki bitmeyecek sandığınız otlar nedir?
Bir düşünelim bu öykü üstüne,
En azından susmasa da dinlemeyelim şu öküzü,
Dünya çayırlığında nefs öküzü susmayacak dostlar,
Kaygılı olduğunuzda bir bakın zihninize ve gözünüz görmese de karanlıkta,
Güneşin çayırlığı aydınlatacağını getirin aklınıza…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.