İÇİMİZDEN DEVŞİRİLMİŞ MANKURTLAR (2)
04 Eylül 2020, Cuma 09:20Navteks ilan edilmesi, kıta sahanlığı, fır hattı,12 mil, meis adası ve kıyımızdaki bize yakın diğer adalar bize yabancı olmayan, geçmişte atalarımızın canları ve kanları pahasına ellerinde tuttukları devlet mülkü iken, zamanında hala aklımın almadığı bir olupbittiyle Yunan’a bunların peşkeş çekilmesi, tabir caizse bugün ağustosun ortasında kışı yaşar gibi bize ayazı yaşatmaya çalışanlara karşı hiç değilse bugün karşısında dimdik durmamızı milletçe göğüs germemizi gerektirirken, hala içimizdeki bazı mankurtların gereksiz garaz ve kinleri yüzünden gâvura alkış tutacak ve teröriste ağıt yakacak kadar kanı bozukluk göstermeleri izah edilecek ve sağlıklı anlaşılacak bir durum değildir.
Bulduğumuz gaz şimdiye kadar denizlerdeki elde edeceğimiz en büyük ekonomik kazancımız olmasına rağmen yine de buna sevinmeyen mankurtların söz ve beyanları, doğrusu fazla şaşırtmasa da, insan kendine neden hala içimizde bu kadar hain var? Sorusunu gündeme getirmemize ve geçmişin izlerini yeniden takip ve değerlendirmemize yardımcı oluyor. Çünkü geçmişe yapılan yolculukta benzer ihanetler şebekesinin kimlerin olduğunu ve bugünkü bağlantılarını aşağı yukarı görmek mümkün oluyor. Tablo zaten her şeyi ortaya koymaktadır.
Gerek iç gerekse dışarıdan düşman olan unsurlarla birlikte çalışanlar her zaman içimizden çıkmıştır. Mesela Avrupa devletleri her zaman içimizde kendilerine yardımcı olacak tipleri her dönemde bulmuşlar hatta kurtuluş savaşı arifesinde bile Amerikan mandasına sığınalım demeyi bile söyleyenler olmuştur. Fakat biz düşmanın bahçesinde bize yardımcı olacak pek fazla eleman bulamadık niye? Çünkü biz ecanipi yani Avrupalıyı her zaman kendimizden üstün gördük de ondan. Bize batılılar hep üstün gösterildi. Onlar efendi diye tanıtıldı kitaplar da ve bizler onlara göre hep geride idik.
Hâlbuki bakın tarihine hep kan intikam nefret ve vahşet kokan bir yapısı olmasına rağmen insanı sosyal hayvan diye tarif etmesine rağmen bizim makyavelist mankurtlarca batı hep hümanist ve kimseye zarar vermezdirler. Böyle kompleksli bir anlayış bizden başka hangi toplumda vardır?
Asırlarca yabancıları yani gâvur oğlu gâvurları insan yerine koyarak hak ve adaletin ne olduğunu uygulamamıza rağmen onlar bizlerin en ufak bir gaflete düşmemizden yararlanarak en büyük ihaneti göstermişlerdir.
Abdülhamit Han döneminde onu tahttan indirmek için kurulan ittihat ve terakki cemiyeti neyse bugün örgütlenme ve faaliyet tarzıyla asimetrik benzerlikler gösteren gelişmeler başta gezi olayları vs olayları olmak üzere hepsi de dış güçlerce tezgâhlanan ve içerden destek bulan durumlardandır. O nedenle diyoruz ki biz tarihimiz iyi belleyeceğiz. Belleyeceğiz ki bizim coğrafyamızda başkaları bizim tarihimizi yazmasın.
Şu an gündemimizde neler olduğunu hepimiz biliyoruz ve gelişmeleri selim akılla yorumlamak zorundayız. Karadeniz gazı en kısa zamanda çıkartılıp yeni enerji kaynaklarına Akdeniz Havzasında da rastlanılması ve işletilmesi bu konuda dışa olan bağımlılığımızı azaltacak hatta üretim fazlası ihracat durumuna getirecektir. Buda elbette yeni yatırımlar ve havza alanının genişlemesi demektir. Ne yazık ki bulunan gaza bile tahammül edemeyipte batının kölesi olmaya kendini adayanlar yine bir bahaneyle eleştiri yapmaya ve dudak bükmeye başladılar. Ben bunların kanından şüphe ederim.
İnsanı sadece ekonomik boyutu ile alan, bireysel ve sosyal ilişkilerde maddiyi belirleyici kılan hak ve erdemi değil, güç ve zorbalığı esas alan zihniyetiyle batı tam bir leş kargasıdır. Gerek Yunan Miço’su ile Fransız Mikronu uşak, kapımıza köpek bile olamayacak kadar haysiyetsizliklerini ve densizliklerini artırmayı sürdürürken başarımızı kıskanmaya ve tahammülsüzlüklerini ve insansızlık vasıflarını belirgin kılmaya özen gösteriyorlar ki umarım bu haysiyetsiz sığır çobanlarının maksatlarını anlarlar içimizdeki mankurtlar.
Siz bizim sözümüzü dinleyin, etliye sütlüye karışmayın, dediğimizi yapın, bulduğunuzu bizimle paylaşın ve fazla sesiniz çıkmasın diyorlar bize. Lakin karşılarında o eski Türkiye yok artık. Onların doğal seleksiyon diye ortaya koydukları belirleyici ölçüyü biz insanlık namına şimdilerde yırtıp atıyor ve tanımıyoruz. Bizde güçlü olan değil haklı olan ve adaletin yanında yer alan kazanır. Hukuka uygun davranan, hakkına razı olan, başkasından sömürü peşinde koşmayan bir anlayışı benimseriz. Biz gâvurlar gibi güçsüz ve zayıfı değil ezmek, onları insan yerine koyan insani yönü merkeze alan bir anlayışa sahibiz.
Hz. Ömer efendimizin dediği gibi; “İnsanlar ya fıtratta eştir, ya dinde kardeştir.”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.