İÇKİ-1
03 Mart 2016, Perşembe 08:10Sanma ciddiyet ile sarf ederim san’atımı
Ney elimde suyu durmuş kuru musluk gibidir
Bezm-i meyde süfehanın saza meftun oluşu
Nazarımda su içen eşeğe ıslık gibidir
Cumhuriyetin ilk yıllarında, rical-i devletin en üst kademesindeki insanların bulunduğu bir baloya Neyzen Tevfik’i de icrayı sanat etmesi için davet ederler. Programda sonlara doğru koydukları için, Neyzen çalmaya başladığında akıllar perdelenmiş, kafalar tütsülenmiş, herkes çakırkeyif olmuş, çalan kim? ne çalıyor? nasıl çalıyor?.. aldıran yok. Canı fena sıkılan Neyzen, içtiği Yenice Sigarası paketinin üstüne bu beyitleri yazıp çıkıp gitmiş.
İslâm; akl-ı selîm dinidir. Alkol; hücreleri uyuşturup, salim (normal) çalışmalarını engellediği için, adı, cinsi, maddesi ne olursa olsun sarhoş eden, uyuşturan her şeyi haram kılmıştır.
“Çoğu sarhoş eden maddelerin azının da haram olduğunu”,“Alkol ve uyuşturucunun bütün kötülüklerin anası (sebebi) olduğunu”([1]) Peygamber Efendimiz bildirmiştir.
Sarhoşluk kişinin onur ve izzetini zedelediği için, aklı başında insanlar katiyen buna meyletmezler. İslâm zuhur etmeden, Peygamberimize risalet görevi verilmeden bile, Hz. Ebu Bekir gibi asalet sahibi insanlar katiyen içki içmezler, sebebini soranlara da; “ben onur ve izzetime düşkün bir adamım, içki içip, sarhoş olup, şeytanın beni gülünç durumlara düşürmesine fırsat vermem” dermiş. Ama herkes bu kararlılığı gösteremiyor, nefsine ve şeytanına yenik düşüyor, sonunda pişmanda oluyor ama heyhat!..
Askerde asteğmen olarak görev yaparken, aynı odayı paylaştığımız, son derece efendi ve temizlik hastası denecek kadar hijyenik ve bestekâr bir arkadaş, ismini vermeyeceğim. Bütün bu artı vasıflarına rağmen bazen içip yattığımız yere verdiği zararlardan dolayı yüzlerce defa özür diler, ama birkaç gün sonra, tavuk tövbesi gibi, aynı naneyi yemekten kendini alamazdı.
Birçok şiirlerine ve nüktelerine yer verdiğimiz Şâir Eşref her gün demlenen bir adamdır ama durumunu beğenmez ve pişmandır oğlu Mustafa Şâtim için şöyle dua eder:
Mazhar olmuştur Muhammed Mustafa’nın namına,
Sükker-i imanına mur-i sefalet düşmesin
Sakla Allah’ım anı her bir günahtan bahusus
Âlem-i meyhaneye ben düştüm oğlum düşmesin..([2])
“Muhammed Mustafanın adıyla adlanma şerefine nail olan oğlumun iman tadına sefalet acısı düşmesin. Allahım her bir günahtan onu sakla ama, özellikle meyhane alemine ben düştüm oğlum düşmesin.”
Dipnotlar:
1- Buhârî, edeb 80, Ahkâm 22, Meğâzî 60; Müslim, Eşribe 73-75.
2- Ömer Fatih, Tarih ve Düşünce Dergisi, Mayıs 2004, sayı 49, s. 28.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.