İffet ve Hayâ Müminin Ziynetidir
21 Haziran 2021, Pazartesi 08:53İnsanoğlunun yaratılışından sahip olduğu en değerli hazinelerinden biri olan iffet ve hayâ duygusu müminleri günahlardan koruyan en etkili kalkan olup, inanan gönülleri sevgi, saygı ve güvenle doldurur; aşırılıkların önüne geçerek huzurlu bir toplum meydana getirir.
Cenâb-ı Hakk, kullarının iffetli bir hayat yaşamasını arzu eder. Samimi bir imana sahip olan insan, iffetli davranışlarıyla nefsinin arzu ve emellerine esir olmaktan kurtulup, özgürlüğünü elde etmiş nerede nasıl davranacağını bilen, hareketlerini kontrol eden ve üstelik faziletli bir hayat yaşamayı tercih etmiştir. Nitekim “İnsanı zillete düşüren asıl kölelik, şehvet köleliğidir” denilmiştir.
İffetli olmak insana ait bir özellik olup, diğer mahlûkat için böyle bir durum mevzubahis değildir. Binaenaleyh insanı diğer mahlûkattan ayıran en önemli özellik iffet ve hayâdır. Bu üstün değerin kaybedilmesi insanlık haysiyetini kaybetmek diğer mahlûkatın derecesine inmek demektir. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy, ne güzel söylemiştir:
“Hayâ sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki her yerde;
Ne çirkin yüzler örtermiş, meğer o incecik perde.”
Yüce dinimiz İslâm, insanın özünde var olan duyguları, Cenâb-ı Hakk’ın belirlediği ilkeler doğrultusunda iyiye yönlendirmeyi hedefleyerek, dünya ve ahrette saadet içinde yaşamaya kavuşturur. Çünkü bu güzel duygular imanın en mükemmel derecesidir. İnsanlığın zirvesi, hayatın süsü ve ziynetidir.
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de “Onlar ki, namuslarını muhafaza ederler”(Mü’minûn, 23/5.) buyuran Yüce Rabbimiz, iffetli bir hayatı, insanı ebedi kurtuluşa ulaştıracak en değerli vasıflar arasında sayar. “Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar”(Nûr, 24/30.) emrinin hemen ardından “Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar”(Nûr, 24/31.) buyurur.
İnsanoğlunun bu dünyada da öbür dünyada da en büyük ve sonsuz hazinesi, sahip olduğu güzel ahlâk ve edebidir. Hadis-i şeriflerde şöyle buyurulur:
“Hayâ îmandandır ve hayâlı olan kimse cennettedir! Hayâsızlık ise kalbin katılığındandır; kalbi katı olan da cehennemdedir!..” (Buhârî, Îmân, 16)
“Allah –azze ve celle- çok hayâlı ve çok gizlidir. Bundan dolayı hayâyı ve örtünmeyi sever. O hâlde herhangi biriniz gusledeceği zaman örtünsün.” (Ebû Dâvûd, Hammâm, 1/4012)
“Hayâ ve îman bir aradadır; biri gittiğinde diğeri de gider!” (Taberânî, Evsat, VIII, 174; Beyhakî, Şuab, VI, 140; Buhârî, Edeb, no: 1313)
Hz. Peygamber (s.a.v.), hayâ ile iman arasında önemli bir ilişki bulunduğuna dikkat çekmekte ve hayâyı imanın bir şubesi olarak nitelendirmektedir:
“İman yetmiş/altmış küsur şubedir. En üst derecesi ‘lâ ilâhe illallah’ demek, en alt derecesi de geçenlere zarar verecek şeyleri yoldan gidermektir. Hayâ da imandan bir şubedir”(Müslim, İman, 58, I, 63.) hadisi, bu ilişkinin anlamlı bir ifadesidir.
Hazreti Aişe (r.a.) anlatıyor:
Allah’ın Resulü benim odamda oturmakta iken, Hazreti Ebu Bekir içeriye girmek için izin istedi. Efendimiz (s.a.v.) halini değiştirmeden girmesine izin verdi. Kendisi ile görüştü.
Sonra Hz. Ömer(r.a.) izin istedi. Ona da, aynı hal üzerine, girmesi için izin verdi ve konuştu. Sonra Hz. Osman (r.a.)girmek için izin istedi. Bu sefer Efendimiz kalkıp oturdu. Elbisesini düzeltti. Bundan sonra Hz. Osman’nın girmesi için izin verildi ve kendisi ile konuştu. Sonra Hz. Aişe, Allah’ın Resulüne dedi ki:
“Ya Rasûlallah, Ebu Bekir geldi, fazla bir davranışta bulunmadın. Hz. Ömer girdi, ona da aynı şekilde davrandın. Fakat Hz. Osman girince, kalkıp oturdun ve elbiseni düzeltip vaziyetini düzelttin,” dedi. Bunun üzerine Efendimiz şöyle buyurdular:
“Ey Aişe, meleklerin bile kendisinden haya ettiği bir kimseden haya etmeyeyim mi?” (Müslim.)
Allâh’ım! Gönüllerimizi Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in güzel ahlâkı ve edebi ile ziynetlendir. Dünyada ve âhirette yüzümüzü ağartacak ahlâkî davranış ve güzel amellere muvaffak eyle! Gönülden Muhabbetlerimle…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.