İlim Meclislerinin Kıymeti
31 Mayıs 2020, Pazar 23:03Dünyada en zor şey; insanların alışkanlıklarını değiştirmek, örf, âdet ve geleneklerinin dışına çıkarmaktır. Târihin derinliklerinden gelen, âbâ ve ecdâtlarının hayat tarzı olan ve cemiyette din hâline gelmiş, kemikleşmiş kuralları yıkmak geçmişte her yiğide nasip olmamıştır. Böyle inkılapları peygamberler gibi nâdir kişiler başarmış, onlardan biri ve en başarılı olanı da Allah Rasûlüdür.
Çünkü yukarıda bir Batılının da itiraf ettiği gibi, O’nun cemiyeti adı üstünde câhiliye Arapları, ıslâhı nerdeyse mümkün olmayan bir topluluk idi. Fakat Allah Rasûlü (s.a.v.)sabrı, sükûnu, azmi, gayreti, affı ve hoşgörüsü sâyesinde, 23 senede dünyânın en büyük sosyal inkılâbını gerçekleştirmiştir.
Her hâl ü kârda, mescitte, mecliste, evlerde, gölgeliklerde, namazlardan önce ve sonra, bulduğu her toplulukta “Din nasihattir, din nasihattir”(1) buyurarak, bulunduğu yerleri ilim meclisi yaparak, böyle yerlerde bulunmanın kıymet ve fazîletini dile getiren sözler söyleyerek başarıya ulaşmış, câhil bir toplumdan altın bir nesil çıkarmıştır. İlim meclislerinin değerini dile getiren sözlerinden birkaç örnek:
“İlim meclisinde bulunmak, bin rekât nâfile namaz kılmaktan, bin hastayı ziyâretten, bin cenâzeyi teşyîden (gerekli hizmeti vermekten) daha kıymetlidir.”, buyurmuş;“Ey Allah’ın Rasûlü Kur’ân okumaktan da hayırlı mı?” diyenlere; “Kur’ân da ilim ile fayda verir.Mânâsı anlaşılmadan bir fayda vermez.”(2) der ve bir başka kutlu sözünde de şöyle buyurur:
“Âlimleri karşılayan beni karşılamış, onları ziyâret eden beni ziyâret etmiş ve onların meclisinde bulunan, benim meclisimde bulunmuş gibidir. Benim meclisimde bulunan da, sanki Rabbimin meclisinde bulunmuş gibidir.”(3) Sınıflarında, her türlü faydalı ilmi tahsil edip öğrenmek için oturan talebelerimiz, derslerini bu şuur ve anlayışla dinlemeli, o harcanan saatlerin kadrini, kıymetini, faziletini idrak etmeli, maddî ve mânevî eldeedeceği kazancın bilinci içinde olmalıdır.
Peygamberimiz bir gün arkadaşları ile otururken:“Cennet bahçelerini gördüğünüz zaman orada yiyiniz, içiniz, faydalanınız, istifâde ediniz” buyurur.“Cennet bahçeleri nedir? Ya Rasûlallah” sorusuna: “İlim meclisleridir”(4) diye cevap verir.
Bu konuyu Allah Rasûlü’nün (s.a.v.)bir uygulamasını vererek bitirelim: Efendimiz bir gün mescide girdiğinde görmüş ki, cemaat ikiye ayrılmış. Bâzıları nâfile ibâdetle, tespih ve tehlil çekmekle meşgul. Bir grup da halka olmuş ilmî bir konuyu mütalaa ediyorlar. Efendimiz: “Bu iki grup da hak üzere ama ben muallim (ilmi öğreten) bir peygamber olarak gönderildiğim için şu tarafa oturayım” der ve ilimle meşgul olanların içine oturarak tercihini gösterir.(5)
İmam-ı Mâlik, dersi bırakıp nâfile namaz kılmaya kalkan bir talebesine: "Eğer hüsn-i niyetle okuyorsan, kılmak istediğin nâfile namazdan, ilim tahsili daha hayırlıdır." der.(6)
İlim meclislerinin kadrini, kıymetini Yunus Emre’de şöyle bildirmektedir:
Erenlerin sohbeti, ele giresi değil
Sohbete kavuşanlar, mahrum kalası değil
Gezmek gerek her yeri, bulmak için bir eri,
Sarraf tanır cevheri, herkes bilesi değil
Bir pınarın yanına, kapalı testi kona,
Kırk yıl orada dura, kendi dolası değil.
Sohbette parlar îmân, tâlip kazanır irfân,
İnsanı ârif yapan, fesi, hırkası değil.
Önce doğru îman et, haramdan el etek çek,
Ruha gıdadır sohbet, bâdem helvası değil.
Dipnotlar:
1- Buhârî İmân 42, Tirmizî, Birr 17, 18 (1927, 1928), Müslim, İmân 95, (55).
2- İmam-ı Gazâlî, İhya, Bedir Yay. 1974 İst. c. 1, s. 28.
3- Hindî, Kenzü’l Ummâl, 10 (28883); Elmalılı Hamdi Yazır, “Hak Dini Kur’an Dili”, Feza Gazetecilik A.Ş. İst. 7/465.
4- Tirmizî, Daavât, 82; İbn Hanbel, III, 150.
5- İbni Mâce, Mukaddime, 17.
6- İmam Gazâlî, “İhyâu Ulûmi’d-Din”, Bedir Yay. 1974 İst, c, 1, s. 29.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.