İMTİHAN
13 Ocak 2016, Çarşamba 08:40
Aldanma endamına ey gâfil fani cihandır bu
Kendisi âşikâr, âteşi gizli külhandır bu
İnsafı terk eyleme, makam-ı imtihandır bu
Gelen gideni görmez iki kapılı bir handır bu
Âdemoğlunun dünyaya imtihan için gönderildiğini Allah(c.c.) birçok ayette bildirmiştir:
“Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.”([1]) “Şüphesiz bu olayda ibretler vardır. Biz gerçekten (kullarımızı) imtihan ederiz.”([2])
Dünyaya gelişin gayesi imtihandır. Her şey imtihan içindir. Mal, mülk, servet, mevki, makam, evlat, ıyal… İmtihan için veriliyor, kazananlar mükâfatını, kaybedenler de cezasını göreceklerdir. İmtihanla ilgili şu beyitte çok manalıdır:
Ayar-ı zâtı merdüm-zâdenin asla nihan olmaz
Zer-i meskuk muhtac-ı mihenk-i imtihan olmaz.
“Asilzadenin kişiliğindeki yüksek ayar asla gizlenemez ve her daim kendini belli eder. Bu tıpkı, sikkeli altının, mihenk taşına vurulmayışı gibidir. Zira üzerindeki tuğra, o altının ne derece kıymetli olduğunu zaten belli etmektedir.”
Böyle 24 ayar altın gibi kaliteli insan yetiştirmek, dünya ve ahiret imtihanlarını kazanacak nesiller getirmek devletlerin, milletlerin, ailelerin en büyük gaye ve hedefi olmalı. İnsanın kendine verebileceği en büyük ödül ve hediye iyi bir evlattır. Özellikle evlatlarımız hususundaki imtihanı kazanmak, en büyük arzu ve emelimiz olmalı.
Talebelik yılları hepimizin başından geçti, o heyecanı, o psikolojiyi hep yaşadık. Bir imtihan esnasında talebeler öbek öbek toplanıp, çıkanlardan heyecanla neticeleri soruyorlar:
“Ne sordular?”
“İki kere iki kaç eder dediler.”
“Ne cevap verdin?”
“Ne vereceğim dört eder dedim.”
“Ne verdiler?”
“Sıfır verdiler.”
Şimdi talebeleri bir tereddüt almış. Kimisi acaba yazarak kâğıt veya tahtada göstermediğimiz için mi böyle sıfır alıyoruz diye, akla gelebilen her yolu denemişler ama sıfırdan başka alan olmamış. İçlerinde bir kurnaz varmış o girmiş ve;
“İki kere iki kaç eder?” sorusuna;
“Sayın hocalarım. Siz kaç etmesini istiyorsunuz?” deyince;
“Çık evladım. Aferin on aldın” demişler.
Tabii ki bu bir fıkra ama günümüzde memleketimizde birçok riyakâr ve dalkavuğun hayat tarzını yansıtan bir fıkra. Bu şahsiyetsizler hak ve doğruyu değil de, amirinin gönlünün istediğini söylemekten imtina etmezler.
Dipnotlar:
1- Enbiyâ Sûresi, 35.
2- Müminûn Sûresi, 30.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.