İNGİLİZ DERİN DEVLETİ VE ORTADOĞU
31 Aralık 2024, Salı 00:51“İslam’ın en büyük düşmanı İngilizlerdir. İslamiyet’i bir ağaca benzetirsek, başka kâfirler, fırsat bulunca, bu ağacı dibinden keser. Müslümanlar da bunlara düşman olur. Fakat bu ağaç bir gün filiz verebilir.
İngilizler böyle değildir. Bu ağaca hizmet eder, besler. Müslümanlar da onu sever. Fakat gece kimse anlamadan köküne zehir sıkar. Ağaç öyle kurur ki, bir daha süremez. Vah vah, çok üzüldüm diyerek” Müslümanları aldatır.
İngilizlerin İslam’a böyle zehir salması demek, para, mevki ve kadın gibi, nefsani arzular karşılığında satın aldığı yerli münafıkların, soysuzların elleri ile İslam âlimlerini, İslam kitaplarını, bilgilerini ortadan kaldırmasıdır.”
Seyyid Abdülhakim Arvasi yukarıda alıntıladığımız sözleriyle İngilizlerin nasıl bir yaratık olduklarını ve sinsi planlarını ortaya koymuş olmakla birlikte bu kaynak sözlere kulak asılması ve uyulması konusunda gereken adımların ya atılmadığı ya da kasti engellendiği görülmektedir. Mesela şu haliyle baktığımız zaman Orta Doğu coğrafyasında devamlı ezilen itilen kakılan üzerine gidilen ve yok edilmek istenen kesimin Müslümanlar olduğunu görmekteyiz. Bunu reva görenler ise kendinden olan ve kendi başında bulunan kukla yöneticileridir.
Aslında İngiliz derin devletinin hedefinde olan ülke Türkiye’dir. Çünkü Osmanlı’nın ve bölge ülkelerinin misyonu gereği koruyucusu ve kollayıcısı konumundadır. Türkiye bu tarihi görevini ister istemez yapmak zorundadır. Biliniyor ki bugün Orta Doğu’da bizim sınırlarımız sadece Lozan’la belirlenen sınırlar değildir. Manevi sınırlarımız dediğimiz kültürel coğrafyamızın içerisinde tüm Orta Doğu yatar. Bu bizim kırmızı çizgimizdir. Bunun nedeni ise emperyalizmin bölücü çabaları ve oynadığı akıl almaz oyunlarıdır. Ahtapot gibi çöken İngilizler her bir kareyi santim santim hesaplayarak istedikleri şekilde güçlerini kullanarak taksimatları yaparken evvela böl parçala yut sonra kendilerinin atadığı kuklaları ile sömürüyü devam ettirme peşinde olduklarından hele buranın dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip olduğunun keşfedilmesiyle de artık buraya konuşlanarak Müslüman coğrafyayı kan gözyaşı ve beslenme kaynağı olarak belirlemiş ve bugüne kadar da buraları kontrolü altında tutma çabasına girmiştir.
İngiliz derin devleti girmiş olduğu yerlerde oranın nabzını tutmayı bilir ve insanları nasıl sevk ve idare edeceğini düşünür ve gereğini yapar. İnsanlar kahrolsun Amerika der, PKK der, İsrail der, Almanya der, kahrolsun Fetö der ve bunlara karşı öfkelidir. Peki kahrolsun İngilizler der mi? Demez. Belki aklına bile gelmez. Hâlbuki mesela Türkiye’de Darvinizm ile ki bir zamanlar ders kitaplarında insanların atasının maymun olduğu yazılıyordu, işte bununla dinsizliği ve ateizmi öne çıkarırken diğer taraftan Rumilik ile tüm Müslüman toplumlara girmiş ve kendi anlayış ve istediği biçime göre kendine bağlı ve hizmet edecek bir felsefi anlayışı oraya yerleştirmiştir. Sömürgeci ülkelerin en büyük kozları gizli planda ele geçirdikleri ülkelerin eğitimini ele almaları ve yeni bir yön-şekil vermeleridir. Mesela Cemil Meriç bir sözünde Haçlıların en büyük başarısı bizde okutulan tarih kitaplarıdır, demektedir. Burada hemen açıklık getireyim ki İngiliz derin devletinin kullandığı Rumilik halkımızın bildiği Anadolu Mevleviliği değil, tamamen dinsizliğin hâkim olduğu apayrı bir felsefedir.
Bugün Pkk’nın arkasında bulunan gücün İngiliz derin devleti olduğu ve bu açıklamaları da Abdullah Öcalan şu sözleri ile dile getirmektedir. Bakın bizim konumuza en akıllı yaklaşan İngiltere’dir… Bazı lordlar benimle görüşüp “sizi destekliyoruz dediler. Demek ki arka planda Pkk en büyük desteğini İngilizlerden almaktadır.
Ülkemizde ki devrimlere bakıldığında tamamen İngilizlerin parmağının olduğu aşikârdır. Fakat tarih kitaplarımızı öyle bir yazdılar ki daha ilkokula giden bir çocuğa bilhassa Osmanlı düşmanlığı beyinlere kazılır ve üniversiteyi bitirene kadar bu resmi anlayış sürer gider. Maksat nedir? Bir toplumu kendi geçmişiyle çatışmaya sokup toplumsal ayrışma gruplaşmalar anarşi terör iç karışıklık bölünme vs. gibi çalkantılarla orasını kullanılmaya ve istediği gibi yönlendirmeye açık hale getirmektir. İngilizler şuna inanıyorlardı. Tekke zaviyeler medreseler cemaat ve tarikatlar yok edilirse İslam’da erir gider diye düşünmeleridir. Onlar yani İngilizler tüm değerlere hâkim olup onu kendi isteklerine karşı yönlendirerek amaçlarına ulaşmak istiyorlardı, Fetö hareketini de bu amaçla kullanmışlardır. Bu sinsi ve şeytani oyunlarına bilhassa Orta Doğu coğrafyasında yüzlerce yıldır uyguladılar. Cetvelle toprakları taksim taksim dağıttılar, kendi adamlarını gizli oyunlarıyla iş başına getirip sömürgelerini sürdürdüler. Nitekim 1948 yılında Filistin üzerinden sözde çekilmeleriyle akabinde İsrail Yahudi Siyonist devleti kuruldu. Bu alt yapıyı oluşturan da tabi ki İngilizlerdir.
Asırlardır Dünya’da barış ve huzuru yok eden dünyayı kana bulayan isyan kargaşa fitne terör anarşi çıkartan ve besleyen İngilizlerdir.15 Temmuz darbe girişimini planlayan İngiliz derin devletidir. Orta Doğu’nun kukla idarecileri kime bağlı? Mesela Birleşik Arap emirliği kimin güdümünde? İngiltere’nin. Kısaca bu kadim topraklarda gün yüzü ve huzur Osmanlının çekilmesiyle bitti. Günümüzün modern firavunları bu toprakları adeta felç edip yaşanmaz duruma getirdiler. Bugün Suriye’de kazanılan başarının ardına Türkiye vardır. Ama başta İran olmak üzere mezhepçilik kışkırtması burada devamlı öne sürülecek ve kargaşa çıkarılıp bu tarihi başarıya leke sürülmek istenecektir. Türkiye asla buna fırsat vermemeli Suriye’deki gruplar hiçbir zaman Siyonizm’in ve haçlıların oyununa gelmemeli İran vb devletlerin kışkırtmalarına karşı dikkatli olmamalılar. Burada yaşanılan huzursuzluk doğrudan bizi etkiler. Çünkü Suriye demek, Türkiye’nin aynı zamanda toprak bütünlüğü demektir,Arzı Mev’ud’un gerçekleşmemesi demektir. Müslümanlar asla aşiret ırk mezhep kavgalarına fırsat vermemelidirler.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.