İNSAN
15 Haziran 2015, Pazartesi 00:00Geçti âlemden adamlık devresi
İtimat et sen bu kal-i râciha
Şimdi hayvanlıktadır feyz-ü revaç
Ruh-ı insâniyyete el-fatiha([1])
Ferit Kam
İnsanoğlu yeryüzünün en kıymetli, en değerli, en şerefli, en harika varlığıdır. Allah’ın en mükemmel eseridir. Kâinatta her şey onun için yaratılmış ve onun hizmetine sunulmuştur. Ona iyiyi kötüden tefrik edebilmek kabiliyeti olan irade-i cüz’iyye verilmiştir. Bu özelliğini işletir, hak ve hakikati bulur, yaratıcısının emirlerine tabi olursa, yukarıda sayılan sıfatların sahibi ve maliki olur, eşref-i mahlûkat sırrına erer.
Hz. Ali; “Ey insanoğlu! Sen kendini küçük bir cisim zannetme, sende âlemler (büyük sırlar) gizlidir.”([2]) buyurur.
Hz. Mevlânâ da; “Ey insan! Surete sen küçük bir âlemsin. Fakat manen en büyük âlemsin” buyurur. (12977) ([3])
Aksine davranırsa, yani Rabbine değil de kötülüklerin rehberi olan şeytana uyarsa o zamanda hayvanlardan bile aşağı olacağını Allah bize bildiriyor.([4])
Şairlerimiz de konuya dikkat çekmişler ve şöyle demişlerdir:
Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın
Âdem görünen harları âdem mi sanırsın
Ziya Paşa
Cumhuriyetin ilk yıllarında doğru dürüst vasıta yok, fakir köylüler de şehre eşekleri ile geliyorlar, ama oda kötü bir manzara arz ediyor. Bunun üzerine bazı belediyeler merkezi yerlere eşekle girmeyi yasaklamışlar, bunun üzerine Neyzen Tevfik şöyle yazmış:
Şehirde men olundu gezmesi eşşeklerin amma
Bunun tatbiki mümkün mü diye herkeste bir şek var
Kolaydır dört ayaklı cinsi men etmek lâkin
Ben insanım diyenlerden yularsız pek çok eşşek var
Ferit Kam rahmetli günümüz insanının pek çoğunun ikinci kategoriye girdiği kanaatiyle konuya girişteki şiirini söylemiştir, pek de haksız sayılmaz.
"Bozulduğu zaman, insandan daha korkunç yaratık yoktur." Sophokles
“Hiçbir çağda insan bugünkü kadar isteklerinin kölesi haline getirilmemiştir.” A. Özdönören
Hayvanda ve insanda hayat bir candır
İnsandaki esrârı bilen irfandır
Her can taşıyan ten ise insan olamaz
Gönlünde muhabbet taşıyan insandır
Veysel Öksüz
Nasnettin Hoca merhum 6-7 yaşlarında oğlunu eşeğine bindirmiş tarlaya gidiyorlar. Görenler “zamane çocuklarında da edep terbiye kalmadı, kendi binmiş, zavallı ihtiyar yürüyor” demişler. Hoca çocuğu indirip kendi binmiş, rast gelenler; “İhtiyara da Allah merhamet versin, kendi eşeğin üstüne kurulmuş, küçücük sabi arkalarından koşuyor” demişler. Oğlunu da yanına alıp ikisi de binmişler; “el insaf, bu kadarı da olmaz, hayvana hiç acımak yok mu?” demişler. İkisi de inip yürümeye başlamışlar; “Allah dünyada ne enayiler yaratmış, ikisi de yürüyor, hayvan hoplaya-zıplaya boş gidiyor” demişler. Hoca eşeği sırtlayıp götürmeye çalışmış; “hoca delirdin mi?” demişler. Nihayet Hoca oğluna demiş ki; “evlâdım dünyada insanları memnun etmek kadar zor bir şey yok, görüyorsun” demiş.
Bu konuyu da, Niyazi Mısrî’nin kaç defa okuduysam tadına doyamadığım bir şiiriyle bitirelim:
Nefsini terk etmeden Rabbini arzularsın,Hayvanı sen geçmeden, insanı arzularsın.
(Men arefe nefsehü, fekad arefe rabbeh),([5])Kendini sen bilmeden, Sübhanı arzularsın!
Sen bu evin kapısın, henüz bulup açmadan,Ma’şuka kavuşacak, zamanı arzularsın.
Dışarı üfürmekle, yakılır mı bu ocak?Gönlün Hakka vermeden, ihsanı arzularsın!
Dipnotlar:
Kavl-i râcih: Doğru söz, Feyz ü revaç: Revaçta olan, tercih edilen,
1-Kavl-i râcih: Kıymetli söz; Feyz ü revaç: Çok kıymetli, çok geçerli.
2-Tahirül Mevlevî,“Mesnevi Şerhi”, Selâm Yay. Konya, 1966, c.12, s.206.
3-Tahirül Mevlevî, “Mesnevi Şerhi”, Selâm Yay. Konya 1966.
4-A’raf Sûresi, 179.
Gufran: Af, bağışlama, Mihman: Misafir, Rumman: Nar, Zünnar: Hıristiyanlara mahsus kuşak, Umman: Okyanus.
5-Nefsini (bedenindeki mükemmelliği) bilen Rabbini de bilir mealindeki söz.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.