İNSANLAR VE OLAYLAR
17 Şubat 2020, Pazartesi 08:281985 ya da 1986 yılının Ramazan ayıydı.
O yıllarda ANAP’ın Konya’da ağır toplarından olan ve Karatay İlçe Bakanlığı da yapan kadim dostum Ayhan Ersöz ağabey beni bir iftar yemeğine davet etti.
Ben o yıllarda yerel bir gazetenin (Anadolu’da Bugün) Yazı İşleri Müdürlüğünü yapıyor ve “Başyazı” yazıyordum.
Siyaset alanında bazı olayların içinde bazı olaylarında yakın takipçisiydik. Yazdığımız yazılar şehirde ilgi görürken, Ankara’da da siyasi mahvillerde okunuyor ve takip ediliyordu. Biz bunu yapılan geri dönüşlerden anlıyorduk. Gerçi o yıllarda GSM, İsternet vs. yoktu. Ama gene de gün içinde ve sabit telefonlarla bazı yazı ve haberlerimizden sonra arandığımız oluyordu. Ayrıca Ankara’ya gelip gidenler de bu konuda bizi bilgilendiriyordu.
Yazdığımız bazı köşe yazılarından sonra aynı gün içinde bizi telefonla arayarak “Etliekmek’i hazırla.Geliyorum. Konuşmamız lazım” diyen milletvekilleri ve bakanlar bile vardı. Mesela dönemin Devlet Bakanlar Saffet Sert, Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler gibi. Gelirler, tipo tesislerin kokudan ve pislikten geçilmeyen odalarında etliekmek yerdik. Bazen de vakit olmaz bakan arabaları ile gidilecek yerlere birlikte gider ve yol boyunca bilgilendirildik.
Demem o ki bambaşka günlerdi o günler.
Ayhan Ersöz ağabeyin 1985 ya da 1986 yılındaki iftar daveti sebebiyle o günleri ister istemez hatırladık.
Ayhan ağabey beni iftara davet ederken “Seninle tanışmaka isteyen arkadaşlar var. Bak ama kaçma. Mutlaka gelmelisin” demişti.
Onu kırmam mümkün değildi.
Verilen adrese gittim.
Kapıda beni ayağında siyah Adana şalvarı olan bir insanla birlikte Ayhan ağbi karşıladı.
Selamlaştık. Kapıdan içeri girdik ve oda da bulunan herkesle tanıştırıldık. Orada benim çok önceden tanıdğım başka insanlar da vardı.
En ilginç tanışma ise Seyit Mehmet Buğa ile oldu.
Meğer üstünde Adana şalvarı olan adam Seyit Mehmet Buğa’ymış.
Ben onu o ana kadar şahsen tanımıyordum
Sonraki zamanlarda onun bir ara Yarma Belediyesi’nde çalıştığı falan söylendi. (İşin doğrusu bunu araştırma ve doğrulatma gereğini hiç bir zaman duymadım. Bana ne deyip geçtim?”
Sonra ki dönemde de aralarında Mustafa Özkafa’nın, Mustafa Özkan’ın, Ayhan Ersöz’ün ve veSeyit Mehmet Buğa’nın bulunduğu , 7 kişilik bir ekibin kitap/kırtasiye işleriyle uğraştıkları söylendi.
Söz konusu iftarda ikram izzet boldu.
Hiç unutmam: İtara gittiğimiz ev Hacı Hasan Başında, Kur’an Kursu’nun 300-500 metre ilerisinde ve caddenin solunda bir apartman dairesiydi. Apartmanın adı “Mahsül apartmanı”ydı. İki kader arkadaşı olan Seyit Mehmet Buğa ve Ayhan Ersöz aynı binada oturuyorlardı.
O iftar programının üzerinden 3-4 yıl geçti.
1989 yılında yerel seçimler yapıldı.
Refah Partisi Konya merkezde 4-0 kazandı.
Bir de baktık ki soba ile ısınan ve asanasörü dahi olmayan mütevazı “Mahsül Apartmanı”ndaki adam nasıl olduysa holding kuruverdi. Sonra ilk yaptığı iş o binadan ayrılmak oldu.Sultan Şah Caddesi’nde bulunan Fatih Sitelerine taşındı. Burası kaloriferli, asansörlü ve orta lüks bir daireydi.
İttifak ve Adese markaları da hızla yükselmeye başladı.
Bugünkü Vatan Bilgisayarın olduğu yerde KONESTAŞ Ekmek Fabrikası vardı. Ekmek Fabrikası 1977 yılından önce dönemin Belediye Başkanı Yılmaz Kulluk ve arkadaşları tarafından kurulmuştu. Bu fabrikada hem kaliteli ekmek üretiliyor hem de halka ucuza satılıyordu. Mevlüt Mülayım bu fabrikanın müdürüydü. Fabrikanın zarar ettiği dönemlerde Yılmaz Kulluk ve fabrikanın diğer ortakları ceplerinden zararı karşılıyor ve ekmek fiyatlarına yansıtmıyorlardı.1989 yılına kadar çalışan bu fabrika, belediyeler Refah Partisi’ne geçince bir belediye kuruluşu olması sebebiyle satıldı.(Kamulaştırılarak satılmış da olabilir)
Kim aldı?
İttifak Holding aldı.
İttifak orda Konya’da ilk defa yürüyen merdiveni olan bir AVM açtı.
Bu AVM’de giyim/kuşamdan, gıdadan, beyaz eşyaya kadar her türlü ürün vardı.
Holdingin kurucusu başkan bu yürüyen merdiven hikayesini bizlere her ortamda övünerek anlatıyordu. İttifak Holding bir taraftan büyüyor ve diğer taraftan da doğrusunu söylemek gerekirse son derece iyi yatırımlar yapıyordu. Çünkü dışardan Avrupa’da yaşayan müslümanlardan oluk oluk ve bavullar dolusu para akıyordu. ADESE markası bir dönem, İttifak markasının önüne geçti. Türkiye’nin bir çok yerinde ADESE mağazaları açıldı. Yetmedi inşaat işine girdiler. Başta Konya olmak üzere Ankara ve İstanbul’da büyük şehirde inşaatlar yaptılar. Petrol ve otomobil işine girdiler. Öyle ki hayatta ne varsa alıp satmaya başladılar. Buğa zamanında bir ara yurt dışında ve özellikle de İslam Ülkelerinde otel yapmayı planladılar.
1999’da eski otogar bugünkü yerine taşındı.
Eski Otogarın yeri ihale edildi.
Kim aldı?
Sabancı istemişti.
Sabancı orayı alsa Carfursa ve Hilton Oteli yapacaktı.
Ama bunlar yapılsa “Konya’ya ahlaksızlık gelir. Otelde kumar oynanır, içki içilir,zina yapılır.” endişesiyle, otogarın arazisi İttifak’a bir şekilde satıldı. İttifak oraya bir gökdelen dikti ve altına da AVM yaptı.
Her şey yolunda gidiyordu.
Belediyeler kolaylık sağlıyor, İnançlı insanlar da yurt dışından para üstüne para yağdırıyordu. Bir çok şey yaptılar ama yapamadıkları bir şey vardı.
O da profesyonel yöneticiler.
İttifak’da hiç bir zaman profesyonel yönetci olmadı.
Seyit Mehmet Buga sağlığında işi gücü olmayan akrabalarını bazı şirketlerin başına getirip oturttu ve yönetici yaptı. Mesela petrol ve otomobil grubunun başına geçmişte Lalebahçe Mahallesi’nde oturan ve imamlık yapan kayınbiraderini sorumlu genel müdür ve yönetici yaptı. “Bu adamın lakabı şirkette ölü yıkayıcı” idi.
Arada bir de olsa profesyonelyöneticiler de geldi ama başkanın etrafını kuşatan çekirdek kadro o insanların başarısını kıskandı ve şirketten bir şekilde uzaklaşmalarına vesile oldu.
Keşke olumsuzluklar yaşanmasıydı.
Vehbi Koç’un sağlığında söylediği ünlü bir söz var.
“Çıraklığını yapmadığın işin, ustalığına soyunmaycaksın”
Bir söz de bizden “Yapacağın işin ya çıraklığını ya da eğitimi yapacaksın”
Yıllardır Ankara’da yaşamaya başlayan Ayhan Ersöz ağbi ile Cumartesi günü telefonda görüştük ve hal hatır sorduk. Ayhan ağbi yazılarımızı takip ettiğini ve bizim 40 yıldır değişmediğimizi söyledi.
Onunla eskileri konuşurken, en çok da İttifak’ konuştuk.
“Keşke şirket akraba ve yakınlara değil de belli bir büyüklükten sonra, profesyonel yöneticilere teslim edilseydi” diye düşündük.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.