IŞIK
13 Mart 2021, Cumartesi 09:06Adamın birinin bir erkek çocuğu dünyaya gelir….
Kurallar, kaidelerle bir çember çizer etrafına çocuğun. Baskı, gerekirse dayakla yönlendirir hayatını…
Tüm bunları yaparken, oğlu bir gün dayanamaz ve,
– “Arkadaşlarımın babaları onlara böyle davranmıyormuş. Her şeyi uysallıkla öğretip, onları incitecek şeyler yapıyorlarmış” der.
Babası oğlundan beklemediği cevapları alınca daha da sinirlenir.
– “Evlatları babalarının içinde bir ışıktır. Benim senden beklentilerim büyük. Sen anlamazsın. Şimdi çık odana ve sana ne söyleniyorsa onu yap. Kırmayım kemiklerini” diye cevap verir sinirle. Çocuk susar, babasından korkup daha da cevap veremez. Ve babasının bu sözünü aklına kazıyarak, baskılara da boyun eğerek sürdürür hayatını.
Fakat babası gün geçtikçe daha çok baskı yapmaya başlar oğluna. Eşinin ikazlarına rağmen
– “Evlatları babasının içinde ışıktır. Benim evladımdan beklentim büyük. Sen karışma hanım” diyerek bildiğini okur. Çocuk bu baskılara strese dayanamaz ve gitgide bir hastalığa kapılır. Önce mutsuz tavırlar, sonrasında ise suskunluk ve iştahsızlık derken günden güne zayıflayıp en sonunda yatağa düşer. Anne babası doktora götürürler fakat geç kalınmıştır artık. Çocuk kısa zaman içinde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamaz. Ve vefat eder.
Anne babası yıkılmıştır. Babası cenazeden bir hafta sonra oğlunun odasına girer hasretle eşyalarına dokunurken, oğlunun son zamanlarında elinden düşürmediği günlüğünü bulur. Rastgele açtığı bir sayfayı okumaya başladığında, gözyaşları sicim gibi yanaklarından dökülür pişmanlıkla.
O satırlarda ise şöyle yazmaktadır;
– “Babam bana hep evlatlar babalarının içinde bir ışıktır deyip durdu. Sürekli benden beklentileri olduğunu söylemekten vazgeçmedi. Anlatamıyorum ona. Çok çaresiz hissediyorum. Önümü göremiyorum. Babamın ördüğü duvarlar set oldu yollarıma. Sessiz çığlıklarımı ise hiç duymadı. Ve anlayamadı BABALARININ DA EVLATLARININ İÇİNDE BİR IŞIK OLDUĞUNU”.
Bir söz vardı yıllar önce duyduğum. Duyduğum andan itibaren de aklımdan nedenini bilmesem de hiç çıkartamadığım. Şöyle diyordu o sözde; “Evlada ana baba olmak zor, Zor ona babaya evlat olmak ise daha zor”. Ne kadar da doğru gelmiş bana bu söz. Bilmem size nasıl hissettirdi.
Bir evladı yetiştirmek doğruyu yanlışı öğretmek ana babalık etmek gerçekten zordur. Bunu hepimiz biliriz. Bir evladı insan etmek ana babadan başlar. Fakat düşünün ki zor ana babaya evlatlık ettiğinizi. Bunun zorluğunu düşündükçe göreceksinizdir. Evlada doğruyu öğretmek ana baba olarak baskı kurmak ikna etmekle biraz daha kolaylaşır. Peki ana babaya doğru bildikleri yanlışı öğretmek bu kadar kolay mı? Ana baba evladın kendisini dinlediği gibi evladını dinler mi? Ana babalığını, büyüklüğünü, tecrübesini daha üstün görmez mi evladından? Görmez olur mu hiç tabi ki görür. Derki sen ne bileceksin, senin yaşın kaç, sen anlamazsın, sen buna karışma…. Bu böyle uzar gider zor ana babaya evlatlık etmek hakikaten daha da zorlaşır.
Oysa çözümü ne kadar basit. Evlat ana babayı dinleyecek, doğruyu yanlışı öğrenecek. Tabi ana babada evladı dinleyecek. Bu güne kadar bildiği doğruda yanlışlık varsa doğrusunu öğrenecek.
Bunu başarmanın temeli ise iki tarafında birbirini dinlemesi. Buda ne kadar zor görünse de imkansız değil. İşin özü dinlemek, saygı duymak, farklı görüşler alıp doğruyu bulmaktır. Yaş kaç olursa olsun, ister evlat ister ana baba olsun…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
mevlüt mülayim
15-03-2021 11:36Sayın Ali Rıza Bey, yazılarınızı büyütmenizi rica ettik, maşallah iyice küçültünüz Lütfen bira z büyültünüz de güzel yazılarınızı rahatca okuyabilelim. Selamlar