İslâm Âleminde Kitap Aşkı ve Kütüphânelerin Oluşması (1)
03 Aralık 2020, Perşembe 09:00Medeniyetler birbirlerinin devamı ve vârisidirler. Bilgilerin, kitapların, eserlerin sonraki nesillere intikal ettiği bir vakıadır. Mısır medeniyeti Babil’lilerden etkilenmiştir. Yunan Medeniyeti, Mısır Medeniyetinin devamıdır. Tales, Oklit, Pisagor gibi birçok Yunan filozoflarının Mısırda tahsil gördükleri, yapılan incelemeler netîcesi ortaya çıkmıştır.(1)
İslâm Medeniyetinin oluşumunda da Helen (Yunan) medeniyetinin tesirini, antik kitapların tercümesini, Müslümanların aldıkları bu bilgileri kat be kat genişletip, yeni bilgiler ekleyip, Batıya intikal ettirdiklerini, dolayısıyla Batı Medeniyetinin kurulmasına, Rönesans’ın gerçekleşmesine vesile olduklarını daha önce yazmıştık.
İslâm dünyâsında ilk özel kütüphâneyi Emevî Halîfesi Hâlid b. Yezid kurmuş, fakat halka açık ilk kütüphâneyi de yine Emevî halîfesi Ömer b. Abdülazîz oluşturmuş bilâhare bunlar İslâm diyarının her tarafına yayılmıştır.(2) Seyyah El Yâkubî, Bağdat’tan bahsederken, yüzden fazla kitapçı dükkânının ve kütüphânenin olduğunu kaydetmiştir.(3)
Şurası inkârı mümkün olmayan bir gerçek ki; İslâm Medeniyetinin aracılığı, ilmi, kitapları, kütüphâneleri olmasaydı bugün Batı Medeniyeti diye bir şey olamazdı. Batılıların çoğu bunu inkâr etseler de, aklıselim sâhibi, fanatik olmayan Batılı ilim adamları da, bu hakîkati haykırmaktan geri duramıyorlar:
Güstave Lebon şöyle der: “Avrupa’nın kara bir barbarlık içine daldığı bir devrede, Bağdat ve Kurtuba gibi, İslâm’ın hüküm sürdüğü iki büyük merkez, parlak nuruyla dünyâyı aydınlatan bir medeniyetin ocaklarıydı.”
Müslümanların kitap ve kütüphâne aşkını, Emevîler dönemini ve Abbâsîler döneminde kurulan Beytü’l-Hikme’yi anlatırken dile getirmiştik. Birkaç misal de burada verelim:
Arap ilim adamı Câhız kitaplara o kadar düşkünmüş ki, bulduğu parayı kitaba verdiği için bir gün annesi yemek tabağına kitap koyup getirmiş. Sebebini sorunca "eline geçeni buna verirsin bunu ye” demiş. Okumaya çok düşkün olduğu ve her zaman kitap alacak parası da olmadığı için, bâzen kütüphâneleri bâzen de kitapları kiralarmış. bâzı âlimler onun 250 den fazla kitap yazdığını kaydeder.(4)
Sahib b. Abbad (Ö. 995 M.) zengin kütüphânesinden ayrılamayacağı için, Samâni Hükümdarı Nuh b. Mansur’un vezirlik teklifini reddetmiştir.(5) Vezir Sâbûr b. Erdeşir Bağdat’ın bir mahallesinden başka birine taşınırken kütüphânesinde 10.400 kitap olduğu görülmüştür. İşin enteresan tarafı; o dönemde bu kitaplar matbu (matbaada basılmış) değil, el yazması eserlerdir.
El-Vâkıdî öldüğü zaman 600 sandık kitap bırakmıştır. Sahib İbni Abbad gibi ümerânın kendi kütüphânelerinde, Avrupa’daki kütüphânelerde bulunan kitapların toplamından fazla kitap vardır.”(6)
Vezir İbn’ül Amîd ve devleti, savaşta yenilmiş, evi baskına uğrayıp nesi varsa yağma edilmiş. Yağmacı askerler akşam evinden çıkınca o gizlice evine gelmiş, hazînelerine, malına, mülküne ve kıymetli eşyalarına bakmadan, kitaplarına koşmuş, onlara dokunulmadığını görünce çok sevinmiş ve “ötekiler hiç önemli değil, onlar bulunur ve tekrar elde edilebilir, ama bunlar bir daha bulunmayacak değerde ve kıymettedirler” demiştir.(7)
“Câmilerin çoğunun kütüphâneleri vardı. Bağdat Moğollar tarafından işgal edildiği sıralarda orada 36 umûmi kütüphâne vardı. Hususi kütüphâneler ise sayısızdı. Bir tabip Buhara Emiri’nin sarayına gelerek, orada yaşaması için yapılan dâveti, kütüphânesini nakletmek için 400 deveye ihtiyacı olması sebebiyle reddetmiştir.”(8)
Beytü’l-Hikme benzeri ilim yuvaları ve kütüphâneler sonraki dönemlerde de devam etmiş; Fatımiler döneminde Mısırda Darü’l-Hikme veya Darü’l-İlim, Büyük Selçuklular döneminde Nizâmiye, daha sonra Mustansiriyye, Zahiriyye, Nuriyye... Medreseleri kütüphâneleri, Daha sonraları Musul’da İbni Haldun’un Dâru’l-İlim Kütüphânesi, Basra’da İbni Savvar ve Hariri Kütüphânesi, Necef’de Necef Kütüphânesi, sâdece kataloğu 10 cilt tutan Rey Kütüphânesi, 400 bin kitâbıyla Nasreddin Tûsî’nin Meraga Kütüphânesi, Kahire’de 1 milyon 600 kitâbı ile Ezher kütüphânesi gibi kütüphâneler teşekkül etmiştir.(9)
Dipnotlar:
1- Ali Çimen, “Târihi Değiştiren Bilginler”, Timaş Yay. 7. Baskı, İst. 2012, s. 13. Ahmet Turan Yüksel, a. g. e. s. 29.
2- Mehmet Şeker- Süleyman Genç, “Türk İslâm Medeniyeti Târihi”, Mihrabad Yay. İst. 2018, s. 340.
3- Ahmet Çelebi, “İslâm’da Eğitim ve Öğretim târihi”, Tercüme Ali Yardım, Damla Yay. İst. 1983, s. 54; Sigrid Hunke, a. g. e. s. 282.
4- Câhız, “Türklerin Fazîletleri”, Çev. Ramazan Şeşen, Yeditepe Yay. 2017, s. 14-21.
5- Mu’cemü’l Udeba, c. 2, s. 315; Abdurrahman Ahmet, “Garbın İslâm’dan Öğrendikleri”, Mihrab Yay, 1969, s. 18.
6- Abdurrahman Ahmet, a. g. e. s. 18.
7- Ahmet Çelebi, a. g. e, s. 141-184.
8- Abdurrahman Ahmet, a. g. e. s. 18.
9- Sigrid Hunke a. g. e. s. 241; A. Çelebi a. g. e. s. 133, 202.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.