İslâm Âleminde Kitap Aşkı ve Kütüphânelerin Oluşması (2)
08 Aralık 2020, Salı 09:25Müslümanların kitap ve kütüphâne aşkını, Emevîler dönemini ve Abbâsîler döneminde kurulan Beytü’l-Hikme’yi anlatırken dile getirmiştik. Birkaç misal de burada verelim:
Arap ilim adamı Câhız kitaplara o kadar düşkünmüş ki, bulduğu parayı kitaba verdiği için bir gün annesi yemek tabağına kitap koyup getirmiş. Sebebini sorunca "eline geçeni buna verirsin bunu ye” demiş. Okumaya çok düşkün olduğu ve her zaman kitap alacak parası da olmadığı için, bâzen kütüphâneleri bâzen de kitapları kiralarmış. bâzı âlimler onun 250 den fazla kitap yazdığını kaydeder.(1)
Sahib b. Abbad (Ö. 995 M.) zengin kütüphânesinden ayrılamayacağı için, Samâni Hükümdarı Nuh b. Mansur’un vezirlik teklifini reddetmiştir.(2) Vezir Sâbûr b. Erdeşir Bağdat’ın bir mahallesinden başka birine taşınırken kütüphânesinde 10.400 kitap olduğu görülmüştür. İşin enteresan tarafı; o dönemde bu kitaplar matbu (matbaada basılmış) değil, el yazması eserlerdir.
El-Vâkıdî öldüğü zaman 600 sandık kitap bırakmıştır. Sahib İbni Abbad gibi ümerânın kendi kütüphânelerinde, Avrupa’daki kütüphânelerde bulunan kitapların toplamından fazla kitap vardır.”(3)
Vezir İbn’ül Amîd ve devleti, savaşta yenilmiş, evi baskına uğrayıp nesi varsa yağma edilmiş. Yağmacı askerler akşam evinden çıkınca o gizlice evine gelmiş, hazînelerine, malına, mülküne ve kıymetli eşyalarına bakmadan, kitaplarına koşmuş, onlara dokunulmadığını görünce çok sevinmiş ve “ötekiler hiç önemli değil, onlar bulunur ve tekrar elde edilebilir, ama bunlar bir daha bulunmayacak değerde ve kıymettedirler” demiştir.(4)
“Câmilerin çoğunun kütüphâneleri vardı. Bağdat Moğollar tarafından işgal edildiği sıralarda orada 36 umûmi kütüphâne vardı. Hususi kütüphâneler ise sayısızdı. Bir tabip Buhara Emiri’nin sarayına gelerek, orada yaşaması için yapılan dâveti, kütüphânesini nakletmek için 400 deveye ihtiyacı olması sebebiyle reddetmiştir.”(5)
Beytü’l-Hikme benzeri ilim yuvaları ve kütüphâneler sonraki dönemlerde de devam etmiş; Fatımiler döneminde Mısırda Darü’l-Hikme veya Darü’l-İlim, Büyük Selçuklular döneminde Nizâmiye, daha sonra Mustansiriyye, Zahiriyye, Nuriyye... Medreseleri kütüphâneleri, Daha sonraları Musul’da İbni Haldun’un Dâru’l-İlim Kütüphânesi, Basra’da İbni Savvar ve Hariri Kütüphânesi, Necef’de Necef Kütüphânesi, sâdece kataloğu 10 cilt tutan Rey Kütüphânesi, 400 bin kitâbıyla Nasreddin Tûsî’nin Meraga Kütüphânesi, Kahire’de 1 milyon 600 kitâbı ile Ezher kütüphânesi gibi kütüphâneler teşekkül etmiştir.(6)
Fakat bu İslâm ve insanlık hazîneleri, târihin hiç görmediği bir bela ve musîbete dûçar olmuş, Moğolların Bağdat ve havâlisini işgal ettikleri zaman yüzde biri (1/100) ancak kalmış,(7) geri kalanlar yakılmış, parçalanmış, Dicle nehrine atılıp heder edilmiştir. Bu nehre o kadar çok kitap atılmış ki; kitaplardan köprüler oluşmuş, kitap ciltlerinin derilerinden Moğol askerleri çarıklar dikip ayaklarına giymiş, günlerce suya karışan kitap mürekkeplerinden dolayı suyun rengi değişmiş,(8) nehrin gidiş istikâmeti kitaplarla tıkandığı için, başka yol bulmuş ve nehrin mecrası değişmiştir.(9)
Batılı gasp ve hırsızlık açısından dün ne ise, bugün de odur. Hatta daha da profesyonelleşmişlerdir. Irak işgali esnasında ABD Askerleri Bağdat ve diğer şehirlerde yağma ve talan husûsunda dedelerini, Moğolları hatta ve hatta Nazileri bile sollamışlardır. Târih adına ne varsa yağmalayıp götürmüşlerdir. En son marifetleri de 1995 yılında Bosna Savaşı esnasında Osmanlı kütüphânesini ve arşiv depolarını yakıp yağmalamak olmuştur.(10) Önce yağmalıyorlar, sonra yakıyorlar ki, “bu eserler nere gitti?” denirse, “yandı” diyebilmek için!..
Dr. Hunke, ortaçağda İslâm âleminde kitap ve kütüphânelere karşı oluşan aşk derecesindeki sevgi ve muhabbeti, İkinci dünyâ Savaşından sonraki dönemde yetişen yeni neslin spor, otomobil, televizyon, akıllı telefon ve Internet bağımlılığına benzetir. Kısa zamanda ve süratle yayıldığını yazar.(11)
Dipnotlar:
1- Câhız, “Türklerin Fazîletleri”, Çev. Ramazan Şeşen, Yeditepe Yay. 2017, s. 14-21.
2- Mu’cemü’l Udeba, c. 2, s. 315; Abdurrahman Ahmet, “Garbın İslâm’dan Öğrendikleri”, Mihrab Yay, 1969, s. 18.
3- Abdurrahman Ahmet, a. g. e. s. 18.
4- Ahmet Çelebi, a. g. e, s. 141-184.
5- Abdurrahman Ahmet, a. g. e. s. 18.
6- Sigrid Hunke a. g. e. s. 241; A. Çelebi a. g. e. s. 133, 202.
7- Dursun Gürlek, “Ayaklı Kütüphâneler”, Kubbealtı Yay. İst. 2011, s. 320.
8- Mustafa Sibai, a. g. e. s. 167.
9- Roger Garaudy, “Endülüs’te İslâm”, s. 271.
10- Ferhat Koç, “Medeniyet Coğrafyamıza Seyahat”, Düşün Yay. İst. 2012, s. 281.
11- Sigrid Hunke, a. g. e. s. 281.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.