İslâm Âleminde Rasathâneler
18 Mart 2021, Perşembe 08:55Rasat: Arapça’da, görmek, gözetlemek manalarına gelir. Hâne: Ev, mekân anlamındadır. Uzayı gözetlemek için yapılan binalara İslâm âleminde “Rasathâne” denmiştir. Kadim Yunan, Mısır, Babil Medeniyetlerinde dini törenler yapmak, kurbanlar kesmek ve semayı incelemek, kutsal günlerin zamanını tâyin etmek için bâzı yüksek binalar, kuleler, yapılmış, ama Rasathânelerin kurumsallaşıp ilmin hizmetine girmesi Müslümanlar döneminde olmuştur.
1-Şemmâsiye Rasathânesi: İslâm dünyâsında kurulan ilk rasathânedir. Abbâsî Halîfesi Me’mun (813-833) tarafından Bağdat’ta kurulmuştur. İlk Müslüman astronomlar burada görev alıp, araştırma ve incelemelerde bulunmuşlardır.(1)
2-Kâsiyun Rasathânesi: Halîfe Me’mun Şemmâsiye’den hemen sonra Şam’da bu Rasathâneyi kurdurmuştur. Buranın en belirgin özelliği, sene boyu fasıla vermeden güneş, ay ve bâzı gezegenlerin incelenmesi ve hareketlerinin takip edilmesidir. Batı’da böyle bir uygulama bunlardan 7 asır sonra yâni 16. Asırda başlatılabilmiştir.(2)
3-Bağdat Rasathânesi: Büveyhi Hükümdarı Şerefüddevle (982-989) tarafından Bağdat’ta kurulmuştur. Yine burada da dönemin meşhur ilim adamları, astronomları görev yapmışlar ve faydalı çalışmalara imza atmışlardır.
4-Hemedan Rasathânesi: Isfahan Emiri Alâüddevle adına Hemedan şehrinde yapılmış, İbni Sînâ ile hem talebesi hem arkadaşı el-Cüzcânî burada uzun yıllar görev yapmışlardır.
5-Isfahan Rasathânesi: Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah 1074 târihinde, büyük meblağlar harcayarak Isfahan şehrinde yaptırmış, meşhur Ömer Hayyam ve daha birçok temâyüz eden âlimler burada görev yapmışlardır. Ömer Hayyam çok yönlü bir âlimdir. Derûnî ve felsefî yâni öne çıktığı için, çoğu kişi onu şâir olarak tanır ama o, büyük bir astronom ve matematikçidir. Galile ve Kopernik’ten takriben 400 sene önce dünyânın döndüğünü söylemiş, yazmış ve yaptığı takvim, aynen bugünkü bilgi ve inceliklere sâhiptir.(3)
6-Hülâgu Rasathânesi: 1259 Bugünkü Îrân’ın Meraga şehrinde İlhanlı Hükümdarı Hülâgu Han tarafından yaptırılmış, yönetimi de dönemin ünlü bilgini ve astronomu Nasreddin Tûsî’ye verilmiştir. Burası aynı zamanda bir fakülte ve 400 bin ciltlik kütüphânesi olan bir ilim yuvasıdır.(4) 20’ye yakın meşhur akademik personeli ile uzun yıllar faaliyetini sürdürmüştür. Büyük meblağlara ulaşan vakıf gelirleri sâyesinde maddî sıkıntı çekmemiştir. Buralarda çalışan personel ve talebeler içinde Hint’li, Çin’li, Hristiyan ve başka gayri Müslimlerde olmuştur.
Nasreddin et-Tûsî, trigonometriyi ilk defa bağımsız bir ilim dalı halinde sunan ve bu hususta ilk müstakil eseri yazan Müslüman alimdir. Ama Batılılar bunu Johannes Regiomontanus’un (1430-1476) yaptığını kabul ederler ve asırlarca böyle inanılmıştır.(5)
Nasrettin Tûsî (ölümü 1274 M.) Küçük Asya’da Meraga Rasathânesinde ilmî araştırmalar ve incelemeler yapmıştır. Bu zatın yıldızların hareketleri ile ilgili eseri “Zeyc’i İlhânî” dünyâca çok meşhurdur. İlhanlı devleti zamanında meydana getirdiği için bu isim verilmiştir.(6)
Meraga’daki âletler çok hayranlık vericidirler. Müslüman astronomi âlimleri, aletlerin mükemmel hâle getirilmesi için çok dikkat etmişlerdir. Onlar hataları azaltmak için aletleri mümkün olduğu kadar büyük imal etmeye gayret etmişler. Kastilya Kralı Alfonso, o zamana kadar yapılmış halka kürelere göre, en iyi bir halka küre yaptırmak istediği zaman, mâlûmat almak için müracaat ettiği kimseler Müslümanlar olmuştur.
7-Semerkant Rasathânesi: İbnül Esir Türk Sultanı Kutalmış’ın çok iyi bir astronom olduğunu yazar. Ama hiçbirisi Uluğbey’in seviyesine ulaşamaz. Uluğ Bey (1394-1449) Timur’un oğlu Hakan Şahruh’un oğludur. Yâni Timur’un torunudur, kendisi de hem hükümdar, hem de çağının en büyük astronomudur. Semerkant’ta kurmuş olduğu Rasathânede yeryüzünün, güneş etrafındaki tam devrini, yâni bir yılı 365 gün, 6 saat, 9 dakika, 6 saniye olarak hesap etmiştir. 20 yüzyılın en modern cihazları, Uluğ Bey’in sâdece 58 saniye yanıldığını ortaya koymuştur.(7)
Kadızâde Rûmî (1337-1430) Bursalı olup Osmanlının en kıdemli astronomi ve matematikçisidir. İlmini ilerletmek için gittiği Türkistan’da o kadar kariyer sâhibi olmuş ki, Ali Kuşçu, Uluğ Bey, Fethullah Şirvânî gibi meşhur âlimlerin hocalığını yapmıştır. Eserleri Osmanlı ve Avrupa okullarında senelerce okutulmuştur.
8-Gazan Han Rasathânesi: 1300 de Tebriz’de yapılmıştır.
9-lll. Murad’da 1574 de İstanbul’da İstanbul Rasathânesini yaptırmıştır.
Dipnotlar:
1- Esin Kâhya, “Câbir b. Hayyan”, TDV Yay. Ank. 12.
2- Mehmet Beyrakdar, “İslâmda Bilim ve Teknoloji Târihi”,TDVYay.Ank.2017,s.153.
3- İbrâhim Refik, “Tefekküre Yolculuk”, Albatros Yay. İst. 2004, s. 168.
4- Sigrid Hunke, a. g. e. s. 110.
5- Fuat Sezgin, a. g. e. c. 1, s. 42, 165.
6- Nevzat Kösoğlu, a. g. e. s. 68.
7- Bilim ve Teknik Dergisi, Nisan 2017, sayı 593, s. 80.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.