İslâm Âleminde Tıp (2)
09 Temmuz 2021, Cuma 08:32İbni Nefis (1210-1288) bugünkü bilgilere tıpa tıp uyan bilgilerle küçük kan dolaşımını izah etmiştir. Bunu keşfettiği söylenen ve bugün ona mal edilen İngiliz âlimi Harvey’den 300 yıl öncedir. Max Mayerhof İslâm Ansiklopedisine yazdığı İbi Nefis maddesinde, Avrupalı âlimlerin bu hususta araştırmalar yapmalarından ve fikirler ortaya atmalarından 300 sene önce bu âlimin küçük kan dolaşımını onlarınki ile aynı olan bir şekilde eserinde izah ettiğini yazar. A. Adnan Adıvar da “Osmanlı Türklerinde İlim” adlı eserinde aynı gerçeği teyit eder.(1)
İbni Sînâ, Batıda umumiyetle “Avicenna” diye tanınır. O’nun Avrupa’ya tesiri çok kuvvetlidir. 270 âdet eser vermiştir. Kendisine “Doğunun Aristo’su” denilmiştir. “El Kanun Fi’t Tıp” isimli eseri 12 Avrupa diline çevrilmiş, 16. asra kadar elden ele dolaşmış, 15. asrın son 30 senesinde 16 defa baskısı yapılmıştır. 16. asırda ise 20 den fazla olmak üzere toplam 87 defa yeniden tercümeleri yapılmıştır. Yazılan tıp kitaplarının hiç birisi bu kadar okunmamıştır. Bürüksel Üniversitesinde 1909 yılına kadar ders kitâbı olarak okutulmuştur. bâzı Avrupalı bilginler, İbni Sînâ’dan çaldıkları fikirleri kendi fikirleri gibi gösterip meşhur olmuşlardır. Bugün Paris Tıp Fakültesi’nin büyük holünde İbni Sînâ’nın resmi asılı bulunmaktadır. Bu ona verilen değerin bir ifâdesidir. Rönesans yolcularının önünü aydınlatan en büyük ve en parlak yıldız odur. Zamanında ondan faydalanmayan hiçbir ilmi hareket veya ilim adamı gösterilemez desek mübalağa olmaz.
İlim İslâm Üniversitelerde kampüs sistemi, doktora, cübbe, kürsü gibi uygulamalar asırlar önce İslâm âleminde uygulanmış, bilâhare Batı’ya geçmiştir. Batılılar Ortaçağda Müslümanların her türlü eserlerinden faydalanmışlardır. Binbir Gece Masalları (Fransa’da 12 cilt halinde kaç defalar baskısı yapılmıştır, İngilizcesi 16 cilt halinde basılmıştır),(2) Alâeddin ve Sihirli Lambası, Sinbad, Şehrazad, Ali Baba ve Kırk Haramiler gibi, İslâm âleminin temel eserleri, Batıda asırlarca okunmuş, hatta bazıları İncilden bile çok okunmuştur.(3)
İbni Sînâ’dan öncekiler, meselâ Yunan filozoflarından Aristo ve Galen, kanın kalpten çıktığını fark ettiler ama tekrar kalbe döndüğünü anlayamadılar. O, kanın kalpten çıkıp kalbe girdiğini ve deveranı esnâsında gıdaları gerekli yerlere taşıdığını keşfetti. Şeker hastalığında idrardaki şekeri keşfetti. 1596 da Venedik’te basılan bir eserinden öğrenildiğine göre, bel kemiğindeki eğrilikleri ve kamburlukları, düzeltmekte idi. Halbuki bu usul, ondan asırlar sonra 1896’da “Calot. de Beck” tarafından pratik sahaya çıkartılabilmiştir. Kaynatma ile suyun mikroplardan arındırılması, damıtılması, afyon ile uyuşturulup ameliyat yapılması vb. birçok keşifleri vardır.” Batıda ilk defa kaynatılmış havlu kullanan, asistanlarının ellerini yıkatan doktor 1875 târihinde Josehpe Lister’dir.(4)
Bilhassa Avrupa’da tıp bilimi bir zamanlar can veren değil can alan bir ölüm makinesiydi. Hem de çok değil, yalnızca iki asır öncesine kadar. Bugün sosyal hayatın her safhasında ama özellikle tıp sahasında olmazsa olmaz denilen temizlik kavramını bile Batılılara kabul ettirmek için 19. Yüzyılın sonunu beklemek gerekti.
Macar Doktor Philippe Ignace Semmelweiss 1850’li yıllarda yaptığı ameliyatlar öncesi ellerini yıkadığı zaman yâni “dezenfekte-steril” kuralını uyguladığı zaman hastaların enfeksiyon kapıp ölmelerinin nerdeyse sıfıra düştüğünü gözlemledi. Elller yıkanmadan yaptırılan doğumlarda ölüm oranı % 96 iken, eller yıkandıktan sonra ölüm oranı % 023’e indiğini fark etti. Pasteur'ün iltihap taşıyıcısı mikro organizmaları keşfine henüz 50 yıl vardır. Mikrop, virüs, basil bilinmemektedir. Semmelweiss bunu sâdece tecrübesine dayanarak ilân eder ve bütün cerrahların uygulaması gerektiğini tavsiye eder, ama tıp çevrelerince aforoza uğrar. Yüzüne tükürülür, Viyana Üniversitesindeki işene son verilir. Açlığa terkedilir. O kadar mahalle baskısına maruz kalır ki, 47 yaşında çıldırarak ölür. Fakat ölümünden bir müddet sonra bu buluşu evrenselleşir ve milyonlarca insanın hayatını kurtarır ve kurtarmaya devam eder.(5)
Dipnotlar:
1- Ahmet Gürkan, a. g. e. s. 462.
2- İbrâhim Kalın, “Ben, Öteki ve Ötesi”, İnsan Yay. 2018 14. Baskı, İst. s. 345.
3- Will Durant, “İslâm Medeniyeti”, s. 150; İbrâhim Kalın, “İslâm ve Batı”, s. 54.
4- R. Şükrü Apuhan, “Hedefe Yürürken”, Timaş Yay. 1987, s. 23.
5- http://www.radikal.com.tr/yazarlar/mine-g-kirikkanat/semmelweiss-686376/
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Murat
14-07-2021 12:01Abdullah bey Tarık 5-6-7 ayetlerde insanın yaratılışından bahsederken meninin insanın bel ve göğüs kafesi arasından çıktığı söyleniyor. Ama modern tıp meninin testislerde oluştuğunu tespit etti. Bu duruma nasıl bir izah getirirsiniz?