İSLÂM’DA TEMİZLİK (1)
25 Kasım 2019, Pazartesi 08:39Yukarıda zikredildiği üzere; coğrafi konum itibariyle her tarafı su olan Haçlı Âleminin kokuştuğu Ortaçağda, suyun altın gibi kıymetli olduğu bir bölgede zuhur eden İslâm’ın temizlikle özdeşleşmesi, suya hasret bir beldede su medeniyeti ihdas etmesi, temizliği baş tacı telâkki edip, içki, kumar, fuhuş gibi bulaşıcı hastalık sebeplerini de katiyetle yasaklayıp, hastalıklardan arınmış bir medeniyet kurması, gerçekten tarihin en hayret edilecek olaylarından biridir. Konuyla ilgili Yüce Allah’ın ayetlerinden bazı misalleri yukarıda zikretmiş idik.
Kur’an-ı Kerimde 150 den fazla ayette, deniz, göl, nehir, okyanus gibi kelimelerle sudan bahsedilir. İçmeye ve geniş kapsamlı kullanmaya mahsus sudan da Arapça “Ma” kelimesi ile zikredilir ki, bu da 63 yerde geçmektedir.(1) Şimdi de İslâm Peygamberinin bu husustaki hassasiyetine göz atalım:
“Temizlik imandandır. Temizlik imanın yarısıdır."(2)
“Allah temiz ve paktır, paklık ve temizliği sever. Kerim ve cömerttir, kerim ve cömertliği sever. Öyle ise avlularınızı ve meydanlarınızı temiz tutunuz. Yahudilere de benzemeyiniz. Onlar çöplerini evlerde toplarlar .” (3)
Selman-ı Farisî İran asıllı, üst düzey bir bürokratın oğlu, tıp eğitimi yapmış ve genç yaşta Müslüman olmuş bir sahabedir. Bir gün peygamberimize şöyle demiştir: “Ya Resûlallah! Ben Müslüman olurken mesleğimle ilgili de mümin kardeşlerime yararlı olurum diye düşünmüştüm, ama kimse bana tedavi olmak maksadıyla gelmiyor” deyince Peygamberimizin cevabı şöyle olmuştur: “Ya Selman! Benim ümmetim temizdir, az yer, öz yer, çok çalışır, zararlı oldukları için Allah’ın men ettikleri ile iştigal etmezler ve kolay kolay hasta olmazlar.”
“Beş şey fıtrattandır: Hıtan (sünnet), koltuk altı temizliği, etek temizliği, tırnak temizliği ve bıyık bakımı”(4)
Resûl-i Ekrem Efendimiz, insan bedenindeki en kuytu bölgelere, yeteri kadar hava almayan, her zaman için temizlenmesi biraz zor olan, çok terleyen, zararlı mikrop ve organizmaların en kolay ve en rahat çoğaldıkları, yeterli bakımı yapılmazsa vücut için tehlike bölgelerine dikkat çekiyor ve buraların temizliğini, insanın fıtratından, Müslüman’ın şiarından kabul ediyor. Söz buraya gelmiş iken, Hıtan yani sünnet üzerinde biraz duralım:
Sünnet (Hıtan)
İslâm’ın kabul ettiği güzel adetlerden biri de “Hıtan” yani sünnettir. Bu ameliye adı üstünde sünnet olmasına rağmen, Müslümanlar arasında farz muamelesi görmektedir.
Dinle, diyanetle pek alâkası olmayan, inanç zafiyeti girdabında kıvranan, magazin dünyasının jönleri bile, çocuklarını sünnet ettirme hususunda taviz vermemekte, birçok farzın yakınına yanaşmamakta ama sünnet hususunda son derece hassas davranmaktadırlar. Tabi bu da, her şeye rağmen sevindirici bir husustur.
Birçok kaynakta ilk sünnet olan kişinin Hz. İbrahim olduğu zikredilse de, Barbana İncilinin kaydına göre bu operasyonun Hz. Âdeme kadar uzandığı rivayetleri de vardır.(5) M. Ö. 6000’li yıllarda sünnetin icra edildiğini gösteren resim ve vesikalar mevcuttur.
Antik Çağ Yunan Tarihçisi Heredot’a (M. Ö. 5’inci yüzyıl) göre, o dönemde başta Mısırlılar olmak üzere birçok kavim çocuklarını hatta bazı kavimler kız çocuklarını bile sünnet ettirmektedir.(6) Mısırdaki resimler, rölyefler, kabartmalar, mumyalar incelendiğinde, Yahudilerden önce bu kavimlerde çocukların 6-12 yaş arasında sünnet edildikleri anlaşılmaktadır. Fenikelilerde, Aztek’lerde de aynı uygulamanın olduğu son yıllarda yapılan arkeolojik kazılardan anlaşılmaktadır.
Yahudilere göre sünnet kul ile Tanrı Yehova arasında bir ahittir, bir vecibedir. Yahudiliğin olmazsa olmazıdır.(7) Dolayısıyla Yahudilikte her çocuk doğumunun 8’inci günü sünnet ettirilir.(8) Sekizinci günden yani sünnet olmadan önce bir çocuk ölecek olsa, onu yine de sünnet ederek toprağa verirler.(9) Sünnet olan çocuk Yahudi toplumunun gerçek bir üyesi olmaya hak kazanır.
Dipnotlar:
1-Naci Aslan, Su Medeniyeti Sempozyumu KOSKİ Büyükşehir Bel. 2009 Konya, s. 421.
2-Müslim, Tahâret, 1; Tirmizî, Edeb, 41.
3-Müslim, Zekât, 65; İbni Kayyım, Et-Tıbbü’n-Nebevî, 216.
4-Buhârî, Libas, 64 (7/206); Müslim, Taharet, 49 (1/221-257).
5-Barnabas, The Gospel of Barnabas, bölüm: 23, s. 25.
6-Ali Haydar Bayat, “Tarihte Sünnet”, Doçentlik Tezi, İzmir 1979, s. 7.
7-Tevrat, Tekvin, 17/9-14.
8-Luka, 1/59; 2/21.
9-Ali Osman Ateş, “İslâm’a Göre Cahiliye ve Ehli Kitap Örf ve Adetleri”, Beyan yay. İst. 1996, s. 258.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.