İSRAF (2)
17 Kasım 2017, Cuma 07:52Dervişlikle aşıklık sultanlık imiş
Aşk gamı saklı bir hazine imiş
Kendi elimle viran ettim gönül evini
Anladım ki hazine viranede imiş
Hz. Mevlâna
1630 yılında İstanbul halkının bir kısmı zevk-u safaya dalmış, yoksullar ve Anadolu halkı inim inim inlermiş. Kadızade padişaha gönderdiği uzun şiirinde şöyle demiş:
Hab-ı gafletten uyan, ey al-i Osman bilmiş ol
Aç gözün, elden gider, taht-ı Süleymanın bilmiş ol
Gerçekten feraset sahibi âlim zatın bu tembih, bu nasihat kabilinden söyledikleri aynen çıkmış ve Lâle Devri idarecilerinin akıbetleri başta Nedim ve padişah olmak üzere çok feci olmuştur.(1)
Son dönemlerinde, yıkılış ve izmihlal asırlarında öyle bir lük ve israfa dalmışlar ki, çalıştırdıkları memurlara ve askerlere aylıklarını veremeyecek durumda iflas ettikleri halde, Kıbrıs, Limni, Midilli(2) gibi adaları bile rehin göstererek, yüksek faiz oranlı borçlar almışlar, boğazdaki 57 tane saraya ilaveten daha birçok saraylar yapmışlar(3) ama, hanedan mensupları bunu sürüldükten sonra çok pahalı ve acıklı bir şekilde, dilencilik, satıcılık, kapıcılık, mezar bekçiliği vb. süfli işler yaparak çok ağır ödemişlerdir. Hani atalar demiş ya; “dedesi koruk yemiş de, torunun dişi kamaşmış.”
Askerlerimiz, düşman kurşunlarından ziyade, açlıktan ve sefaletten cephelerde telef olmuş. Paşalarımız bile ot tohumları,(4) ağaç kabukları, karınca yuvalarından topladıkları buğday ve arpalarla hayatlarını idame ettirmeye çalışmışlar. Ama bugün sadece İstanbul’da bir günde çöpe atılan ekmek, Norveçlilerin bir günde tükettiği ekmekten daha fazla olabiliyor.(5) 1994’lü yıllarda Çankaya köşkünden altın çatal ve bıçak takımları kullanılabiliyor.(6)
Peki, Osmanlının son zamanlarda düştüğü bu zillet ve sefaletten ibret almış, etkilenmiş ona göre bir hayat tarzı benimsemiş miyiz? Hayır, Şairin:
Geçmişten ibret almayan kişi
Geleceğe ibret olmaktır işi
dediği gibi, geleceğe ibret olmuşuz.
50 sente muhtaç duruma düşmüşüz, bizim bir şehrimiz büyüklüğünde bile olmayan Lüksemburg’dan bile yardım alabilmek için kapılarında beklemişiz. Söylenenlerin mübalağa olmadığına bazı misaller:
2009 yılında GSM şirketleri mesajlaşmalardan 130 milyar dolar kazandılar.(7) Maliye Bakanı Mehmet Şimşek; “70 milyonluk nüfusta 125 milyon kayıtlı cep telefonu var” demiştir.(8)
1952’li yıllarda Şah Rıza Pehlevi veliaht iken İzmir’e gelmiş emrine tahsis edilecek iyi bir araba bulunamadığı için ABD üssünden ödünç araba alınmış, iken(9), resmi plakalı araç sayısı İsveç’te 33, Almanya'da 144, Japonya'da 29 iken, bu sayı Türkiye'de 200 bini geçmektedir.(10)
2000’li yıllar itibariyle, Milliyet yazarı Melih Aşık’ın tabiriyle iflasın eşiğinde olan ve devletten destek gören THY da 68 uçak var iken, 700 pilot olabiliyor.(11) Resmi kuruluşların elindeki uçak sayısı olarak; Almanya’da 14, Kanada’da 17, Pakistan’da 7, Portekiz’de 4, Norveç’te 3, Yunanistan’da 1, Hollanda’da 1 uçak olduğu halde, Türkiye 19 adet olabiliyor.(12)
1993’lü yıllar itibariyle: Dünyanın en zengin devletleri olan ABD ve Japonya da her parlamentere 3 çalışan düştüğü halde, bizde 9 kişi düşebiliyor.(13) Almanya Cumhurbaşkanlığı sarayında 150, Fransa da 220, ABD 479, kişi çalıştığı halde, Türkiye'de Çankaya köşkünde 700 kişi, hatta 2000’li yıllarda 1200 çalışabiliyor.(14)
Japonya, Fransa ve İtalya gibi gelişmiş devletlerde bir tek adet dahi lojman ve sosyal tesis diye bir şey yok iken, bizde kamuya ait 335 bin adet lojman, 2400 adet de sosyal tesis olabiliyor.(15)
1998 yılı itibariyle; Çin nüfusu 1 milyar 220 milyon bakan sayısı 29, Rusya’nın nüfusu 300 milyona yakın bakan sayısı 12,(16) Almanya’da bakan sayısı 15,(17) Japonya’da 12, ABD’de 14, İngiltere’de 20 iken bizde 38 tane bakan var. Her 15 vekile bir bakan düşüyor.(18)
Tabii ki, bu “Sultanahmet’te dilenip, Beyoğlu’nda hovardalık yapanların” misali netice şöyle oluyor: Paramız 2002 dünya devleti arasında değeri en düşük para birimi haline geliyor.(19)
Dipnotlar:
1- A. Ragıp Akyavaş, “Asitane-1” TDV Yay. Ankara 2004, s. 297.
2 Yılmaz Öztuna, a. g. e. c. 7, s. 204.
3- John Freely, Osmanlı Sarayı, Çev. Ayşegül Çetin, Remzi Kitabevi, İst. 2000, s. 259, 277.
4- İlhan Bardakçı, “İmparatorluğa Veda”,Hülbe Yay. İst.1985, s. 372-418.
5- Zafer Dergisi, sayı 138, s. 36.
6- Milliyet Gazetesi, 18. 10. 1994.
7- Milliyet Gazetesi, 22. 01. 2009.
8- Yeni Şafak Gazetesi, 19. 12. 2009.
9- Mehmet Serhan Tayşi, “Ali Emirî’nin İzinde”, Timaş Yay. 2009, s. 81.
10- Türkiye Gazetesi, 04. 04. 1996; Yeşilay Dergisi, sayı 809, s. 10.
11- Melih Aşık, Milliyet Gazetesi, 27.02.2002.
12- Melih Aşık, Milliyet Gazetesi, 23.08.2000.
14- Milliyet Gazetesi, 30.11.1993; 25.05.2000.
15- Yeşilay Dergisi, sayı 809, s. 11.
16- Milliyet Gazetesi, 23.03.1998.
17- Milliyet Gazetesi, 20.10.1998.
18- Milliyet Gazetesi, 13.03.1998; 02.09.1998; Yeşilay Dergisi,sayı 809,s.11.
19- Milliyet Gazetesi, 20.01.2000; 19.07.1998 Tarihli Gazete ve TV ler.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.