İSRAİL DEVLET TERÖRÜ YAPIYOR (6)
15 Ekim 2020, Perşembe 09:08Osmanlı devleti; kurulduğundan itibaren Haçlı âleminin en büyük düşmanı ve muhatabı olmuştur. Tarihin her döneminde sayıca kendilerinden üstün kuvvetlerle savaşmışlardır. 19. yüz yılda bu nispet bire ona kadar varmıştır. 1912 de bile Osmanlının nüfusu, yarısı içimizdeki tebea denen gayri Müslimler olduğu halde, 42 milyon idi. Buna rağmen savaştığı devletlerden sadece Rusya’nın nüfusu 129 milyon yani bizim üç katımızdı. Osmanlı bu savaşlarda 9 cephede(1) 9 devletle aynı anda savaşmıştır.(2)
Niğbolu savaşında o kadar çok haçlı ordusu birikmişti ki Macar Kralı Sigmund: “Gök yıkılsa mızraklarımızla tutarız” demiş ama Yıldırım’ın bir avuç ordusu karşısında tarihin en büyük hezimetine uğramışlardır.(3) Aynı şekilde ordularının çokluğuna güvenip, aynı mealde sözler söyleyen Rus Çarı Nikola, komünist ihtilalde ailesiyle birlikte kurşuna dizilmekten kurtulamamıştır.(4)
Titanic’in kaptanı Smith: “Bu gemiyi Tanrı bile batıramaz” diye gemisine güvenip boyundan büyük laf etmiş ama, binlerce yolcusuyla denizin dibini boylamıştır. Tarih bu ve buna benzer örneklerle doludur. Atalarımız: “Mağrurun hasmı Allah’tır” demişler. Dolayısıyla İsrail bugün ordusuna, askerine ve sırtını dayadığı Haçlılara güveniyor ama hata ediyor. Aslında kendi tarihinden de bu hususa güzel bir örnek vardır Golyat efsanesi. Tevrat’ta zikredilir. Kur’an’da kıssası Calut adı altında anlatılır. Siyonist güdümlü Amerika film şirketleri defalarca filmini de yapmışlardır.
Tehcire tabi tutulan Yahudiler, bir müddet sonra gelip Filistin havalisine (1948 de olduğu gibi) yerleşmek isterler. Fakat beldenin o andaki mevcut halkı buna şiddetle karşı çıkar. İki milletin savaşması icap eder. Yahudilere nazaran karşı taraftaki Filistin ordusu her yönden kıyas kabul etmeyecek şekilde üstün durumdadır. Üstelik karşı tarafta Golyat diye meşhur bir dev savaşçı vardır. İki ordu karşı karşıya gelir, Golyat zırhlarını giymiş, silahlarını kuşanmış şekilde iki ordunun arasına gelir ve teke-tek dövüşmek üzere er ister. Yahudiler korkup, karşısına 40 gün çıkamaz. Nihayet sonradan peygamber olacak olan Davud isimli bir genç, hem de bir sapan taşı ile bu devi öldürür, bundan cesaret alan Yahudiler, morali bozulan karşı taraf ordusunun üzerine yürür ve onları yener.(5)
Şimdi de aynı şeyler vuku buluyor ama roller değişmiş, güçlünün yani Golyat’ın yanına Yahudiler, Yahudilerin o günkü yerine de Filistinliler geçmiştir. Her canavarın bir kahramanı (onu öldürecek birisi) olduğuna göre, tarih bunun örnekleriyle dolu olduğuna göre, İsrail canavarını da yere serecek biri gelecektir. İnşallah Cenâb-ı Hak bir Davud gönderecektir. Yani savaşlarda tamamen maddi güce ve sayıya güvenmek hataların en büyüğü olur.
Tarihte iman ve inancı tam olan insanları yenmek, yok etmek mümkün olmamıştır. Eğer öyle olsa bugün bir Hıristiyanlık, bir Müslümanlık olmazdı. Bir tek kişi ile başlayan ve bir tek kişinin etrafına toplanan bir avuç insanı orduların yenmesi mümkün olmamıştır. İman gücü, kuvvetlerin en büyüğü ve yıkılmazıdır. Irkçılık, kavmiyetçilik ve sadistlik olmamak kaydıyla. Akif merhum öyle demiş:
İmandır o cevher ki İlâhî ne büyüktür
İmansız paslı yürek sinede yüktür.
Yeter ki, gerçek ve samimi iman olsun, Vehn olmasın. Bir gün orta yere bir sofra konmuş, insanlar etrafına toparlanıvermiş ve eller sofradaki güzel yemeğe hep birden uzanıvermiş. Manzarayı gören Allah Rasûlü şöyle buyurmuş:
-“Yemek yiyenlerin yemek kabının başına üşüştükleri gibi milletler sizin başınıza üşüşecekler.”
Dinleyenlerden biri:
-“O gün bizim sayımız az olacak da ondan mı böyle üstümüze yüklenecekler Ya Rasûlâllah?” deyince, Peygamberimiz:
-“Hayır, o gün siz çok olacaksınız. Fakat sel süprüntüsü (çör-çöp) gibi olacaksınız(birlik veberaberlik içinde hareket edemediğinizden dolayıgüçve kuvvetiniz olmayacak). Allah düşmanlarınızın kalbindeki sizden korkma hissini kaldıracak ve sizin kalbinize vehn yerleştirecek”
Dinleyenlerden biri;
-“Vehn nedir Ya Rasûlâllah ?” deyince; Hz. Peygamber:
-“Dünyayı sevmek ve ölümden korkmaktır”(6)buyurmuş. Konumuzla ilgili Efendimizin şu hadis-i şerifi de çok enteresan:
“Her kim Allah’tan korkarsa, her şey ondan korkar. Her kim Allah’tan korkmazsa, her şey ona korku verir.”
Dipnotlar:
1- Birinci Dünya savaşındaki cephelerimiz ve detayları İlhan Bardakçı “İmparatorluğun Yağması”, Türk Edebiyatı Vakfı Yay. İst. 2006, s.235.
2- Mustafa Armağan, a. g. e. s.212.
3- İskender Pala, “Kudemanın Kırk Atlısı”, Kapı Yay. İst. 2004, s.30.
4- Ergün Göze, “Son Söz. Ansiklopedisi”, Boğaziçi Yay. s. 62.
5- Golyat Anabiritanica c.9, s.531.
6- Ebû Dâvud, Melahim, 5; Müsned, c.5, s.278.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.