İSRAİL DEVLET TERÖRÜ YAPIYOR (9)
27 Ekim 2020, Salı 09:23Şimdi ise değil dünyada, Akif’in tabiriyle cennet vatan Anadolu’ da bile birlik, dirlik ve beraberlik sağlayamıyoruz, geçtik İslâm âleminden.
İman ve itikatlarında bile “Ekânim-i Selâse”, Baba-Oğul-Ruhül Kudüs yani üç unsur, çokluk, çoğulculuk olan Haçlı Âlemi günümüzde birleşiyor, güç ve kuvvet birliği sergiliyor, ABD ve AB gibi onlarca devleti birleştirip bir devlet haline getiriyor, inanç temellerinin mayası birlik ve uhuvvet olan Müslümanlar nerdeyse atomlarına ayrılacaklar. İki devlet aynı yere vuramıyor. Neticede bir avuç Yahudi’nin oyuncağı ve kepazesi oluyor.
Bir zamanlar Yahudiler aynı durumda olduğu için Hz. Musa’nın stemli duasını şimdi Kur’an dilinden biz yapalım: “İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helâk eder misin Allahım ?...”(1)
Şimdi biz Allah’ın bütün bu emirlerini bir kenara bırakıp, kendi işimize geldiği şekliyle bazı ayet ve hadislerde haber verilen olaylara bel bağlamış, kendi üzerimize düşeni yapıp netice bekleyeceğimiz yerde, onların tecellisiyle kurtuluşa ereceğimizi zannediyoruz. Bu olaylar nelerdir?
1-Cenâb-ı Allah: “Ey Müminler! Onların (Yahudilerin) yüreklerine korku salan Allah’tan çok sizlersiniz. Çünkü onlar, anlayışsız kimselerdir. Onlar sizinle toplu olarak ancak surlarla çevrilmiş kasabalar içinde veya duvarlar arkasında savaşmayı kabul ederler. Kendi aralarındaki çekişmeleri ise şiddetlidir. Sen, onları birlik içinde olduklarını sanırsın. Oysa onların kalpleri, birbirlerinden ayrıdır.”(2)
Bu ayette surlar ve duvarlar geçiyor. İsrail’ de bugün bir avuç Filistinlinin korkusundan surlar, duvarlar yapıyor, dolayısıyla Müslümanların zaferi yakındır.
2-“Kitapta İsrailoğulları'na şu hükmü verdik: "Muhakkak siz yer(yüzün) de iki defa (iktidar olup) bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir kibirleniş-yükselişle kibirlenecek-yükseleceksiniz Ve nitekim o iki vaadden ilkinin zamanı geldiğinde, son derece zorlu ve güçlü kullarımızı üzerinize gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar Bu, yerine getirilmesi gereken bir sözdü ve gerçekleşti”(3)
Bu ayeti de şöyle yorumlayanlar var. Buradaki iktidar siyasi ve ekonomik iktidar. Yahudiler de 2’inci Dünya Savaşından önce bu durumu yakalamışlardı. Dünya siyasetine ve ekonomisine hükmeder halde idiler. Hitler geldi onlara gerekeni yaptı. Dolayısıyla biricisi gerçekleşti, yakında ikincisi de gerçekleşecek ve Allah bu azgın kavme gereken cezayı verecek.
3-Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu savaşta Müslümanlar Yahudileri öldürürler. Hatta bir Yahudi taşın, ağacın arkasına gizlenir. Bunun üzerine o taş, o ağaç, “Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu! İşte arkamda bir Yahudi, gel, onu öldür” der. Yalnızca Garkad bir şey söylemez. Zira o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(4)
Daha önce geçmişti; Yahudiler Hz. Musa’ya: “Sen ve Rabbin gidin savaşın. Biz burada oturucuyuz”(5) demişlerdi. Şimdi bir yerde bu zihniyet Müslümanlara geçti, kendi gayretimizle değil de, Yahudi’yi Allah’a imha ettirmenin niyeti ve tembelliği içine düşüyoruz maalesef.
Cenâb-ı Allah: “(isimleri ne olursa olsun) kâfirlerden bize dost olmayacağını”(6) bildiriyor. Bizde tekrar tekrar söyledik. Bu durumu zaten her hususta hatta futbol maçlarında bile ne kadar hissi ve taraflı davrandıklarını, her halü kârda bizi sevmediklerini, bizden nefret ettiklerini gösteriyorlar. Haklı olduğumuz Kıbrıs davamızda bile; EOKA’cı Rumlar sivil halkımızı, hatta subay ve askerlerimizin ailelerini çocuklarını keserken onlara dur demediler de, bizim ordumuza “hayır katiyen müdahale edemezsiniz” diye karşımıza dikildiler ve yıllarca ambargo uyguladılar. 40 senedir de kanayan yarayı durdurmadılar. Onun için bizim başımıza bir hal gelse, aynen Filistin halkı gibi yalnız ve yardımsız ortada kalacağımızdan hiç şüphemiz olmasın.
Borç köleliğin başlangıcı demişler. Çare: Çok çalışıp, birlik ve beraberlik içinde yükselip, yücelip, hiçbir hususta onlara muhtaç olmamak. Onlardan daha iyiye ve ileriye gitmenin gayreti içinde olmak. Çocuklarımız çalışkan ve millî şuura sahip olarak yetiştirmek. Kâfirlere asla güvenmemek. Devamlı kötülük ve kavga içinde de olmamak. Onlardan bize dost olmayacağını iyi bilmek.
Dipnotlar:
1- A’raf, 7/155.
2- Haşr, 59 /13-14.
3- İsra, 17/4-5.
4- Sahih-i Buharî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi” (Cilt 7 s.341 -342).
5- Mâide, 5/24.
6- Mâide, 5/51; Nisâ, 4/144.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.