İŞSİZLİK, PAHALILIK, HUZURSUZLUK VE BEKA
11 Şubat 2019, Pazartesi 08:50Devlet, ülkenin gündeminde önemli yer işgal eden sorunları çözmek adına aralıksız bir şekilde önlem alıyor, önlem paketleri açıklıyor.
Mesela; işsizlik, pahalılık gibi insanları huzursuz eden sorunlar karşısında devlet son aylarda önlem üstüne önlem almaya başladı. İlk başta olumlu etki yaratan ve belli oralarda da sonuç alınan bu önlemler paketi, kalıcı ve uzun vadeli olmuyor. Bu kısa dönem içerisinde bir işe yerleşen,iş bulan insanlar oluyor. Ama yeni istihdam alanları açılamadığı için işsizliğe de köklü çözüm bulunamıyor.
Halkı rahatsız eden pahalılık konusunda da devletin sabrı tükenince, piyasalara bir şekilde müdahale ediliyor. Lakin alınan bu önlem de kalıcı olmuyor. Belli bir süre tesirini gösterdikten sonra, piyasalar eski havasına dönüyor. Demek ki olmuyor. Adı tam konulamayan ve tespiti tam olarak yapılamayan bir yanlışlık var ortada.
İşsizlik, pahalılık ve artış gösteren enflasyon insanları huzursuz ediyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin bir grup toplantısında yaptığı konuşmada şunları söylemişti: “Asayiş sorunları birikmiştir. Sokaklar huzursuzdur. İnsanımız kaygılıdır. Geleceğimiz risklidir. Maalesef trafikte kavga, iş yerinde kavga, evde kavga hakimdir. Çatık kaşlar, asık yüzler sinirli suretler, hoşgörüsüz ve merhametsiz suratlar giderek yaygınlaşmıştır. Türkiye sosyal bunalımın kapısındadır. Konkordato ilanları sanki otomatiğe bağlanmıştır. Ekonomideki derin yaraları iyileştirmek milli bekamızın gereğidir. Gıda enflasyonu yüzde 30’a yaklaşmıştır. Binlerce firmanın yaptığı yüzde 10’luk fiyat indirimleri sınırlı olmuştur. Dileğimiz ekonominin hareketlenmesi ve piyasaların canlanmasıdır.”
Devlet Bahçeli doğru bir tespitte bulunuyor. Gerçekten de “ekonomide derin yaraları iyileştirmek milli bekanın gereğidir.” Ayrıca ortada bir beka sorunu varsa ki, var. O sorun ekonomideki derin yaraların iyileştirilmesi ile çözülecektir. İşsizlik, pahalılık, toplumdaki gerginlik ve huzursuzluk da aynı şekilde acil olarak çözülmesi gereken bir beka sorunudur. Dolayısıyla 31 Mart yerel seçimlerinin bir beka sorunu olarak görülmesi de doğru değil. Önümüzdeki seçimlere biriken sorunları çözmek adına, devleti yönetenlerin elini güçlendireceği ya da zayıflatacağı noktasından bakmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
İşsizlik verileri ile yazımıza devam edelim. Bakalım durum neymiş, nasılmış?
İŞ-KUR verilerine göre 2001 yılında kayıtlı işsiz sayısı 719 bin kişi.
İŞ-KUR verilerine göre 2017 yılında kayıtlı işsiz sayısı yıllık, 2 milyon 599 bin kişi.
İŞ-KUR kayıtlarına göre 2018 yılı Ağustos ayında 2 milyon 752 bin olan kayıtlı işsiz sayısı,Aralık ayı sonu itibariyle 3 milyon 510 bin kişiye yükselmiş.
Bir de TÜİK verilerine bakalım. Orda ayrıntılara da yer verilmiş.
2002 yılında, (2001 krizinin işsizlikte zirve yaptığı yıl) ülke nüfusu 66.4 milyon. Bu nüfusun 2 milyon 344 bin kişisi işsiz. İşsizlik oranı yüzde 11.0. Sonrası malum. Ülkede iktidar yaşanan krizlere bağlı olarak değişmişti.
Gene TÜİK verilerine göre 2017 yılına bakalım.
Nüfusumuz 80.8 milyon kişi. 2001 göre nüfusumuz yüzde 21.7 oranında artış göstermiş.TÜİK’e göre işsiz sayısı 2017 yılında 3 milyon 454 bin kişidir. İşsizlik oranı yüzde 10.9’dur. Bu sonuçlara göre işsiz sayısı 2002 yılına göre yüzde 47.4 oranında artmıştır. 2001 krizine göre,krizde olmadığımız yıl olan 2017 yılında nüfusumuz yüzde 21.7 artarken, işsiz sayısı yüzde 47.4 olmuştur. Bugün ülkemizde ciddi bir işsizlik sorunu yaşanmaktadır. İstatik sonuçlarından ve günlük hayattaki pratiklerden bunu rahatlıkla görebiliyorsunuz. İşsiz sayısı günümüzde 3.7 milyonu geçmiştir. 2001 krizinde çalışabilir nüfusun yüzde 5.1’i işsiz kalırken, bugün çalışabilir nüfusun yüzde 6.2’si işsizdir. Kayıtlı işsiz sayısı bir yılda İŞ-KUR verilerine göre 910 bin artarken, TÜİK verilerine göre artış 500 bin işsizisi işaret ediyor.
İşsizliğin nedenlerine gelince. Bu konuda bir çok sebep ve gerekçe var. Mesela iş yeri kapatmalar. İş yerlerinin piyasada oluşan yeni şartlara ve zorluklara dayanamıyarak yaptığı işi tasfiye etmesi. Peki buna sebep olan ne? Bu konuda da küçük ama önemli bir örnek verelim size.
Kamuya iş yapan küçük ve orta boy işletmeler, müteahhitler kamunun kemer sıkma politikalarını gerekçe göstermesi nedeniyel kamudan alması gereken alacağını alamıyor. Bu yüzden iflaslar ve işi bırakmalar oluyor. İşten çıkartmalar oluyor. Konya’da bile ne kadar iş bırakmanın olduğunu ve ne kadar insanın işten çıkartıldığını biliyor muyuz? Sadece son iki üç ay içerisinde bile binlerce insan işten çıkartıldı ve işsizler ordusuna katıldı.
Devlet Bahçeli’nin bir bölümünü yukarıda okuduğunuz konuşmasının bir yerinde yer alan beka sorunu bu olmalı. Yani işsizlik, pahalılık ve huzursuzluk.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.