İSTENEN GENÇLİK-1
18 Mayıs 2015, Pazartesi 00:00Muhammed Resûldür Allah bir dedik
Beş vakit dilimiz Mevlâ’ya gider
Hazreti Kur'anı rehber edindik
İnşallah yolumuz Mevlâ’ya gider
Baş eğmeyiz zalimlerin zoruna
Çekirdekler meyve verir yarına
Kara sevdalıyız Hakkın nuruna
Kökümüz dalımız Mevlâ’ya gider
diye haykıran gençler arzu ediyoruz.
Midesini alabildiğine doyurdukları halde, ruhlarını manevi gıdalarla doyurmayıp, dengesizlikler içinde bulunan, dayanacakları, güvenecekleri çaresiz kaldıklarında iltica edecekleri bir Allah’ı, bir Peygamberi olmadığı için teselliyi içkide, esrarda, eroinde ve daha bilmem nelerde arayıp, tatmin olmayınca neticede ya intihar eden veya başkalarını işkence ile öldüren sadist bir gençlik değil, ruhunu Allah ve Resûlünün aşkı ile doyuran, sadece daraldığında değil, günde beş defa Allah’a iltica edip, hiçbir faninin önünde eğmediği şerefli başını yerlere kadar eğip: "sübhane rabbiyel a'la" diyen bir gençlik istiyoruz.
Beş bin sene önce yaşamış Eflatun’u, Sokrat’ı, Aristo’yu, Psagor’u velhâsıl yüzlerce antik çağ Yunan filozofunu ve Holivud yıldızlarını yedi ceddi ile tanıyıp bilen, fakat Fârâbi’yi, İbni Sinâ’yı, İbni Rüşd’ü, Ebu Heysem’i, Birûni’yi kısaca Avrupa Rönesans’ına ışık tutan İslâm filozoflarını tanımayan, dolayısıyla ecdadının medeniyette ulaştığı seviyeyi bilmediği için her şeyi Avrupalı bilir, her şeyi onlar yapar... gibi bir komplekse kapılmış mıymıntı bir gençlik değil: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olurmu?" ([1]) ayetini: "Beşikten mezara kadar ilim tahsil edeniz" ([2]) hadisini kendine şiar edinip, gece gündüz çalışıp tekniğin zirvesine doğru tırmanma azmi ve gayreti içinde olan bir gençlik arzu ediyoruz.
Balzak’ı, Emil Zolo’yu, Dante’yi, Hügo’yu, Servantes’i... gayet iyi tanımış, onları okumuş, onlardan feyiz almış, Şopen’i, Bah’ı, Mozart’ı, Paganini’yi zevkle dinlemiş, batı kültürünün derinliklerine dalmış, batı filmlerinin telkin ve öğretileri ile yetişmiş, bir Jak’dan bir Coni’den, bir Wiktor’dan... farkı sadece ismi olan bir gençlik değil, Dede Korkut’u okuyan, Fuzuli’yi anlayan, Mevlânâ’da kaybolan, Yunus’da dirilen, Emrah’tan zevk alan, Karacaoğlan’la diyar diyar gezen, Akif’te abideleşen bir gençlik istiyoruz.
Dünya takımlarını ezbere bilen, oyuncularını yedi sülalesi ile tanıyan, boynunda onların maskotunu taşıyan, gazeteyi eline alınca ilk önce spor sayfasına bakan, bir defa Allah’ın huzuruna gelmediği halde, eksi 25 derecede yüz binler toplanıp saatlerini onlara feda eden, Maykıl Ceksın gelmedi diye intihar etmeye kalkan, Allah’ına, Peygamberine sövüldüğünde gık demeyip, takımına sövenin gırtlağını sıkan, takımının formasına uzanan elleri kırdığı halde, bacısının başörtüsüne ve namusuna uzanan eller karşısında hareketsiz kalan, Akif merhumun:
His yok hareket yok leşmi kesildin
Hayret veriyorsun bana sen böyle değildin
dediği gibi, leşler misali bir gençlik değil, Allah aşkına, Resûlü uğruna vatan ve namus yoluna bin başı olsa binini de feda edebilecek, şehit olacak fakat asla taviz vermeyecek bir gençlik istiyoruz.
Dipnotlar:
1- Zümer Sûresi, 9.
2- Aclûnî,“Keşfü’l-Hafâ” c.1,s.138; Deylemi,“Müsnedü’l-Firdevs”,c.1,s.78;(Bu sözün
hadis mi,yoksa hadis gibi meşhur olmuş bir söz mü? Olduğu hususunda şüpheler vardır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.