İYİLİK ? İYİLER
30 Kasım -1, Pazartesi 00:00İnsan yaratılış gayesinin dışına çıkmaz, Allah ve peygamberlerin emir ve nehiylerini yerine getirerek bir hayat sürerse meleklerden üstün, bunun aksine hareket ederse de Kur’an-ı Kerimde de belirtildiği üzere, “hayvanlardan daha aşağı”([1]) olabiliyor. Çünkü hayvanlar yaratılış gayesinin dışına çıkmıyor. İnsanın yaratılış gayesi de Allah’ı bilmek ve ona kulluk görevini yapmak, yani ibadet ve dua etmektir. Bu arada Allah’ın kulları için meşru ve mubah kıldığı sayısız dünya nimetinden de istifade edecektir.
Bu sebeple dünyada Âdemoğullarından itibaren iyi insanlarda vardır, kötü insanlarda mevcuttur. Fakat dünya fani ve geçicidir, “bâki kalan gök kubbede hoş bir sadâdır.” İyi ve kötü herkes yaptığını mutlaka bulacak manasına Ziya Paşa ne güzel söylemiş:
Nik ü bed herkes bulur âlemde, bir gün ettiğin
Kendi çekmezse cezâ mîrâs kalır evlâdına.
Bektaşi dedesi şöyle demiş: “Hayır ve şer her şey Allah’dan bunda şüphe yok. Ama Allah iyi işlerde mertleri, kötü işlerde de namertleri kullanır.” Konuyla ilgili güzel sözler:
“Eskiden iyilik yaparlar söylemezlerdi. Sonradan hem yapıp hem söylemeye başladılar. Şimdi ise sadece söylüyorlar.” Ömer B. Haris
“İyiliği yapabildiği halde yapmayan bir insan, suç işlemiş olur.” Pestalozzi
“Kötüler; kurtla bir olup kuzuyu yerler, oturup çobanla beraber de ağlarlar.”
“İnsanoğlunun asaleti: kasada, kesede, nisada belli olur.”
“Hayvanın iyisi pazarda, insanın iyisi mezarda belli olur.”
“Bir iyilik yaparsan onu hiç hatırlama, bir iyilik görürsen onu hiç unutma.” Chillon
“Bozulmuş bir cemiyette, namuslu insanlar suçlu mevkiindedir.” İsmail Hami Danişmend
“Mert olmak isteyen, fert olarak kalmaktan da çekinmeyecek.” Hz. Ali
“İyiliğe iyilik her kişinin işidir, kötülüğe iyilik er kişinin işidir.”
Köylü vatandaşın biri şehre gelmiş, kendisine köpekler saldırmış, adam savunmak maksadıyla sopa aramış yok, taş aramış yok, kaldırım taşlarını sökmeye çalışmış çıkmıyor… demiş ki; “yahu burası ne biçim memleket, köpekleri salmışlar, taşları bağlamışlar.” Ahir zaman yaklaştığı için dünyanın hali de buna döndü. İyiler çok az, kötüler tümen tümen.
Neyzen Tevfik canının sıkkın olduğu, insanlara kızdığı bir günde kalabalık bir yerde; “Hey alçaklar!” diye bağırır. Birçok kişinin dönüp baktığını görünce; “Yahu ne kadarda çokmuşsunuz” der.
Adamın biri hanımı ile şehre geliyormuş, bir atları var sıra ile biniyorlarmış. Aynı istikamete zorlukla giden bir âmâ yı görünce acımışlar, yol arkadaşı etmişler ve onu görmüyor, zor yürüyor diye atlarına bindirmişler. Ama at sırtında şehre gelince hadi in demişler, başlamış feryat etmeye; “atımı elimden mi alacaksınız, benim gibi garibe bu yapılır mı, korkarım şimdi siz benim hanıma da sahip çıkacaksınız, biz garibiz ya, istediğinizi yaparsınız…” millet etrafa birikmiş, her kafadan bir ses çıkıyor, adam ve eşi durumu anlatmaya çalışıyorlar; “yahu beyler biz bu adama iyilik yaptık, bu bize böyle yapıyor” falan dedilerse de kimse anlamıyor, adamı iteleye, kakalaya kadıya götürürler.
Âmâ orada da hem atın, hem de avradın kendine ait olduğunu iddia etmiş, “hanım beni âmâ diye beğenmiyor, yolda bu adamı bulunca şimdi onunla olmak istiyor…” diye ağlamış. Zaman şimdiki gibi kolay yoldan ispat edilen bir zaman değil, kadı kurnaz imiş, mübaşire demiş ki; “bu herifi nezarete at, yakında bir yerde dur, ama hiç ses çıkarma, bu âmâ lar yalnız kaldıklarını hissedince, kendi kendilerine konuşurlar, iyi kulak ver dinle” demiş.
Denilen yapılmış, âmâ kendi kendine kalınca başlamış konuşmaya: “eh bir yol tuttuk, ya at bizim olur, ya avrat” diyormuş. Kadı neticede gerçeği öğrenmiş.
Yine böyle bir âmâ ya komşuları acımış bir kızla evlendirmişler. Bir müddet sonra doktorlar; “gözünü verecek birini bulursan, sana naklederiz ve görürsün” demişler. En yakın akrabaları bile vermemiş ama, aldığı kızcağız gözünün birini kocasına vermiş, nakil olmuş, âmâ görmeye başlayınca; “sen ne çirkin bir kadınmışsın” diye karısını boşamış!
Dünyamızı sorma: hem yeter, hem yetmez;
Alçakları var... tartmaya dirhem yetmez!
İnsanlık buysa çok gelir bir Cennet;
Lâkin yüce Tanrım, on Cehennem yetmez!
A. Nihat Asya
Dipnot:
1-A’raf Sûresi, 179.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.