KABİNE VE ERKEN SEÇİM
30 Nisan 2021, Cuma 10:59Rutinlerimiz vardı hep.
Alışılagelmiş ve çeşitlilik göstermeyen.
Ekonomi, rutinlerin kralıydı.
Enflasyon, pahalılık, işsizlik rutinlerin kralıydı.
İki de bir, bir aşağı iki yukarı zıplayıp duran ve kimsenin sözüne kulak asmayan kur kralın üstünde kraldı,rutindi.
Demokrasi,
Hak ve özgürlükler,
İnsan hakları,
Hukuk,adalet,
İlk sıralarda olmasa da, gene de rutin bir düzeydeydi.
Ekonomi ,hukuk, adalet, özgürlük ve insan hakları gibi konular, az ya da çok dünyada her ülkenin önemli sorunları arasında yer alıyor. Vatandaşını hayatın her alanında “dört dörtlük” memnun ve mutlu eden ülke yok. Olması da pek mümkün değil. Bununla beraber ülkeler arasında fark mutlaka olur. Yukarıdakiler, aşağıdakiler ve ortadakiler gibi.
Yukarıdakiler, bizim ülke olarak yaşadığımız sorunları çok büyük ölçüde çözen gelişmiş ülkeler.
Ortadakiler, sorunlarını çözme noktasında önemli virajları geçen, gelişmekte olan ülkeler.
Alttakiler, gelişmemiş ülkeler.
Biz ülke olarak fena durumda değiliz ve ortanın da biraz üstündeyiz ama gene bir türlü çözemediğimiz rutin sorunlarımız var.
O sorunları çözemedik ve çözmekte de zorlanıyoruz.
Onlarca yıldır böyle..
70 yıl önce konuşulan ve tartışılan konuları bugün de konuşuyor ve tartışıyoruz. Bazı konularda yol aldık mı, evet aldık. Lakin yol arzu edilen noktaya bir türlü gelebilmiş değil. Bu yüzden rutinleri çok olan ülkelerden birisi olduğumuz muhakkak.
Neden acaba?
Zikzaklarımızın çok fazlalığından olabilir mi?
Liderlerin, partilerin, iktidarların farklı yoğurt yeme biçiminden olabilir mi?
Siyasal, ideolojik ve yönetsel anlayış farklılıklarından olabilir mi? Şüphesiz ki böyle. E durum böyle olunca önemli konularda da” devlet politikası” olarak süreklilik arz eden bir politikamız olmuyor.
2.Dünya Savaşı’nda yenilen, varlık ve değerleri yok edilen ülkeler ekonomik ve sosyal gelişmişliğin zirvesinde yaşıyor. Vatandaşları refah içerisinde olup hayatlarından da memnun ve mutlular.Bu grup ülkeler amiyane tabirle dünyada “kelek kesen” ülkeler oldu. Bir çok ülkeye farklı alanlarda ve farklı kalemlerde mal ve teknoloji satıyorlar. Dünya siyasetinde de belirleyici konumdalar. 2. Dünya Savaşını yaşamayan Türkiye’nin bu ülkelerle kıyası kabil mi?
Neden acaba?
Sağ iktidarlar döneminde olduğu gibi, az bir geçmişi olan sol iktidarlar döneminde de ekonomi/demokrasi temelli sorunlar hep askıda kalmış bizim ülkemizde.
Geçmişten gelen bu bir miras bugün de başımızın belası.
Öte yandan var olan sorunlarımızı çözmeye çalıştıkça da yeni ve bazen de içinden çıkılmaz yeni sorunlar çıkıyor karşımıza. Bu durumda”mevla akibetimizi hayreyleye” demekten başka çare kalmıyor gibi. Lakin mevla da akıl vermiş kullarına.
YENİ RUTİNLERİMİZ
Birincisi Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde kabine değişikliği.
İkincisi de erken genel seçim.
Birincisinden başlayalım.
İki yıldır bir takım çevrelerce kabine değişikliğu sık aralıklarla gündeme getiriliyor.
İktidardaki partinin milletvekilleri, il, ilçe başkan ve yöneticileri yaşanan bazı olaylardan sonra kabine değişikliği hakkında “Bekliyoruz, olabilir” diyor.
İktidara yakın çevrelerinde dilinden düşmüyor kabine değişiklii.
Medya kuruluşlarının zaten en büyük beklentilerinin başında geliyor kabine değişikliği.
Muhalafet kanadında da yoğunlaştırılmış bir kabine değişikliği beklentisi var.
Siyasetçiler ve medya kuruluşuları bekler de vatandaş geri kalır mı? Vatandaş da katıldı, kabine değişikliği kampanyasına.
Son iki yıl içerisinde bağlı dilleri çözülenler bazı bakanlıkları ayırdı. Bazı bakanlıkları birleştirdi ve kimilerini bakanlıktan alırken, kimilerini de bakan yaptı.
Bu tahminler her gün köpürtülürken bazı insanlarda bakan olma umudu yaratıldı, mevcut bakanlarda da hüzün havası yaratıldı.
E olmadı tabi.
İki yıl içerisinde ben deyim 20, siz deyin 50 kere değiştirdik kabineyi.
Peki kabine değişikliği olur mu?
Bunu Ak Partili bir siyasetçiye sordum, şu cevabı aldım.. “Liste benim cebimde değil. Cebimde olsa sana söylerdim.”
Diğer bir beklenti olan erken genel seçim tartışmalarına bakalım bir de.
2019 yılında başladı bu yeni rutinimiz.
Muhalafet, seçim için 2019 yılının son çeyreğini işaret etti, olmadı.
İktidar karşıtı medya kuruluşları da 2019 yılının son çeyreğini işaret etti, olmadı.
Muhalafet topu çevirdi erken seçim 2020’nin baharı, yazı, kışı dedi, olmadı.
İktidar karşıtı medya kuruluşları da seçim 2020’nin baharı, yazı, kışı, dedi olmadı.
2019 ve 2020 bu beklentilerle tüketilince 2021 ve 2022 yıllarına çevrildi bu sefer gözler.
2021’in baharı, yazı geçti.
Erken genel seçim zaten yaza yetişmez.
Sonbaharda da seçim olmaz.
Geriye ne kalıyor?
2022’nin baharı, yazı, kışı.
Yine de muhalefet yasal zorluklara rağmen 2021 yılında erken bir genel seçim kararı alınacağına dair umut besliyor. Geçen gün Gelecek Partisi lideri “Bu yıl erken genel seçim olabilir” dedi.
Bu kaçıncı “olabilir” oldu.? Biz sayısını hatırlamıyoruz.
Bir seçim açıklaması da Deva Partisi lideri Ali Babacan’dan geldi. Babacan,daha önce ifade ettiği tarihler tutmayınca, seçim beklentisini biraz uzağa atarak “2022 yılında seçim olabilir” dedi.
CHP ve İyi Parti de zaten hoplayıp duruyor.. “İlle de erken genel seçim” diye.
Böyle, böyle geçti son iki yıl.
Geride kalan iki yıl içerisinde kabinede beklenen ve umulan değişiklikler olmadığı gibi, bu konularda inisiyaitif ve karar mercii olan külliyeden de herhangi bir işaret fişeğinin atıldığı görülmedi.
Hadi dönün başa işi olmayanlar.
Kabinede değişiklik olacak mı, olmayacak mı?
Olacaksa ne zaman olacak?
Yarın mı, bayram öncesinde mi, bayram sonrasında mı?
Haa.. bir de erken genel seçim ne zaman yapılacak?
2021’in kışında mı, yoksa 2020’nin başında mı?
Kabine değişikliği değil ama pandemi bir erken genel seçim kararının önündeki en büyük engel olmalı. Böyle bir ortamda erken genel seçimin daha büyük felaketlere neden olabileceğini cana yanın vatandaş görebiliyor.
Yeni rutinlerimiz öncekilerden farklı değil.
Daha çok konuşuruz bunları.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.