KABİR TAŞLARI-1
08 Ağustos 2015, Cumartesi 00:00Çeşm-i ibretle nazar kıl, bu dünya misafirhanedir,Bir mukim adem bulunmaz, ne acib bir kaşanedir,Bir kefendir akıbet sermayesi şah-u gedanın,Pes buna mağrur olan, mecnun değil, ya nedir? Lâedrî
Beyazid-i Bestamî’nin kabir taşı: “Ey padişahlar padişahı olan ulu Allah. Dergâhına geldim amma yüzü kara geldim. Bu gelişimde sana 4 şey getirdim. Yok, acz, taksirat, günah.”
Hz. Mevlânâ oğlu Alaaddin Çelebinin mezar taşına şu sözleri yazmıştır: “Tanrım, eğer senin merhametini yalnız iyilerin ümit etmesi gerekiyorsa, mücrimler kime gidip sığınsınlar? Ey ulu Tanrım, eğer sen yalnız iyileri kabul ediyorsan, suçlular kime gidip yalvarsınlar?”([1])
Fatih Sultan Mehmed’in hocalarından Molla Husrev’in mezar taşı.
Menba-ı ilmi-i hüner
Varis ü ulum-ı hayrül beşer
Fazl-ı hurşid-i eser
Sahibüd Dürer vel Gurer
Mevlânâ Muhammed Husrev([2])
Yine Fatih’in hocalarından Molla Fenari çeşitli mevzularda 100 fazla eser yazmıştır. Hoca Efendi “Toprak âlimlerin etini yemez” hadisi hususunda tereddüde düşer ve otuz yıl önce vefat eden hocası Aleaddin Esved Hazretlerinin (Ölümü 1397) mezarını açtırıp cesedine bakar. Cesedin daha yeni konulmuş gibi olduğunu görür. Ama gaibten; “Gönlün kanaat etti mi? Gözünün feri sönesice” diye bir ses duyar ve o anda gözlerine perde iner (görmez olur). Bundan sonrada ilimle meşgul olamaz ve çok üzülür. Bir gece Rüyasında Allah Resûlünü görür ve “neye ilimle meşgul olmadığını” sorar. O gözlerinin görmediğini söyler Hz. Peygamber bir parça pamuk çıkarır tükürüğüne sürer ve “şunu gözlerine sür” der. Molla Fenarî hemen uyanır ve hakikaten pamuğu elinde bulur, gözlerine sürer ve gözleri açılır. Bunun şükrü olarak çok yaşlı olduğu halde ikinci defa hacca gider ve dönüşte çok geçmeden vefat eder.([3])
Meşhur Nasrettin Hocanın mezar taşında şunlar yazılıdır:
Bir yığın felsefedir bu yalnız türbe değil
Hor bakıp inciterek etme sakın küfre meyil
Bütün insanlığı hayran bırakıp göçmüş olan
Hoca Nasrettin’e insan gibi hürmetle eğil
Çömleğinden saçarak gül diye bin kahkahayı
Nice densizlere biçmiş bu yatır zat pahayı
Çabuk ol fırlatmadan baklasın ağzından aman
Basıver ruhuna üç ihlâs ile bir Fatiha’yı
Niyazi Mısrî 1617 de Malatya da doğmuştur. Yunustan sonra en çok ilahileri bestelenen, tekkelerde ve ayinlerde okunan kişidir. Bu büyük mutasavvıfın mezar taşında şu manalı şiir vardır([4])
Mazhar-ı Feyz-i tarikat kâşif-i sırr-ı ilâh
Mürşid-i ehl-i hakikat arif-i pür-intibah
Ömrünü takve ile ve zikrullah ile itdi temam
Cây-ı asayiş değildir bildiğim bu hankâh
Tekyegâh-ı âlemi Mısr-î teni terk eyleyüb
Âlem-i lâhuta gitdi şevkile bî-iştibah
Dail pür şevki Hasib söyledi tarihini
Eyliye Mısrî Efendi kasr-ı adni câygâh.
Osmanlı şair ve ediplerinden Muallim Naci’nin mezar taşı:
Hak perestim arz-ı ihlâs ettiğim dergâh bir
Bir nefes tevhidden ayrılmadım Allah bir
Dipnotlar:
Çeşm-i ibret: İbret gözü, Mukım: İkamet eden, kalan, Acib: Acayip, Kâşâne:
Malikane, Şah ü geda: Sultan ve dilenci, Mecnun: Deli, Menba: Kaynak,
Hurşid: Güneş, Dürer ve Gürer: Kitap isimleri.
1- Kamil Uğurlu, “Konya Şehrengizi” Konya B.Şehir Beld. Yay. 2005, s. 31.
2- Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi, c. 5, s. 108.
3- Şemseddin Sami, Kamusu’l-A’lâm, İst. 1314, 5/3436; Osmanlı Müellif. İst. 1972.1/313.
4- Doç. Dr. Mustafa Kara, “Niyazi-î Mısrî”, TDV Yay. Ank. 2006, s.61.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.