KABİR TAŞLARI-2
29 Eylül 2016, Perşembe 08:39Osmanlının son dönemlerinin büyük âlimlerinden ve devlet adamlarından Ahmet Cevdet Paşa’nın mezar kitabesi:
Asrımızın İbn-i Kemal’i idi
Hayfâ ki terk-i hayat eyledi
Edib idi hayli eser bıraktı
Tezyîn-i zât-ı sıfat eyledi
Takdire edüb rızasın izhar,
Allah deyû azm-ı cennet eyledi
Tarihini yazan kalem kırılsın
Ahmet Cevdet Paşa vefât eyledi ([1])
İkinci Mahmut İzzet Molla’dan çok hoşlanır zaman zaman onu söyletirmiş bir gün bir camsız gözlük hediye etmiş. İzzet Molla karşıdaki kabir taşlarını okumaya başlamış. Padişah: “Molla çok uzakları okuyorsun” deyince; “bir de camları olsaydı sultanım, Levhi Mahfuzu bile okurdum” demiş ve Padişahı güldürmüş.
Konya’mızın meşhur ve mağfur âlimlerinden Hacıveyiszade Mustafa Efendinin mezar taşına, yeğeni Ali Ulvi Kurucu’nun yazdığı kitabe:
Derûnî bir visâl aşkıyla gel zâir bu dergâha
Büyük ârif bu yerden nûr olup yükseldi Allah’a
Ölümsüz yâdı bâkîdir yaşar her an gönüllerde
Mübârek tatlı sîmâsı gülümser sanki her yerde
Gönüller fetheden ulvî mücâhid burada medfundur
İlâhî bir tecellînin temâşâsıyla memnundur
Bekâbillâha ermiş kutb-i Rabbânî Veyiszade
Bütün envâra müstağrak kesâfetlerden âzade
Öbür yüzüne de:
Candan ve cihandan geçerek affına geldim
Hasret dolu ruhumla huzûrunda eğildim
Gufrânını, rıdvânını Rabbim kerem eyle
Şâd et beni bilcümle ziyâretçilerimle
Candan geçen âşıkların ancak seni ister
Lûtfunla nazar kıl bize dîdârını göster.([2])
Filozof Rıza Tevfik, kronik bir Abdülhamit düşmanıdır. İttihat ve Terakki partisi iş başına gelince her şeyin güllük gülistanlık olacağını zanneder, ama tam aksi olur, Cumhuriyetten sonra da beklediğini bulamaz ve bazı şeyleri tenkid edince, sürgün edilir ve Ürdün’de Cünye’de yaşarken kendi kabir taşı için şu mısraları yazar:
Yolcu Ankara’ya yolun uğrarsa
Ve sende de biraz erkeklik varsa;
De ki, kanun yapan dalkavuklara
Horoz gibi öten o tavuklara:
Bu kanuna boyun eğmemek için,
Şerefine leke değmemek için,
Feylesof ömrünü yarıya böldü;
Çölde hür yaşadı ve mes’ud öldü.([3])
Bir zengin, bir fakir çocuğu kabirde babalarının mezarını ziyaret ediyorlarmış, zengin mezarı gayet müzeyyen ve mutantan. Oğlu babasının kabri ile övünmeye başlayınca, fakir çocuğu altta kalmamış ve şöyle demiş: “İsrafil suru üfürünce senin baban bu mermer yığınlarının altından kalkıncaya kadar, benim babam cenneti boylar!”
Bir ABD’li bir Çinli ile dalga geçmek için; “Mezarlara koyduğunuz pirinçleri ölüleriniz ne zaman yiyecekler?” demiş cevap: “Sizinkiler sizin koyduğunuz çiçekleri kokladıkları zaman!..” olmuş.
Dipnotlar:
1- A.Ragıp Akyavaş, “Üstad-ı Hayat-2”, TDV Yay, Ankara 2005, c, 2, s.67.
2- Ali Ulvi Kurucu, Hatıralar-1, M. E. Düzdağ, Kaynak Yay.2007, İst. s.243.
Sâik: Sevkeden, yönlendiren, Har: Eşek, Baht ü nâsâz: Kötü talih.
3- Ali Ulvi Kurucu, Hatıralar-2, M. E. Düzdağ, Kaynak Yay.2007, İst. s. 123.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.