KABİR ve KABİR TAŞLARI-1
14 Ağustos 2015, Cuma 00:00Eli boş gidilmez gidilen yere
Rabbim boş gelmedim ben suç getirdim
Dağlar çekemezken o ağır yükü
İki kat sırtımda çok güç getirdim
Tahirül Mevlevi
Çocukken sık duyduğumuz sözlerden biri de; “topraktan geldik, toprağa gideceğiz” cümlesi idi. Tabii o günlerde bu sözün manasını pek idrak edemezdik. Gerçekten “her şey aslına rücu eder” diye bir Arap atasözü var. İnsanoğlunun aslı, cevheri, mayası topraktır. Malum Cenâb-ı Allah Âdem peygamberi topraktan, şeytanı ve cinleri ateşten, melekleri nurdan yaratmıştır.
Dış etkenlerle kirletilmemiş ise toprak temizdir, antibiyotik gibi faydalıdır. Dedelerimiz arı, akrep gibi haşeratın soktuğu yere eskiden çamur basarlardı. Belgesellerde görüyoruz; yaralanan vahşi hayvanlarda yaralarını temiz balçığa dayamaktadırlar. Çünkü; temiz balçık yani insanoğlunun aslı olan toprak temiz ve temizleyicidir. Toprakla teyemmüm de bundan dolayı caizdir.
Dolayısıyla her ölen toprağa devdi edilecek ve ona lokma olacak. İşin garibi toprağın hem temiz, hem de temizleyici olması. Yapılan araştırmalar göstermiş ki; kanserli, ülserli, AİDS’li… her insan kabre konur, kabirlerin hastalık yuvası, dert ve elem mekânı olması gerekir ama elhamdülillah öyle değil. Çünkü toprak bu illetlerin mikroplarını zararsız hale getiriyor.([1])
Yine garip olan bir husus, ruh bedenden ayrılmadan, hasta da olsa, yatalak da olsa, yüz yaşını da geçse insana bir şey olmuyor, ama kuş kafesten uçunca, yani ruh bedenden ayrılınca insan birkaç saat içinde taaffün edip kokuşuveriyor. Onun için olsa gerek ki; öleni en yakınları bir an önce toprağa vermek için çabalarlar.
Yaşarken görmeye tahammül edemediğimiz, yılan, çıyan, akrep ve bil cümle haşerata yem olarak kabre indirirler. Hayatta iken başına yorgan çekemeyen, daralırım diye örtü örtemeyen adamın üstüne tonlarca toprak yığarlar! Daha nice ibretlik vakalar!..
Talihindir yer yer gezdiren seni
Yere girsen yer, yine de yer seni
Onun için yerin adı olmuş yer
Yer, adamı kendi besler kendi yer
Onun için sevgili peygamberimiz; “kabirlerinizi ziyaret edin, çünkü oralarda sizin için ibretler vardır”([2]) buyurmuştur.
Mezar’ın kelime manası da “ziyaret edilen yer” anlamınadır. Osmanlının güzel adetlerinden biri de, kabirleri meskûn mahallere giren yolların kenarlarına yaparlar ve “Ey akıl ve basiret sahipleri ibret alınız”([3]) mealindeki ayeti kabir duvarlarına yazarlarmış. Gerçekten alabilene, görebilene, duyabilene kabirlerde çok ibretler vardır.
Peygamberimiz kabire girecek olan kişiye, oradakilere selam vermesini ve “bir gün bizde sizin gibi buralara geleceğiz” mealinde dua etmesini tavsiye ediyor. Necip Fazıl merhum bu duyguları ne güzel dile getiriyor:
Deryada sonsuzluğu fikretmeye ne zahmet
Al sana derya gibi sonsuz Karacaahmet
Göbeğinde yalancı şehrin sahici belde
Ona sor gidenlerden kalan şey neymiş elde
Dipnotlar:
1- Zafer Dergisi, sayı 111, s. 1.
2- Müslim, Cenâiz, 106; İbni Mâce, Cenâiz, 47.
3- Haşr Sûresi, 2.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.