KAÇ MİLYON DEFA VE.. VİLAYET
03 Temmuz 2020, Cuma 08:49Önceki akşam Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca korana virüsünün altı aylık geçmişini anlattı.
Önce şunu belirteyim: Bakan beyin ekranlarda yorgun ve üzgün halini görünce insan olarak üzülüyorum. Dikkatlice bakınca saçlarının seyrekleştiğini ve yer yer ağarmaya başladığını görebiliyorsunuz. Altı ay önceki Dr. Fahrettin Koca görüntüsü ile bugünkü Fahrettin Koca görüntüsü arasında fiziki anlamda yaşlılık, zihni anlamda da yorgunluk kendini gösteriyor.
Daha önce de bir kaç defa yazdık ama yineleyelim koronalı günlerde iyi ki böyle bir sağlık bakanımız var.
Bakan bey işin başından beri pozitif vakalar karşısında derin kaygılar taşıyor.
Koronadan hayatını kaybeden insanlar için üzülüyor ve gözleri yaşarıyor.
İnsanları hayattan koparan korananın ne kadar büyük bir düşman olduğunun bilinci ile aylardır uyarı üstüne uyarı yapıyor. Hastaneleri , salgına karşı güçlendiriyor.
Maksatları bu ülkede “üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” olan çok küçük bir azınlık, gene de bakan beye elinde tuttuğu kalemle saldırıyor. Neymiş? Bakan bey yukarıdan aldığı talimatlarla hareket ediyormuş. Bunda eleştirilecek ne var? Elbette böyle olacak ve böyle olması gerekiyor. Dolayısıyla bu gayet doğal bir olay.
Siyasi sorumluluk kimin üstünde?
Allah göstermesin pozitif vakaların pik yapması ve ölümlerin artması durumunda siyasi fatura kime kesilecek?
Fatura ilk önce Sayın Cumhurbaşkanı’na kesilecek.
Akla hayale gelmeyecek senaryolar yazılacak Sayın Cumhurbaşkanı’nı yıpratmak için.
Koranadan dolayı can kayıplarının doğrudan doğruya sorumlusu olarak gösterilecek. Sağlık sisteminin çöktüğünden ve yetersizliğinden söz edilecek. Normal insanların aklına gelmeyenleri yazabilmek için kaleminin ucunu sivriltmiş vaziyette bekleyenler var bu ülkede. Ayrıca bir de yarın ne söyleyecekleri belli olmayan muhalefet var. Sonra dış dünya var.
Demem o ki kötü gidişin artması halinde fatura ilk önce Sayın Cumhurbaşkanı’na sonra da Sayın Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’ya kesilecektir.
Sorumluluk doğrudan doğruya Sayın Cumhurbaşkanı’nda. Elbette müdahil olacak ve gerektiğinde müdahale edecek. Sonra kurumlar arasında koordinasyon ve işbirliği diye önemli bir kavram var devlet hayatımızda. Çok şükür..! Ülke olarak geçirdiğimiz zor günlerde kurumlar arasında diyalog, işbirliği, uyum ve koordinasyonu görüyoruz.
Hay Allah..!
Başta Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca olmak üzere konuya yakınlık gösterenlerin korana tehdidi karşısında aylardır yapmakta oldukları ve kural hükmündeki uyarılarını yazacaktık.
Yani maske, mesafe ve hijyen.
Koranadon korunmak için bu üç kural “olmazsa, olmaz..”
Yahu bu ülkenin Cumhurbaşkanı bile vatandaşlara maske, mesafe ve hijyen hatırlatması yapıyor.
Ülkenin Sağlık Bakanı bilmem kaç yüz milyon defa maske, mesafe ve hijyen hatırlatması yaptı ve yapmaya devam ediyor.
Bilim Kurulu Üyeleri ayrı ayrı yine bilmem kaç milyon defa maske, mesafe ve hijyen hatırlatması yaptı ve yapıyorlar.
TV kanallarına çıkan doktorlar, konuklar, spikerler, moderatörler, siyasetçiler yine bilmem kaç milyon defa maske mesafe ve hijyen hatırlatması yaptı ve yapıyorlar.
Gazetelerde köşe yazarları maske, mesafe ve hijyen hatırlatması yapıyor.
Öte yandan yerel yönetimler bilbordlarda maske, mesafe ve hijyen hatırlatması yapıyor.
Peki bu önemli hatırlatmalar ne kadar etkili oldu?
Ne yazık ki fazla etkili olduğunu söylemek mümkün değil.
Hijyen hatırlatmasına kim ne kadar uyuyor bilemeyiz ama maske ve mesafe hatırlatmasına toplumda uymayanların oranı yüzde 50’nin üstünde.
Kamu kurumlarında maske kullananların oranının yüzde 50’den fazla olmadığını da rahatlıkla düşünebilirsiniz.
Kamu kurumlarında mesafe kuralı da yok denilecek kadar az.
Öte yandan AVM, market, pastane, restoran, kafe, açık pazarlarda maske kullananların oranı ise yüzde 50’nin çok altında kalıyor.
Toplu ulaşımda maske kullananların oranı da yüzde 50’nin çok altında kalıyor.
Toplu ulaşımda mesafe zaten sizlere ömür. Bitişik nizam marş, marş.
Cadde ve sokaklara bakıyorsunuz her kültürden insanın büyük bir kısmının maskesiz olduğunu görüyorsunuz. Modern bayanlar, modern beyefendiler, okumuş, yazmış insanların büyük kısmı da maalesef maske kullanmıyor.
Maske olmayınca, mesafe mi olacak?
O zaten yok.
Yanaş yanaşabildiğin kadar.
Sokul sokulabildiğin kadar.
Hakkındır kurallara uymamak, yüzüstü vaziyet yatana kadar.
Önceki gün arabada radyodan dinledim. Önemli bulduğum için onu paylaşmak istiyorum. Korona virüse dört ay önce yakalandığını ve uzun süren hastane dönemlerinden sonra evinde izole vaziyette tedavisi devam eden bir bayan başından geçenleri anlatırken şöyle dedi: “Bu süreci yaşamamak için bir değil aynı anda on maske takardım yüzüme”
Vatandaş maske ve mesafeye dikkat etmiyor.
Oysa maske, mesafe ve hijyen uygulanması kesin olan bir kural olarak hayatımıza girdi.
Bir çok vilayetimizde yaşayan vatandaşlara maske kullanma mecburiyeti getirildi.
Maske kullanmayanlara kolluk kuvvetleri tarafından 900 lira para cezası kesileceği karara bağlandı.
Etkili oldu mu?
Hayır..! Etkili olmadı.
Maske kullananların oranı da artmadı. Kolluk kuvvetleri de zaten ceza yazmıyor. Bu da vatandaşı rahatlatıyor.
Yeri gelmişken vilayeti yönetenlere sormak istiyorum: Konya’da maske kullanmadığı için 900 lira para cezası kesilen insan var mı? Varsa kaç kişi? Birileri buna cevap versin. Vali bey mi verir, emniyet müdürü mü verir onu bilmem ama birileri mutlaka cevap versin. Eğer devleti yönetenlerin emirlerine rağmen bunu yapmıyorlarsa, kendileri bu konudaki emirlere uymuyorlar ve uygulamıyorlar demektir.
Maske, mesafe, hijyen.. “Olmazsa, olmaz..”
Tabi bir de bu şehirde yaşayan yabancılarımız var. Ortamları gereği maske, mesafe ve hijyen fazla bilmeyen.
Dün sabah bu yazıyı yazarken pencereden sokağa baktım. Suriyeli kadınlar aşevinden geliyordu. Ellerinde yemek kapları vardı. Hiç birinin ağzında maske yoktu. Yabancıların erkek olanları da aynı. Onları şehrin her noktasında görebiliyorsunuz. Maskesiz ve mesafesizler. Vilayet yöneticilerinin bu insanlarla da ilgilenmesi gerekiyor. Maske mi verirler, başka şey mi yaparlar onu bilmem. Ama nihayetinde o insanlar da toplumun içine giriyor ve her biri risk unsuru.
Devletin gösterdiği hassasiyeti yerel yöneticilerin de göstermesi lazım. Fakat vilayetten onu göremiyoruz.
Ne diyorduk: “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.”
Maske ve mesafeye uymayan vatandaşlar ve devletin bu konudaki talimatları karşısında zaaf gösteren vilayet yöneticileri için söyleyecek başka söz bulamıyoruz.
Devletin çabaları boşa çıkarılmamalı.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.