Kader
18 Temmuz 2020, Cumartesi 09:42Nobugara adlı bir general kendi güçlerinin düşmandan kat kat zayıf olmasına karşın saldırı kararı almıştı. Kendisi zaferden emin olduğu halde askerleri şüphe içindeydi.
Yol üzerindeki bir Shinto tapınağının önünde durdular. General: “Bir süre tapınağa çekilip Karnilerden yardım dileyeceğim. Sonra da yazı tura atacağım. Yazı gelirse kazanırız, ancak tura gelirse kaybedeceğiz demektir. Artık kaderin elleri arasındayız.” deyip tapınağa girdi. Bir süre dua eden Nobunaga dışarı çıktı ve eline madeni bir para alıp havaya attı. Yazı gelmişti. Askerlerin morali düzeldi.
Savaşçılar kazanacaklarını bilerek tüm güçleriyle zafere koştular ve şaşılacak bir süre içinde düşmanı yendiler.
Zaferden sonra yaveri generalin yanına gelip heyecanla: “Demek ki kimse kaderi değiştiremezmiş. İşte bunu ispatladınız.”
General elinde tuttuğu hileli parayı göstererek sadece: “Kim bilir?” demekle yetindi.
Generalin yaptığı kendilerini kadere teslim etmek ya da Karnilerden yardım beklemek değil. Buna inanan askerlerinin inancını güçlendirmek. Yenilginin kaçınılmaz olduğunu düşünen askerlerle savaşa girmek demek zaten yenilmek demektir. General bunu çok iyi bildiğinden askerlerine kaderin ve Karnilerin kendilerinden yana olduğuna ve onlara bu savaşta yardım edeceklerine inandırmıştır. İnanan askerlerse kat kat güçsüz olmalarına rağmen yardım edildiğine ve kaderde onların kazandığı olduğuna inandıkları için var güçleriyle savaşıp imkansız olan savaşı kazanmışlardır.
Bu sadece askerler için değil tüm insanlar için geçerlidir. Kazanmak ve başarmak istiyorsak ilk işimiz buna inanmak olmalıdır. İnancımız olmadığı sürece tüm imkanlara sahip de olsak başaramayız. Çünkü temelimizde başarısızlık yatmaktadır. Kazanmak için bunu istemek ve olacağına inanmak gerek.
Gittiğimiz iş görüşmeleri, girdiğimiz davalar hatta yaptığımız yemekler bile olacağına inanılarak yapılırsa olur. İnanmadan yapılan hiçbir şey başarılı bir sonuca ulaşamaz.
İşte tamda bu yüzden bizlerde olmasa da evlatlarımızda gelecek nesillerimize ilk iş olarak inancı aşılamalıyız. Hani derler ya cevher, tuttuğunu koparan diye işte o cevherlerin olmasını istiyorsak önce cevher olduklarına inandırmak bizim işimiz. Sağlam dik, başarılı geçler başarılı gelecek demektir. Bir çocuk bin gelecek demektir. Bin çocuk tüm gelecek demektir. Geleceğimizi boş bırakmayalım. Geleceğimizi başı boş, sahipsiz, yersiz yurtsuz bırakmayalım. İlk önce geleceğimize biz inanalım sonra geleceğimize başarılı bir gelecek olduğuna inandıralım. Biz inanalım ki onları da inandırabilelim. Onlarda inansın ki başarabilsinler. Başarsınlar ki birler bin, binler tüm olsun.
Yarınlarımızın temelinin bu günün geçlerinin olduğunu unutmayalım…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.