KADER - KISMET - TALİH ? ŞANS-2
08 Ocak 2016, Cuma 08:36Bence en güzelini ve en özlüsünü şu şair söylemiş. Gerçekten dünyada insan her zaman her yerde, her hâl ü kârda isterse üzülecek, kederlenecek bir sebep de bulur, memnun ve mesud olacak şeylerde bulur. Hani adam demiş ya; “çorabım yok diye çok üzülüyordum. Çorap giyecek ayağı olmayan bir adamı görünce Allah’a binlerce defa şükrettim”
Mihnet-i zevk etmededir âlemde hüner,
Gam-u neşât-ı felek böyle gelmiş böyle gider.
Gerçekten öyle. Emrinde ordular, hazineler, hizmetçiler, beyler, paşalar olan koskoca bir Osmanlı mülkünün sahibi ve sultanı olan, Fatih’in babası 2. Murad’ın sözlerine kulak verirsek konu daha iyi anlaşılır:
Ey Felek dâim beni sen nâmurad etmek neden
Beni gam-gin eyleyip ağyârı şâd etmek neden
Gâh olur devrân bize mihr ü vefâlar gösterir
Gâh döner her lütfuna yüz bin cefâlar gösterir
Dünyadaki huzursuzlukların kaynağının ekseriyeti maddiyattan olduğu için Ziya Paşa; “bu altın ve gümüşte ne var ki herkes ona taparcasına kıymet veriyor, hâlbuki hepsini ölürken bırakıp gidiyor” diyor tabii ki bunu bizim gibi değil de veciz bir şekilde şöyle ifade ediyor:
Dehrin ne safası var acabâ sîm ü zerinde
İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde
Seyr etti hevâ üzre denir taht-ı Süleyman
Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde
Dünyada huzurlu olabilmek için, kadere rıza gösterip, teslimiyetçi olmak gerekir. Olunmadığında zaten yapılabilecek bir şey yoktur. Şair durumu ne güzel açıklar:
Ama ne çâre hükm-i İlahi yerin bulur
Kan ağlamak müfid değil, olacak olan olur
Rûhi
Atalarımız; “Talihi yaver olanın, horozu yumurtlar” demişler gerçekten öyle. Şu misallere bakılınca sözün ne kadar doğru ve muknî (ikna edici) olduğu anlaşılır:
Kolombiya'da 4270 metre yükseklikten bir uçak düştü, 51 kişi öldü, sadece Erika isimli 9 yaşında bir kız çocuğu kolu kırılarak kurtuldu.([1])
ABD de bir kadın uçaktan düşer diye çok korkarmış. Bu korku sebebiyle kocasının uçak biletini iptal ettirip, gideceği yere arabayla göndermiş ve bir müddet sonra televizyonda kocasının gideceği uçağın düştüğü anons edilmiş, kadın kocamı kurtardım diye sevincinden hoplamış, ama haberin devamında “uçak şu plakalı aracın üstüne düştü, araç sürücüsü de öldü” deyince sevinci kursağında kalmış. Hani şair diyordu ya: “Olacak olan olur.”
Memleketimizde de benzer ve ibretli kazalar olmaktadır. Ekim 1997 yılında Karapınar yakınlarında bir yolcu otobüsünün içinde 48 kişi yanarak öldü. O otobüsle memleketine gelmek isteyen, yalvarıp yakarmasına rağmen bilet bulamayan bir üniversite talebesi, haberi duyunca kendi adına sevinmiş, ama aynı saatlerde kaza yapan bir belediye otobüsünün içinde o da can vermiştir.
Şu haber de ne kadar çarpıcı ve ibret verici: “7 Kattan düşen Özgür isimli küçük bir çocuğu o anda yoldan geçmekte olan Murat Vural havada yakaladı ve hiçbir şey olmadı.”([2])
İbrahim Arıkan “Harp Hatıralarım” isimli kitabında şöyle bir olay anlatır: “Galiçya’da Almanların safında savaşıyorduk. Bir ara verilen bisküvileri yemek için mangamdaki arkadaşlarla bir araya geldik, elimdeki bisküvi kutusu düştü ve yamaç bir yer olduğu için hızla aşağı doğru yuvarlandı, arkasından bende koştum, birkaç saniye sonra arkadaşlarımın arasına düşen bir top mermisi hepsinin şehit olmasına sebep oldu, ben bu vesileyle kurtuldum.”([3]) İran’ın meşhur şairi Hafız ne güzel söylemiş: “Hiçbir yiğidin kaza ve kader okuna karşı kalkanı yoktur.” Bu konuyu fazla uzattık gibi, şu fıkralarımızı anlatıp bitirelim:
Kanuni Sultan Süleyman’ın biricik kızı Mihrimah Sultan evlilik çağına geldiği için, münasip bir damat adayı aranmakta, üst düzey bürokratlar gözden geçirilmektedir. Birisi Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa’yı teklif eder. Paşanın düşmanları, çekemeyenleri derler ki; “onda cüzam hastalığı var” Kanuni hekimleri çağırır ve bir kişide cüzam hastalığının olup olmadığı nasıl belli olur diye sorar. Onlar derler ki; “o hastalığa müptela olan kişinin sırtında bit yaşamaz, eğleşmez” Hemen gizlice bitler toplanır, gizli ulaklarla Diyarbakır’a gönderilir, yine gizlice Paşanın sırtına salınır, birkaç gün sonra bitlerin yaşadığı tespit edilince, konunun iftira olduğu anlaşılır ve düğünleri yapılır ama şairde taşı gediğine koyar:
Olıcak bir kişinin bahtı kavî talihi yâr
Kehlesi dahi mahallinde anın işe yarar
Yani: Bir kişinin talihi ak, bahtı yar olursa, biti bile yerinde onun işe yarar.([4])
Oldum olası tasavvuf erbabı ile, medrese erbabı yani pozitif ilim sahiplerinin yıldızı hiçbir dönemde barışmamış, tarih bunların birçok kavgalarına şahitlik etmiştir. Medreseden yetişme, divan şairi aynı zamanda Şeyhülislam olan ve çok güzel şiirleri bulunan Şeyhülislam Yahya ile, yine Osmanlı tarihinde çok popüler bir şair olan, Yunustan sonra en çok ilahileri bestelenip, tekkelerde, ayinlerde okunan Niyazi Mısrî hiç geçinemezlermiş. Şeyhülislam Mısrî’yi Padişaha şikâyet edip, Limni adasına sürdürmüş. Kader bir müddet sonra da Şeyhülislamın azledilip aynı adaya sürülmesine vesile olmuş. Üstelik aynı evin alt katında Mısrî, üst katında da Yahya Efendi oturmak durumunda kalmışlar. Eski insanların düşmanlıklarında bile bir nezaket, bir nezahet olurmuş. Bir gün Şeyhülislam, Mısrî’ye; “bak burada bile senin fevkindeyim (üstündeyim)” diye takılmış. Mısrî’nin cevabı da enteresan olmuş: “Tebbet sûresi de İhlâs suresinin üstünde” demiş. Tebbet sûresi Ebu Leheb’in kötülüklerinden, İhlâs sûresi ise; Allahın varlığından, birliğinden bahseden surelerdir.([5])
Kadınlara sormuşlar: “Kaderi en iyi olan, dünyanın en şanslı kadını kimdir” diye, onlar; “Hz. Havva” demişler, sebebini sormuşlar; “çünkü kaynanası yoktu” demişler!..
Dipnotlar:
Namurad: Arzularına ulaşamayan, Gamgin: Gamlı, Ağyar: Başkaları, Mihr: İyilik, Sim:
Gümüş, Zer: Altın, Hîn-i sefer: Ölüm yolculuğu, Müfid: Faydalı, Seza: Lâyık,
Sena: Övgü, Şürbetmek: İçmek, Esved: Siyah, Ebyad: Beyaz, Kadem: Adım,
Rayiha: Koku
1- Milliyet Gazetesi, 14.01.1995.
2- Milliyet Gazetesi,01.05.2000.
3- İbrahim Arıkan, “Harp Hatıralarım”, Timaş Yay.İst. 2007, s. 152.
4- Cemil Çiftçi, “Maktul Şairler”, Kitabevi Yayınları, İst. 1997, s.222.
5- İbrahim Refik, “Tarih Şuuruna Doğru-4”, Albatros Yay. İst. 2004, s.124.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.